Bölüm 2

51 7 19
                                    

 Keyifli okumalarrr.

Ailem beni bıraktığından beri hep uğursuz olduğuma inanırdım. Ben uğursuzdum çünkü hiç bir suçum yokken ailem beni terk etmişti. 

Aslında uğursuz olduğum için suçlu olabilirdim. Belki ben uğursuz olduğum için, belaları bir mıknatıs gibi çektiğim için ailem beni bırakıp gitti. Ailem beni bunun için mi terk etmişti? 

Bir süredir uğursuz olduğum aklıma uğramıyordu bile. Ama şimdi aklımın tümü uğursuz olduğum inancıyla kaplıydı.

Dışarıdan hâlâ silah sesleri geliyordu, sesler hiç durmuyordu. Bazıları pencerenin önünde dışarıya bakıyor, bazıları da çığlık atıyordu. 

Hemen korkuyla yanımdaki Doruk'a baktım. Doruk'da aynı şekilde bana bakıyordu. "Ne oluyor?" Diye sordum. Doruk'da bana aynı şekilde şok içinde bakıyordu. Hoca "Arkadaşlar sakin olun" diye herkesi sakinleştirmeye çalışıyordu ama hiç bir işe yaramıyordu. 

Doruk ile birlikte pencerenin oraya gittik. Okulun karşısında, çokta uzak olmayan bir yerden on beş tane araba karşılıklı bir şekilde duruyor, arabaların arkasındaki mafya tipli kişiler karşı taraftaki arabaların arkasındakilere silahla sıkıyor, diğerleri de onlara karşılık veriyordu. Bir kaç kişi yerde kanlar içinde yatıyordu ama hiç kimsenin umrunda değildi. 

Bazıları arabaya binip kaçarcasına gidince diğer arabalarda onları takip etti. 

Ortalık biraz durulmuştu. Hiç kimse ne olup bittiğini anlamadı.Sonra hoca bizi evlerimize gönderdi.

 Doruk ile birlikte arabaya binip eve doğru gidiyorduk. "Acaba onlar kimdi?" diye sordum. "Bilmiyorum da neden bir okulun önünde böyle bir çatışma yaşanır ki?" Doruk'un sorusu beni de meraklandırdı. "Bir süre okula gelmesek mi?" Doruk başını sallayarak beni onayladı. "Bencede bu hafta okula gitmeyelim ne olur, ne olmaz." 

On dakika sonra benim evime geldiğimizde hemen içeri girdik. "Doruk bugün burada kalamaz mısın?" "Kalırım, zaten seni bir kaç gün yalnız bırakmam" "Tamam o zaman ben hemen yemek hazırlayayım sen de geç otur" salonu işaret ettiğimde Doruk salona geçip oturdu. Bende hemen mutfağa girdim.

 Yemeği hazırladığımda Doruk'u çağırdım. Doruk "Kızım her gün benim yemeğimi sen yapsan olmaz mı? Yine her zamanki gibi yemeği çok güzel yapmışsın." Doruk'a gülerek baktım. "Yaparım tabii. Ama sende annenin yemeklerini de böyle ye. Çünkü insan bir zaman sonra o yemekleri çok özlüyor." "Yapma böyle. Biliyorsun benim annem senin de annen. Ne zaman bir anne yemeğini özlersen hemen bize geliyorsun tamam mı?" Başımı hafifçe salladım. Doruk' ta bir abi şefkatiyle yanıma gelip başımdan öptü. Doruk bana abimin yokluğunu aratmıyordu ama tabikide abimi çok özlüyordum. 

"Biz kafeye gitmeyecek miydik?" Doruk'a "Aa evet tamamen aklımdan çıkmış. Ben hemen mutfağı toplayayım Yazgı ile Kumsal'ı alıp kafeye geçeriz" dedim. Hemen mutfağı toparladım sonra üstümü değiştirip hemen Dorukla birlikte arabaya geçtik. 

Yazgıyla Kumsal okulun önünde bizi bekliyorlardı. Onların önünde durduğumuzda ikiside arka koltuğa geçti. "Bugün okul çok yorucu değildi . Sizinki nasıldı?" Diye sordu Yazgı. "Hiç sorma. Bizimki bayağı aksiyonlu geçti." dedim. Kumsal "Noldu?" diye sorunca "Dışarıda, okulun karşısında silahlı çatışma oldu. O yüzden biz okuldan erken çıktık."  dedi Doruk. Yazgıyla Kumsal bize şaşkınlıkla bakıyordu. "Biz okula bir kaç gün gitmeyeceğiz Doruk beni yalnız bırakmamak için yanımda kalacak" dedim. "O zaman biz de bir kaç gün okula gitmeyelim. Yazgıyla ben de seninle kalalım olur mu kankim?" "Tabii olur kankim. O zaman kafeden döndüğümüzde sen Yazgıyla birlikte evlerinizden alacağınız şeyler varsa alırsınız kıyafet almanıza gerek yok zaten ben size benimkilerden veririm." Dedim Kumsal'a. İkiside beni onayladı. 

Kafeye geldiğimizde hemen boş yer bulup oturduk. Garson yanımıza geldiğinde "Ben bir profiterol alayım" dedim. Yazgı da "Bende profiterol alıcam" dedi. "Ben browni istiyorum" "Ben de" Kumsalla Doruk da siparişini verdi. Uzun sürmeden siparişlerimiz geldi. 

