3. Bölüm: Kütüphaneye Yolculuk

74 24 3
                                    




Muhtemelen sabah uyandım dememi bekliyorsunuz ama hiç uyumadım ki uyanayım. Dün akşam eve gelince doğruca masanın başına geçtim ve derslere gömüldüm. Kendimi o kadar kaybettim ki sabaha kadar ders çalıştım. Gece uyumadığım için çok uykum vardı. Esnedim. Tam o sırada kapıdan içeri Görkem girdi.

"Esnerken ağızını kapatsana ayı."

Ben de karşılık olarak yastık fırlattım.

"Düzgün konuşsana."

"Ne oldu? Gene mi sabahladın?"

"Evet."

"Ayy ben senin uykunu almış halini bile çekemiyorum uykunu almamış halini hiç çekemem. Kaçıyorum ben."

"Hop dur bakalım."

Kolundan tutup durdurdum. Baştan aşağı süzdüm. Şu ana kadar fark etmemiştim. Sabahın bu saatinde uyumak ile bütünleşmiş olan kardeşim ayaktaydı üstelik gayet şık bir halde. Dünyanın sonu gelmiş olabilir miydi?

"Senin sabahın köründe üstelik bu kadar şık bir halde ayakta ne işin var?"

"Hiç. Yürüyüş yapacağım."

"He kime yürüyüş yapacaksın?"

Birden kendimden geçmiş bir halde kahkaha atmaya başladım.

"Öyle mi? Madem böyle konuşuyoruz dünkü yarım saatlik gecikmenizin sebebini öğrenebilir miyim hanımefendi? Siz kime yürümekle meşguldünüz."

Yüzüm anında bembeyaz oldu. Bunun gözünden de hiçbir şey kaçmıyordu.

"Hoca ile görüşmem vardı. Ayrıca sana ne?"

"Tamam o zaman ben çıkıyorum."

"Nereye?"

"Sana ne?"

Yüzünde sinir bozucu bir gülüşle evden çıktı. Ben de hazırlanmaya başladım. Üstüme siyah bir t-shirt ve gri bir ceket giydim. Altıma da gri bir pantolon giydim. Saçlarımı açık bıraktım. Hafif bir makyaj yaptım. Çantamı hazırladım. Evden çıkmaya hazırdım. Canım bu sefer şarkı dinlemek istemiyordu. Ama belki dinlerim diye kulaklığımı elimde tutmaya karar verdim. Ayakkabılarımı giyip yürümeye başladım. Bugün zor dersler yoktu. O yüzden keyfim yerindeydi. Ayrıca dün yaptığım çalışma sayesinde geniş kapsamlı bir tekrar yapmıştım. Başımı kaldırdığımda Nadide Teyze Lokantasına yaklaştığımı fark ettim. Beni asıl şaşırtan Rüzgar'ın kapının önünde bekliyor olmasıydı.

"Günaydın."

"Günaydın."

"Nasılsınız?"

"İyiyim. Siz nasılsınız?"

"Ben de iyiyim."

"Neden kapının önünde bekliyorsunuz?"

"İçeride bunaldım. Ara ara hava almak iyidir."

"Doğru diyorsunuz. Ben de çok fazla kapalı bir ortamda kalınca bunalıyorum."

Gözleri, yorgunluktan solmuş yüzümde dolandı.

"Dün gece uyumadınız mı?"

"Çok mu belli oluyor?"

"Yani. Yüzünüzden yorgunluk akıyor."

"Bu aralar çok çalışamamıştım. Genel bir tekrar yapmam gerekti."

Rüzgâr gülüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin