§ ~1

139 15 24
                                    

Merhabalarr! Aslında bunu kimsenin okuyacağını düşünmeyerek başlıyorum. Sadece denemek istedim. Yazım yanlışlarım olabilir kusura bakmayın.

iyi okumalar ~ ♥

_________________________________
karakolun uzun koridorlarında yürüyordu. Pantolonunun içerisine sokuşturduğu gömleği, her adımda hareket ederken; gözlerindeki kemik gözlükleri, onun içinde sırlarını tutan gözlerini saklıyordu. Önüne düşen birkaç tutam koyu saçlarını elleriyle geri atmıştı. Yürüyüşünden herkes kim olduğunu anlayabiliyordu. O han jisungtu. Buradaki en kıdemli komiserdi. Herkes yakında başkomiser koltuğuna oturacağını düşünüyordu. Yani uzun zamandır boş olan başkomiser koltuğuna..

Buraya geleli 2 yıl olmuştu bile. 2 yıl eğitim kampında eğitim görmüş ve 1 yıl acemi olmuş bir oğlandı o. Silah ustalığı ile bilinirdi. Ve tabii ne kadar acımasız olduğundan.. Çoğu kişi babasının sayesinde girdiğini düşünüyordu bu işe. Fakat o zekasını herkese kanıtlar nitelikteydi. Geldiği gibi giden başkomiseri ise görme şansını hiç yakalayamamıştı. Söylentilere göre başkomiseri kimse görmemişti ve atandığı gibi gizli bir göreve gönderilmişti. 2 yıl geçmişti bu görevin üzerinden. Üstleri dışında kimse onu tanımıyordu. Adı dahi gizli tutuluyordu başkomiserin. Ve tabi işleri de en kıdemli komiser olan jisung'a kalıyordu.

Adım seslerinden han komiserin geldiğini anlayan Felix koşarak gelmiş ve komiserine doğru konuşmaya başlamıştı. "Ah günaydın komiserim, bugün için önemli dosyaları ayırdım. Ayrıca bugün iki önemli sorguya gideceksiniz ayrıca son olayda istediğiniz tüm katiller hakkında bilgileri jeongin dosyaladı. Müsait vakitte getirecektir."
Onu dinliyormuş gibi yapan komisere hızlı hızlı konuşuyordu. Komiserin odasına geldiklerinde jisung onu eliyle susturmuştu, her zaman olduğu gibi. Hızlıca içeriye girip kapıyı kapatmıştı. Herkes onun kişiliğini ne kadar anlayamasa da benimsemişlerdi.

Masasına geçip oturduğunda her şeyin düzenli gözükmesini istiyordu. Ufakça göz gezdirdi. Ah o tam bir mükemmelliyetçiydi. Çekmeceden dışarıya konulmuş bıçağı gördüğünde zaten keskin olan gözleri iyice huzursuzluk ile parlamıştı. Hızlıca almış ve en alttaki çekmeceyi açmıştı. Bu adam bıçakları kesinlikle çok seviyordu. Düzenle yerine koymuştu. Tam o sırada içeriye giren jeongin ile sinirleri yeniden bozulmuştu. Tepkisizlik ile ona bakmıştı. Sabahları pek konuşmazdı.

"komiserim istediğiniz dosyaları getirdim. Geçen ki katliamı araştırmak için Lia komiserim ve ekibi gittiler. Ve amirlerim sizi görmek istediklerini söylediler. Yarım saate üst kattaki toplantı salonunda olmanızı istiyorlar."

bu jeongin'di. Kesinlikle onun yardımcısı olmak icin doğmuştu bu çocuk. Oldukça zekiydi ve bıçaklardan anlıyor olması jisung için yeterliydi. Jeongin'in sırları vardı. Jisung fark ediyordu ama görmezden geliyordu. Ona neydi ki?

jeongin'e kafasını sallamış ve çıkmasını işaret etmişti. Neydi bu siktiğimin görevi? Bugün epey tersti. Herkes onun bu halini gördüklerinde en ciddi hallerine bürünüyorlardı. Ve tabi birde tatlı bir kişiliği vardı. Sabahlardan nefret eden bu oğlan için günün diğer saatleri bu tatlı kişiliği ipleri ele alıyordu. Yarım saati dosyaları inceleyerek geçirmişti. Ah bunlar jeongin'in yada felix'in getirdiği dosyalar değildi. Bu dosyayı bizzat kendisi hazırlamıştı. Gecesini gündüzüne katarak hemde. Defalarca incelemişti. Ama sonuç aynıydı.

Vakit dolunca yerinden kalkmış ve egolu bir şekilde ilerlemişti. Elleri cebindeyken onu görenler selam veriyordu. Hala sabah olduğundan kendini rahatsız hissediyordu. Fakat yavaşça normal haline döndüğü için kafasıyla selamları onaylıyordu. O kesinlikle buranın en ünlü polisiydi. Hızlıca toplantı odasına girdiğinde emniyet müdürünün karşısına ukalaca oturmuştu. Odada ikisinden başka kimse yoktu.

PSYCHOPATH / MİNSUNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin