Arabada geçen keyifli sohbetten sonra San'ın evine gelebilmişlerdi sonunda. San kapıyı açıp içeri girdiğinde Wooyoung'da hemen peşinden girmişti. Üzerindeki ince ceketi çıkarırken dişlerini göstererek gülümsüyor, heyecalı heyecanlı bir şeyler anlatıyordu.
San'ın yönlendirmesiyle ellerini yıkadıktan sonra salona geçmişti ikisi de. Saat çoktan sekizi geçiyordu. Bu yüzden San, küçük olanın acıktığını düşünerek ona dönmüştü.
"Acıktın mı? Yemek yemek ister misin?"
"Hayır hyung, teşekkür ederim." Wooyoung nazikçe reddettiğinde San ona bakakalmıştı. Çünkü sözünün bittiği an midesinin guruldaması bir olmuştu.
Wooyoung içinden kendine küfürler yağdırırken San onun daha fazla utanmasını engellemek için ayağa kalkmıştı. "Ben acıktım ama... pizza mı hamburger mi?"
"Hyung..." Wooyoung umutsuzca başını sallarken mırıldanmıştı. Utanıyordu. "Gerek yo-" tam konuşacağı sırada San kendi sorusuna cevap vermiş gibi 'hamburger' dedi ve elindeki telefonu kulağına götürdü.
San, telefondaki siparişi tamamladıktan sonra Wooyoung'a dönerek gülümsedi. "Hamburger sipariş ettim, umarım hoşuna gider."
Wooyoung minnettar bir şekilde gülümsedi. "Teşekkür ederim, hyung. Gerçekten yapmana gerek yoktu."
San, Wooyoung'un kendisine minnettarlık duyduğunu gördüğünde içten bir şekilde gülümsedi. "Senin için yapmak istedim. Büyümen için bu tür şeyler önemlidir."
Wooyoung'un yüzünde hafif bir kızarıklık belirdi, ancak gururla başını kaldırdı. "Evet, haklısın. Teşekkür ederim, hyung."
Siparişin gelmesiyle birlikte ikisi de masaya oturdu ve keyifli bir akşam yemeği yediler. Sohbetleri hiç eksilmedi ve zaman hızla geçti. Yemekten sonra, film izlemeye karar verdiler ve salonun rahat koltuklarına yerleştiler.
San ve Wooyoung, film seçimi konusunda birbirlerine bakıştılar. San, gülümseyerek Wooyoung'a seslendi "Peki ne izlemek istersin?"
Wooyoung bir an düşündü, sonra heyecanla cevapladı "Romantik bir film izlemek ister misin? Son zamanlarda ilgimi çeken birkaç film var."
San, Wooyoung'un önerisine gülümsedi. "Tabii, neden olmasın? Hangi filmleri düşünüyorsun?"
Wooyoung, biraz heyecanlanarak, "Bir tanesi iki aşığın kavuşamaması ile ilgili, diğeri ise tarihi bir aşk hikayesi hakkında. Hangisini tercih edersin?" dedi.
San, ilgiyle Wooyoung'un önerilerini dinledi. "İkisi de ilginç görünüyor, ama aksiyon filmlerini tercih ederim. Sen ne dersin?"
Wooyoung, San'ın tercihine memnuniyetle karşılık verdi. "Harika! O zaman aksiyon filmi izleyelim."
Filmi başlatırken San içinden kendi kendine konuşuyordu. Korku açsam sarılırmıydık acaba o mantıkla düşünürsek romantik izleyince öpüşmemiz lazım- lan aklıma böyle şeyler gelmesin çocuk korkacak.
"Ah bu başrol çocuk çok iyi biliyor musun?" Wooyoung başlayan filme odaklandığında bu filmi daha önceden izlediğini fark etmişti.
"Olabilir... beni ilgilendirmiyor." San ise ilk defa izlemesine rağmen heyecanla televizyona bakan Wooyoung'dan kendini alamamıştı.
"Yani oyunculuğu çok iyi..." Wooyoung kendini açıklamaya çalıştıktan sonra dönüp kendisini izleyen San'a çevirdi bakışlarını. "Dizine yatabilir miyim?"
Büyük olan onun masum bakışlarına dayanamamış hızla başını sallayıp kabul etmişti bu isteğini. "Yatabilirsin"
Wooyoung, diğerinin dizine yatıp filmi izlemeye başlamıştı. Çok eğleniyordu, San'ın aksine. Filmdeki başrol bozuntusunu görünce gözlerinin içi parlıyordu küçük olanın.
"Bak burası çok heycanlı..." Wooyoung parmağıyla televizyonu işaret ederken konuştu. O sırada San, kucağında bir kedi gibi kıvrılmış yatan çocuğu izlerken, film ile ilgilendiğini düşünmesi için bir mırıltı çıkarmıştı.
"Gördün mü? Bak bak... Şu sarışın çocuğu hiç sevmiyorum ya tam bi gıcık biliyor musun"
Wooyoung kendi kendine yorum yaparak izlemeye devam ederken San, onun bu halini tatlı bulmuş ve elini kaldırıp parmağı ile küçük olanın yanağına hafifçe dokunmuştu. "Çok güzel..." dokunduğu yumuşaklığa iltifat ederken ne yaptığını anlamış gibi kendine gelmişti.
"Sarışınları sevmem, benim tipim... sensin" San'ın beyninden 'esmer' demek geçmişti ama dile getirememişti bunu.
"Neden izlemiyorsun hyung? Sevmedin mi yoksa?" Wooyoung yattığı yerde sırt üstü döndüğünde alttan alttan San'a bakmaya başlamıştı.
San hâla Wooyoung'un yanağında olan parmaklarının yerine avcunu koyup baş parmağıyla okşamıştı yumuşak teni. "İzliyorum, dünyanın en güzel filmini. Yada bir ömür boyu sürmesini istediğim dizisini."
"Peki o halde az önce ne oldu?" Wooyoung okulda ki öğretmenlerinin onlara 'en son ne dedim ben' diye sormasını taklit ederek alay etmişti.
"Gözlerini kırptı ve güzel dudaklarını aralayıp konuştu, çok dikkatli izliyorum değil mi" San parmaklarını, çocuğun yüzünde nazikçe gezdirirken konuştu.
"Baya mükemmel izliyormuşsun ya, tebrik ederim seni" Wooyoung ellerini kaldırıp küçük bir alkış yaptığında San gülerek gözlerini kapatmış ve kolunu küçük olanın karnına doğru uzatmıştı. "Sonsuza kadar böyle duralım mı?"
"Bel ağrısı çekmek istemiyorum..." Wooyoung konuştuktan hemen sonra kalkıp oturdu büyük olanın yanına. "Sen yatmak ister misin kucağıma?"
San gelen teklife şaşırsa da reddedecek değildi. "Olur ama uyursam kaldır tamam mı?" Uzanıp başını küçük olanın bacağına koyarken söylenmişti.
Wooyoung ise sadece 'bakarız' deyip gülmüştü ve büyük olanın saçlarını okşamaya başlamıştı. "Yukarıdan çok daha yakışıklısın." Wooyoung fısıldadığında San çoktan saçlarındaki hareketlerle mayışıp gözlerini kapatmıştı.
-
choiwoosanni 🫂
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stajyer [WOOSAN]
Fanfiction@Younghee98 Avukat Choi San, arkadaşının stajyerine aşık olmayı beklemiyordu. Ve Jung Wooyoung, sırf bir avukat için nefret ettiği bürodan çıkmayacağını hiç düşünmemişti. Texting - Düzyazı ---------------------------------- Bu hikaye tamamen kurgudu...