Hem yiyip hem de sohbet ediyorduk. "Eee baloda ne giyeceksiniz" diye sordu Yazgı. "Bilmiyorum. Daha hiç bir şey almadım" dedim. "Aslında bende almadım şu ilerideki mağazalara bir bakalım mı Doruk?" diye sordu Yazgı. "Canımız abimiz lütfen gidelim zaten biliyorsun sen gelmezsen biz tek başımıza gideriz sende erkekler peşimizde dolanır diye bizi tek bırakmadığına göre gelmek zorundasın" Kumsal'ın dediğine kıkırdadım. "E yani kızım sizi tek bırakacağımı sanmıyorsunuz herhalde" Yazgı hemen ayağa kalktı "Ay bizi tek bırakma aman ,neyse hadi kalkın da gidelim" dedi. 

Dördümüzde kalkıp yürüyerek biraz ilerledik. "Siz gidin ben hemen şurada rujumu tazeleyip geliyorum" dedim. "Mağazada tazelersin. Hadi Asena." "Yok olmaz rujumu tazelemeden gidemem kusura bakma Yazgım" "Ne inatsın Asenam. Neyse hemen gel ama" "Tamam hadi gidin ben geliyorum şimdi" üçü de mağazaya doğru gitti. Ben de hemen yakınındaki bir arabaya doğru gittim. 

Bugün burası çok kalabalık değildi hatta sadece bir tane araba park edilmiş bir şekilde duruyordu. Hemen arabaya doğru gittim ve önünde durdum. Araba siyahtı ve çok lükstü. Arabanın camlarıda siyahtı, içi gözükmüyordu. Çantamdan rujumu çıkarttım ve arabanın camını ayna olarak kullandım. Rujumu sürerken bir an izlendiğimi hissettim ama etrafta hiç kimse yoktu. Umursamadan rujumu sürüp çantama attım. Boynumdaki ay şeklindeki kolyemi düzelttim. Son kez arabanın camından kendime baktım ve gülümsedim.

 Mağazaya doğru ilerledim. Mağazaya girdiğimde hemen Yazgı elinde bir elbise ile yanıma geldi. "Bu nasıl? Doruk pek beğenmedi ama" elbise kırmızı bir renkteydi, dekolteleri derindi ve elbise mini boydaydı. Doruk'un elbiseyi niye beğenmedi belli olmuştu. Doruk hemen atladı "Ya bu elbise değildi kumaş parçası bildiğin" "Abartma" dedi Yazgı. "Yazgı bence başka elbiselerede bakalım. Mesela bak şuradaki elbiseye" "Neyse tamam zaten Doruk'u gıcık etmek için o elbiseyi göstermiştim" Yazgı'nın dediğine kıkırdadım.

 O sırada Kumsal üstünde bir elbiseyle yanımıza geldi. Elbise uzundu, koyu yeşil rengindeydi ve hafif bir yırtmacı vardı. Kumral renkteki saçlarıyla elbise üzerinde çok güzel duruyordu."Nasıl olmuş" Kumsal'a baktım ve "Aşırı güzel olmuşsun Kumsalcım" dedim "Çok güzel olmuş" "Evet güzel olmuşsun" dedi Doruk. 

Bende kendime elbise bakmaya başladım ve bir tane elbise gördüm. Uzun, siyah bir elbiseydi ve modeli çok güzeldi. 

Hemen elbiseyi alıp denedim. Aynadan kendime baktığımda şok oldum çünkü elbise o kadar güzel olmuştu ki. Doruk gilin yanına gittim ve "Nasıl olmuş?" diye sordum. Üçü de bana döndüğünde ağızları açık bir şekilde beni baştan aşağı süzüyorlardı. Beş dakika boyunca beni izlediler. 

"Güzel olmadı kesin. Neyse başka elbiselere bakarım" deyip kabine doğru ilerleyeceğim sırada Kumsal elimden tuttu. Ona döndüğümde "Asena o kadar güzel olmuşsun sanki bu elbise sana göre tasarlanmış gibi." "Asenam hâlâ şok içindeyim diyecek kelime bulamıyorum. Kesinlikle o partideki en güzel kız sen olacaksın" Kumsalla Yazgı'nın dediğine gülümsedim. O sırada Doruk bana baktı ve "Kızım bu ne güzellik. Sen zaten güzelsinde seni bir de böyle görünce donakaldım. Çok yakışmış güzelliğine güzellik katmış resmen" dedi. Gülümsedim ve "Tamam o zaman bunu alıyorum" dedim.

 Yazgı da koyu lacivert bir elbise aldı. Yazgı'ya o elbiseyi çok yakıştırmıştık. Doruk da kendine takım elbise aldı. Mağazadan çıktık ve arabaya bindik. "Hepiniz çok güzel olacaksınız kızlar" "Sende çok yakışıklı olacaksın Doruk" Doruk mavi gözleriyle bana bakış atıp "Zaten ben çok yakışıklıyım. Kıskanın veletler" deyince hepimiz kahkaha attık. 

Benim evime geldiğimizde hemen içeri girdik. "Siz içeri geçin ben hemen üstümü değiştirip geliyorum" dedim ve odama çıktım. Üstümü değiştirip aynanın karşısına geçitim. 

Tam saçımı tarayacağım sırada masanın üzerinde bir kağıt vardı. Hemen masadan kağıdı alıp açtım ve okudum. "Baloda olacağım Rapunzel." Tam olarak kağıtta bu yazıyordu. Bunu kim yazmıştı? Bizimkiler olamazdı çünkü tüm gün dışarıda birlikteydik. Evime kim girip sadece bunu yazmış ve gitmişti? 

Burada tanıdığım hiç kimse yoktu. Biraz düşündükten sonra biri bana oyun oynuyordur diye umursamadım ama o not aklımdan da çıkmıyordu.

Ay IşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin