Bölüm 1

68 8 21
                                    

Medyada Asena'nın kolyesi var.
(Kolye aslında tam olarak böyle değil ama benzer)

Keyifli okumalarrr.

Genç adam kadını uzaktan izliyordu. Kadının tek başına kalmasını bekliyordu. Kadın tek kalınca, genç adam biraz yaklaştı. Etrafını kontrol edip kadının tam arkasında durdu ve birden kadının boynuna vurdu. Kadın bayılınca, genç adam kadının boynundaki kolyeyi çıkardı ve oradan uzaklaştı. Kolyeyi aldığı için sevinmişti. Hayır kolyenin maddi bir değeri yoktu. Bu kolye içinde çok önemli bir sırrı barındırıyordu.

Ben Asena. Yirmi iki yaşındayım. Üniversite son sınıf öğrencisiyim. Hukuk bölümündeyim. Ben sekiz yaşındayken annem hayatını kaybetti. Annem öldükten sonra babam beni terk etti. Babamın beni neden terk ettiğini hiç öğrenemedim ve bu saatten sonrada öğrenemeyeceğim gibi gözüküyor.

Abim de bana bakamayacağını söyledi ve o da gitti. Ben on sekiz yaşına kadar teyzem gilde kaldım sonra üniversite için İstanbul'a geldim. Şimdi ise burda iki katlı bir evde tek başıma yaşıyorum. Yani kısaca hayatımın özeti bu.

Yaz tatilinin ardından okulun ilk günü için hazırlanıyorum.

Hemen altıma geniş bir pantolon üzerime ise hemen kısa kollu bir tişört giydim. Kalçamın altına kadar gelen koyu kahverengi uzun saçlarımı açık bıraktım. Yüzüme hemen hafif bir makyaj yaptım, çantamı alıp merdivenleri koşa koşa indim. Hemen kapının önünde Doruk'u bekledim.

Doruk benim en yakın arkadaşım kardeşim gibidir. Bazen bana abilik taslasada onu çok seviyorum.

Doruk sırf beni yalnız bırakmamak için o da benimle birlikte hukuk okuyor ve aynı okula gidiyoruz, hatta sınıflarımız bile aynı. Diğer iki en yakın arkadaşım ise Yazgı ve Kumsal. Onlarda tıp okuyor ve aynı okula gidiyorlar.

Beş dakika sonra Doruk, Yazgı ve Kumsal, Doruk' un arabasıyla geldiler.

Nedense içimde kötü bir his vardı. Bunu Doruk gile belli etmeden, hemen arka koltuğa, Kumsal'ın yanına oturdum. Yazgı bana baktı ve "Yine çok güzelsin Asena'cım" dedi. Yazgı'ya gözlerimi devirdim "Beni ayna olarak görme lütfen" dedim.

"Sen bana iltifat mı ettin? Ama gerçekten bugün bütün erkekler peşine koşar kesin." Yine aynı şekilde gözlerimi devirip "Onlar senin peşinde koşsun Yazgı" dedim. Kıvırcık saçlarını arkaya atıp "Zaten hep benim peşimdeler tatlım"dedi.

Arabayı süren Doruk "Hiç bir erkek sizin peşinizde koşamaz" dedi sahte bir öfkeyle. Yanımdaki Kumsal hemen atladı "Ooo abimiz kızdı" diyerek dalga geçti. Doruk hariç hepimiz kahkaha attık Doruk ise bana dönüp ciddiyim bakışı attı.

"Of Doruk dalga geçiyoruz tamam ama sende bizim hayatımıza karışamazsın" dedim. "Evlendirmeyeceğim lan sizi" "Bal gibide evleneceğiz" dedi Yazgı. Kumsal "Ay tamam şuan hiç kimse evlenmiyor" dedi. Bende " Aynen öyle. Neyse bugün okul çıkışı kafeye gidelim mi?"diye sordum. "Tamam olur" dedi Doruk. "Ay çok iyi olur valla kaç gündür bir yere gitmiyorduk" diye onayladı Kumsal. Yazgı da tamam deyince tam oldu.

Yazgı ile Kumsal'ın üniversitesinin önünde durduğumuzda onlar indi. "Okul çıkışı görüşürüz" diye el salladı Kumsal. "Görüşürüz Asenam ve görüşürüz abilik taslayan varlık" dedi Yazgı gülerek. İkisinede el salladım. Doruk da gülerek el salladı ve sonra görüşücez anlamında bir hareket yaptı.

Doruk arabayı çalıştırdı bizim okulumuzda çok uzak sayılmazdı. Aynadan kendime baktım ve boynumda kolyemin olmadığını görünce telaşlanarak "Doruk kolyem yok!"dedim. "Tamam dur buluruz şimdi" diyerek arabayı durdurdu. "Ya ben takmıştım nerde bu kolye? O kolyeyi kaybedemem biliyorsun" o kolyemi kaybedemezdim çünkü o kolye bana abimin hediyesiydi o beni bırakıp gitsede onun bana hediyesini kaybedemezdim.

Abim bana bu kolyeyi verirken "Bunu hiç boynundan çıkarma ve kaybetme" demişti. Neden diye soruncada "O kolye çok değerli ama maddi olarak değil ileride sana bu kolyeyi verdiğim için bana çok teşekkür edeceksin kardeşim" demişti. Ne dediğini hiç bir zaman anlayamamıştım.

Doruk "Asena kolyen ayağının yanında" deyince içim rahatladı.Yanlarında yıldızları olan Ay şeklindeki kolyemi yerden alıp geri boynuma taktım.

Doruk yeniden arabayı çalıştırdı. Okula giderken haftaya okuldaki arkadaşlarımızın yapacak olan partisinde nasıl bir şey giyeceğimizi falan konuştuk.

Okulun önünde durduğumuzda arabadan indik. Sınıfımıza geçip arkalardaki sıralardan birine geçtik.

Orta yaşlarda erkek bir hoca geldi ve ilk gün olduğunu bile umursamadan direk ders anlatmaya başladı. Zaten bizi tanıyordu derse geçmeyip boş boş bize mi bakacaktı. Ama tatil nasıl geçti diye sorabilirdi ya da motivasyon sözcükleri söyleyebilirdi. Aman bana ne be. Of bazen çok boş şeyler düşünebiliyordum. Bende böyleydim işte. Daha doğrusu eskiden böyle değildim babamla abim beni bırakıp gittikten sonra herkese kötü bir bakış açısıyla bakıyordum. Ama liseye geçip Doruk, Yazgı ve Kumsal ile tanışana kadar. Onlar sayesinde eskisi kadar insanlara kötü bir yaklaşımda bulunmuyordum ama bazen böyle şeylerde oluyordu. Ne yapayım insanlara tamamen iyilikle yaklaşamıyordum. Beni babam ile abim herkesin gidebileceğine, herkesin kötü olabileceğini, arkasındaki kişileri düşünemeyebileceğine inandırmışlardı.

Hoca derse geçmeden isimlerimizi sormayı unuttuğunu söyledi ve tek tek sordu. Sınıfa başka bir kaç kişi daha gelmişti. Hoca tek tek sorduktan sonra sıra en son bize geldi.

Doruk ayağa kalktı ve "Doruk Kaya" diyerek ismini ve soyismini söyledi sıra bana geldi ve bende ayağa kalkıp "Asena Ateş" dedim.

Sırama oturduğumda dışarıdan silah sesleri geldi. Herkesin çığlıkları birbirine karıştı. Silahlar ateş ediyordu ve giderek sesleri daha çok artıyordu.

Ay IşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin