§~5

47 10 42
                                    

Koskoca 2 hafta geçmişti. Bu süre içinde katil ve komiser hiçbir şey yapmamıştı. Yada öyle gözüküyordu. Komiser evine girip çıkmaya başlamıştı bile. Katil ise bazen onu ziyarete gidip duruyordu. Seungmin patronlarını kaçırmıştı. Fakat katil bunu umursamadığı için komiser de bir şey yapamıyordu.

Yine gözlerini evinde açtığında baş ağrısı ile mızmızlanmıştı. Gözlerini ovduktan sonra yatakta dik bir konumdaydı. Son zamanlarda çok fazla uyuyordu. Bu iyi bir şey değildi. Ayrıca odası karışmıştı ve bu sinirini bozuyordu. Banyoya gittiğinde çökmüş olan göz altlarını, kurumuş dudaklarını ve dağınık saçlarını fark etmişti. Neden bilmiyordu, niye yaptığının farkında değildi. Fakat bugün bakım yapmak istemişti. Yüzüne bir krem sürmüştü. Arta kalan kremi de dudaklarına sürmüştü. Belki bakım yapmayı bilmiyor olabilirdi. Zaten hepsi aynı şey değil miydi? Saçlarını hafifçe eliyle dağıttıktan sonra aynada kendine baktı.

Uzunca baktı kendine. Sonra gülümsedi. Daha sonra başka bir gülümseme ile gülümsemesini düzeltmeye çalıştı. O hiç kendini sevmemişti. Ömrü hep birilerinin ayak işlerini yapmakla geçmişti. Bu hırçın çocuk, bazen bir kedi oluyordu. Kendini salondaki koltuğa bıraktığında hafifçe gülmüştü bu haline. O böyle duracak bir adam değildi. Kesinlikle değildi. Derken işittiği ses ile üzerine gelen katile bakmıştı. Katili görünce gülümsemesini tutamamıştı.

"Hey komiser artık böyle gizlice girmekten yoruldum. Napsak ki beraber mi yaşasak?"

Katil sırıttığında yavaşça yanına oturmuştu. Jisung ise dudağını ısırmıştı. "Seninle beraber yaşayacağımı düşündüren nedir? Ben bir polisim."

"Her şey değişebilir komiser. Bir adamı öldürmene bakar benimle aynı kaderi paylaşman."

Katil bunu derken eliyle silah işareti yapmıştı. Belki kendisi de o şekilde katil olmuştu, bilinmez. Lee know, yavaşça Jisung'un yüzüne yaklaşmıştı. Dikkatlice bakıyordu. "Ne sürdün sen dudaklarına?" Elleri dudaklarına giden polise kıkırdamıştı katil. O cidden çok tatlıydı değil mi? "sürmedim bir şey abartma."

"benim için süslendin mi sen?"

Jisung yavaşça katilin yakın yüzünü itmişti. Allanan yanaklarını şişirdi, belli etmemek için. "Dudaklarım kurumuştu ondan. Ne diye süsleneyim sana? Kraliyet prensi misin nesin." Katil seslice güldüğünde Jisung'un ellerini tutmuştu. Yüzü katile dönünce, sırıtan bir katil vardı karşısında.

"Napsak ki, istersen dudaklarını öperek ıslatabilirim komiser."

Komiser karşısındaki bu ahlaksız katilden ani bir hareketle uzaklaşmıştı. Kendini ona teslim etmek istemiyordu. Lee know'a karşı koymak epey zordu. Dilini dişlerinde gezdiriyordu. Gerildiği zaman yaptığı bir davranıştı bu. Katil ise onun bu haline gözlerini kısarak gülüyordu. Buraya sonunda harekete geçeceklerini anlatmak için gelmişti. Chris'i kurtaracaklardı.
_________________________________

Herkes büroda işini yaparken sigarası ile girmişti içeriye. Uzun boyu, sarı saçları ve keskin bakışlı birisi girmişti. Simsiyah giyinişi ve ses çıkaran botları herkesin dikkatini çekmişti. Onu durdurmak isteyen Felix'i dinlemeden müdürün odasına girmişti. Yanan sigarasından son kez içine çekmiş ve çöpe atmıştı. Ellerini cebine koyup yürüdüğünde onun bu cesareti karşısında herkes hayran kalmıştı. Kapı yavaşça kapandığında Lalisa, hyunjin'e bakmıştı. Tek parmağını hyunjin'e doğru salladığında, hyunjin'in üzerinde pek bir etkisi yoktu. "Hwang hyunjin, busan genel müdürlüğünden özel olarak geldin. Komiser han Jisung'un yerini doldurmak için burada bulunuyorsun." Hyunjin sıkılmış bir tavırla ağzının içinde diliyle oynarken dinliyormuş gibi yapıyordu. "Bu zamana kadar 79 vakayı tek başına çözmüşsün. İçeriye tıktığın adamların sayısı epey fazla. Hey beni dinliyor musun?"

PSYCHOPATH / MİNSUNGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin