Bir Katilin Hikayesi
"Bir gün ben de babam gibi asker olurum dimi abi?" Diye sordu 6 yaşındaki Minho, siyah saçlarını geriye atan ele bakarak. Babası yapardı bunu, birde abisi. Saçıyla oynanmasını çok severdi.
Babasını örnek alırdı daima. Asker olacaktı büyüyünce. Babası gibi komutan olmak istiyordu.
Abisi hafifçe gurur verici bir tebessüm etti kucağında oturan miniğe bakarak. "Olursun tabi aslanım, babamı bile geçersin sen."
Minik oğlan neşeyle sarıldı abisine. Olacaktı. En iyisi olacaktı Minho. "Lakin önce beni geçmen gerekecek." diyerek güldü abisi. Minik çocuk sırıtarak bir bakış attı abisine.
"Ben seni zaten geçtim ki abi. Senden çok yemek yedim, büyüdüm." eli ile karnını patpatladı göstermek için. Abisini yıllardır görmüyordu belki de. Askeri lojmanlarda yaşamak istemediği için şehirde polisiye okulunda okuyordu abisi. Ama olsundu. Seviyordu abisini.
Abisi kucağındaki miniğin karnını gıdıklamaya başlamıştı. Kahkahalar ile gülerken, gülüşü abisine de bulaşmıştı. "Geçememişsin hala yavru aslan." Kahkahaları devam ederken ise arkada annesi ile masayı kuran ablası gelmişti yanlarına. Abisinin elinden Minho'yu kurtarmıştı ciddilikle.
"Hadi gelin, yemek hazır." Diyerek Minho'yu kucağına almıştı Chaeryoung. Abisinin yüzündeki gülüş yavaşça solmuştu. Kendisi ile hemen hemen aynı yaşlardaki kıza doğru baktı. Her şeyin suçunu onun doğmasına atmıştı daima. Kucağındaki minik ile masaya yürümüştü ardından. Genç oğlan ise kendince mırıldandığı sessiz küfürleri ile kalkıp takip etmişti onları.Hepsi teker teker oturmuştu masaya. Lakin tek bir sandalye boştu orada.. Baştaki yer, babanın oturduğu sandalye. Abisinin soğuk bakışları oraya takılmıştı.
"Evinde misafir olmasına rağmen geç mi gelecek yine?" Diye çıkıştı üvey annesine karşın. Ablası Minho'yu tabağındaki tavuğu yemesi için zorluyordu. Üvey annesi ise soğuk bir tavırla kendi çocuğu olmayana, genç çocuğa baktı.
"Kendini misafir mi sanıyorsun?" Çok sakin bir şekilde konuşmuştu Dünya'nın en normal şeyiymiş gibi. Aradaki gerginliğin herkes farkındaydı.
"O adamın evinde misafirden ne farkım var ki, bayan Hana?" Yüzüne gıcık bir tebessüm yerleştirdi ardından. Bu evdeki minik kardeşi olmasa bakmazdı yıllarca yüzlerine. Ne kadar üvey de olsa, kardeşiydi o.
"Haklısın tabi," Diyerek bir gülüşle karşılık vermişti. Gözlerini yemeğe çevirerek devam etmişti cümlesine. Lakin sesini oldukça alçak tutmaya çalışıyordu. "Bende bir hata olsam, kendimi onun çocuğu olarak görmezdim." Bu bir cümleden farklı olarak şikayet gibiydi. İkiside birbirlerini sevmiyordular. Lakin bunu dile getirmiyorlardı.
Bakışlarını ayırmadan ciddilikle bakıyordu abisi. Minho ise masumca tıpkı ablası gibi annesi ve abisi arasındaki muhabeti izliyordu. Genç çocuk, vücudunu hafifçe çevirmiş, saçlarını okşamıştı nazikçe. Hiçbir suçu olmayan çocuğa karşı oldukça nazik davranıyordu. Belki de annesinin son isteği olduğu içindi ona karşı olan sevgisi.
Sahii, annesi neden seviyordu ki kendisinin bile olmayan bu çocuğu?
"Hata olduğunu düşündüğüm tek bir şey var.." Demişti sakince. Bu sakinlik iğne gibi batıyordu kadına. Gözleri yeniden buluşunca anlamıştı ne demek istediğini. Kadın ile babasının evliliğinden, hatta aldatmanın verdiği bu iki evlattan bahsediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PSYCHOPATH / MİNSUNG
ActionHer şeyin tersine döndüğü olay mahallinde, birbirine aşık zıt kutupların bir olması ne demekti?