Elleri bağlı sandalyede açmıştı kız gözlerini. Damağında bir kuruluk hissetti aniden, yutkunmuştu gitmesi için. Nefes alışları tüm odada yakılanırken bir şeyler mırıldanan adamı dinledi. Aynı zamanda diğeri ise gözlerini açıyordu.
"Nazik olmalıydın Lee. Sonuçta ona bir zarar gelmesini istemeyiz."
Jennie, ona bakan katilde gezdirdi gözlerini. Teslim olmuştu karşısındaki oğlana; bilerek, isteyerek. Gözlerini gezdirdi odanın içindeki herkese. Komiser jisung, mafya Chris, katil Lee know ve tanımadığı kaslı adam. Gözleri buluştuğunda kaslı olan sert bakışlar atmıştı ellerini göğsünde birleştirirken. "Escort mu?" Aniden sessiz odada yankılanan sesi ile şok olmuştu. Escort gibi mi görünüyordu?? Chris'in itici gülüşleri eşliğinde göz devirdi kız. Cevap bile veremeden katil konuşmuştu.
"Değil, biraz daha konuşmaya devam edersen seni parçalar."
Kıskıs güldü Changbin. Sessiz olan jisung ile bakıştılar birkaç saniye. 2 gündür baygın olan kıza su içirdi. Oldukça şefkatli birisiydi aslında, yada sadece sevdiği insanlara böyleydi. Chris'in iri adamları beklenen misafirlerin geldiğini söylediğinde içeri çağırmıştı Chris. Kim jennie'nin bağlı olduğu sandalye içeriye yerleşirken kızlar girdi içeriye. Giren kızlarda dolaştı gözleri sarışının. Baştan aşağıya süzüyordu hepsini.
Örgülü kıza baktı önce; siyah, nazikçe örülmüş uzun saçları vardı. Pençeleri andıran uzun tırnakları, kan kusturan bir bakışı, içindeki kan isteyen yanını gösteren gülüşü.. Bir şeytanı andırıyordu. Elleri göğsünde çaprazlanmıştı, yamuk duruşu ile gözleri gezindi etrafta. Herkes onu biliyordu, tanıyordu nasıl bir şeytan olduğunu. Giydiği siyah şortunun içine sokulmuş göze çarpan kırmızı bir tişörtü vardı. Üzerinde ise yine siyah, dikenli bir deri ceketi ile bakıyordu hepsine. Shin Yuna.
Hemen yanında duran kıza döndü bakışları. Kısa saçları vardı. Mazarin mavisini anımsatan rengi vardı saçlarının. Derin bakışları korkutuyordu herkesi, lakin gözlerinde merhamet vardı. Yanındaki kızın aksine daha melek gibi görünüyordu. Siyah bir pantolonu vardı onunda. Üzerinde ise vücut hatlarını belli eden bir bluzla duruyordu. Kardeşinin aksine ciddiliğini koruyordu. Shin Ryujin.
Chris'in bakışları, hemen önündeki koltuğa oturan kızıla baktı. Gözlerindeki yorgunluğu görmüştü bir an. Aslanı andırıyordu yüzü. Derin bakışlarını fark etmişti Jisung. Üzerindeki siyah deri pantolonu ve pantolonun içine sokulmuş boğazlı kazağında gezdirdi gözlerini. Göze çarpan tek renk kemerindeki parlaklıktı. Dudağındaki kırmızı ruju kesinlikle onun kilit noktasıydı. İçindeki intikam duygusunu dile getiriyordu gözleri. Kırmızı ojeli uzun tırnaklarını koltuğun kenarında sürttüğünde artık herkes ona dikkat ediyordu. Hwang Yeji.
"Rüşvet nedir?"
"Ne?" Diye sordu komiser anlamayarak. Cebinden çıkardığı elektronik çakmağı yakarken konuştu tekrar kızıl. "Rüşvet diyorum. Sizinle çalışmamız için vereceğiniz rüşvet nedir?" Dudaklarının arasına yerleştirdiği sigarayı yaktı. Gözleri kısık bir şekilde bakarken cevap bekliyordu.
"Rüşvet.." Diyerek başladı Chris. İtici bir gülüş döküldü dudaklarından. "Kim Jennie."
Gözleri açıldı arkadaki ikilinin. Yeraltında sırların çabuk yayıldığını unutmuş gibi oldular bir an. Yuna'nın ağzından isteksizce bir kıkırdama çıktı. Yanındaki mavi saçlı kardeşinin ise elleri beline çıkmıştı. Diyecek çok şeyleri vardı belki, fakat liderleri Yeji'yi bekliyorlardı. Jisung anlam verememişti bu hallerine. Birine bağlı olmayı zaten hiç anlamamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PSYCHOPATH / MİNSUNG
ActionHer şeyin tersine döndüğü olay mahallinde, birbirine aşık zıt kutupların bir olması ne demekti?