Wooyoung için gün çok erken başlamıştı. Gerçi gece uyuyamamıştı bu yüzden pek gün başladı diyemezdi. Dün gece eve geldiğinde ilk olarak arkadaş grubuna yazmıştı. Daha sonra neden geç geldiği hakkında kendisini azarlayan kuzenine, sonra da annesini uyandırıp ona anlatmıştı olanları.
Babası iş için yurt dışında olduğu için ona da telefonla haber verebilmişti sadece. Annesinin vereceği tepkiden korksa da Bayan Jung sadece oğlunun başını okşayıp sarılmıştı. Küçük oğlu büyümüştü ve mutluluğu gözlerinden okunuyordu.
Seonghwa ne kadar böyle bir şey olmasını istemediği için mızmızlansa da teyzesi bir şey demediği için kendisinde konuşma hakkını görememişti.
Wooyoung kendisi uyumadığı gibi annesi ve kuzenini de uyutmamıştı. Saat dörde gelirken annesi artık dayanamayacağını söyleyip odasına çekilmişti. Seonghwa da gitmek için ayaklandığında Wooyoung onu durdurup gitmesini engellemiş, boynuna asılarak salonun ortasında küçük çaplı bir güreşe zorlamıştı büyük olanı.
Sonunda Seonghwa odasına gidip uykuya daldıktan, çok değil iki saat sonra Wooyoung şafak baskını yapar gibi odasına girip büyük olanın vücuduna vurmaya başlamıştı.
"Seonghwa kalk lan!" Sert bir şekilde uyuyan bedenin kafasına vurduğunda içinden 'İşte şimdi sıçtınız' diye geçirmişti. Eş zamanlı olarak açıldı Seonghwa'nın gözleri ve ateş eden göz bebekleri anında Wooyoung'u buldu.
"Kaç." Seonghwa'nın ağzından çıkan üç harflik tek kelime Wooyoung'un kaçma mekanizmasını harekete geçirmişti bile. Küçük olan koşarak kendini tuvalete kilitlemişti. Seonghwa da peşinden yürüyordu.
"Ulan ne çektim ben senden, bekle sen" Kendi kendine konuşarak odadan çıkmıştı büyük olan. "Ağzını yüzünü kırdığımın herifi..." tuvaletin kapısının önüne geldiğinde sakince vurdu kapıya. "Aç lan kapıyı."
"Burası benim özel alanım!" Wooyoung kapıya yaklaşarak bağırmıştı. "Buraya giremezsin!" Sonra durdu bekledi ve 'eşek' diye fısıldadı.
Seonghwa bunu duymuştu bile. "Baban eşek piç! Aç kapıyı!" Küfür ederek bağırdığında aynı anda kapıya da sert bir yumruk geçirmişti Seonghwa.
"Seonghwa! Eniştene küfür mü ettin sen?" Bayan Jung'un bağırması üzerine bu gürültünün onu uyandırdığını anlamışlardı ikiside. Büyük olan içeri doğru küçük bir özür mırıldanırken küçük olan kapıyı açıp dışarı çıkmıştı.
"Piç" Seonghwa karşısındaki kuzeninin kafasına vurup intikamını almıştı. Wooyoung ise başını ovuştururken gülmüştü. "Hadi hazırlanmaya başlayalım. Bugün büyük gün" küçük olan diğerinin götüne vurup odasına gitmişti.
***
Seonghwa, dün Yohan'ın düğününde giydiği takımı dolabından tekrar çıkarıp giymişti. Saçlarına şekil verirken kendi kendine şarkı mırıldanıyordu. "Your everybody ha ha ha!"
Yeni tıraş olduğu yanaklarını tutup yüzünü sıvazladı. Aynaya daha da yaklaşarak söylenmeye devam etti. "Bitches bitches söyle bana, var mı benden daha ipeksisi- Ha? Orda biri mi var" ellerini yüzünden çekip arkasına döndü. "Wooyoung? Sen mi geldin Wooyoung?"
Seslenişine cevap alamayınca kapıya yaklaşmıştı. "Wooyoung? Nerdesin sen tuvalet sıçanı? Ha... beni korkutmaya mı çalışacaksın? Eğer öyle bir şey yaparsan ebeni klozete atar üzerine sifonu çekerim"
Wooyoung gülerek odaya girdi. "Geldim işte ne bağırıyorsun evde yolunmuş tavuk gibi?" Seonghwa burun kıvırarak tekrar aynanın yanına gitmişti. "Ne o konuşmayacak mısın benimle? Vay canına küçük serseri bize küsmüş he?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stajyer [WOOSAN]
Fanfiction@Younghee98 Avukat Choi San, arkadaşının stajyerine aşık olmayı beklemiyordu. Ve Jung Wooyoung, sırf bir avukat için nefret ettiği bürodan çıkmayacağını hiç düşünmemişti. Texting - Düzyazı ---------------------------------- Bu hikaye tamamen kurgudu...