Katilin içinde hissettiği acı büyüyordu. Delirmek üzereydi neredeyse. Bu aşk acısı mıydı? Gerçi aşk acıları böyle olmazdı ki.. Hızla yatın içine girdiğinde koltukta oturmuş köpecik ile karşılaşmıştı. Doğrultuğu silahı Jisung içindi belki de..
"Geç kaldın, Lee."
Çatılan kaşları ile parmakları tetiğe gitti yavaşça. Tek kelime dahi etmiyordu, lakin çok şey anlatıyordu gözleri.
"Çoktan Jisung ile gittiler."
"Neden yaptın bunu?"
Köpeciğin dudakları sinsice yukarı kıvrılıyordu. Kafasını yana çevirip duvara sokulmuş olan bıçağa baktı bir süre.
"Bir intikam meselesi maviş."
Elleri titremeye başladı katilin. Maviş, en son ablası demişti bunu. Aklına anıları geldikçe kötü oluyordu zaten. Titrek irisleri karşısındaki genç adam ile buluştuğunda içindeki öldürme duygusunu bastırmaya çalışıyordu. İçinden tekrar ettiği cümleleri onu sakinleştirmeye artık yetmemeye başlamıştı.
Öldürmeyeceğim abla, kıymayacağım abla, ben bir katil değilim ki, bir katil olamam ablacım.
Burnunun yanması ile gözlerini kaçırdı sakince. İntikamının Jisung'u neden kapladığını merak ediyordu. Ayağı kalkan köpeciğin yakalarını tutmuştu. Elindeki silahın namlusu artık Seungmin'in alnına dayalıydı.
"Beni vuracak mısın Maviş?"
Gülerek söylediği bu sözler, Maviş'in en derin duygularıydı. Kimsenin bilmediği o duyguları..
"Ama polisler kıyamaz ki kimseye, suçlu olurlar."
Lee know, tuttuğu yakasını hızla çektiğinde Seung'un kafasını duvara vuruyordu. Defalarca yaptı onu orda. Titreye titreye yaptı. Ağzı yüzü kan içinde kalmış adamı gördüğünde daha çok iğreniyordu yüzünden. Yüzü parçalanana kadar yapmıştı orada. Yavaşça ellerinden Seungmin'in bedeni düştüğünde yeri dahi bakmamıştı. Belki bu zaman onu canavara dönüştürmüştü. Ablasına söz verdiğinin aksine..
...
Jisung yavaşça gözlerini açmıştı kendi dünyasına. Dizlerinde uyuduğu adam onu nazikçe izliyordu. Hızla yerinden kalktığında sırtında hissettiği acı ile titredi bedeni. Çıplak üst bedeninde sargılar hissetmişti.
"Henüz kalkma, yaranı sarmayı bitiremedim. Sikik herif ne yaptıysa."
Elleri Jisung'u kucağına çekmişti. Jisung hiç ses çıkarmadan kendini bırakmıştı ona. Elindeki merhemi yavaşça komiserinin sırtına sürmeye başladığında, Jisung acıyla inlemişti. Katilin içi sızlarken yavaş oluyordu. Jisung kafasını çevirip saate baktığında gece yarısını geçeli 3 saat olduğunu görmüştü. Kafasını yeniden çevirip sessizce beklemeye başlamıştı. Katilin elleri nazikçe sarıyordu yarasını. Jisung o an fark etmişti, sardığı tek şey görünen yaraları değildi..
"Ne yaptı sana o?"
"Zımparaladı sırtımı."
Duydukları ile titredi elleri katilin. Gözleri Seungmin'i öldürmekten başka bir şey görmüyordu şuan. Lakin yapamayacağını da biliyordu. Jisung'un canı acıdıkça kendi canı da acıyordu. İçindeki bu şey saf sevgiydi. Sıcak dudaklarını, Jisung'un soğuk omzuna bastırdı. İçi ürpermişti Jisung'un. Dudakları yavaşça soğuk boynuna gitti. Kim bilir kaç el bu boynu sıkmak istemişti. Jisung bunu düşünüyordu; tanıdığı tüm adamlar onun boynunu sıkmak isterken, bu katil onun boynunu öpüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PSYCHOPATH / MİNSUNG
AçãoHer şeyin tersine döndüğü olay mahallinde, birbirine aşık zıt kutupların bir olması ne demekti?