{19}

127 32 1
                                    

Düğün bittiğinde misafirleri uğurluyorlardı, düğünün en başında hoşgeldin ettikleri gibi. Hongjoong'un babası misafirlerin elini sıkıp mutluluk dileyen cümleleri gülümseyerek kabul ediyordu.

"Bak beni çağırmak kötü bir fikir değilmiş, değil mi?" Wooyoung, Hongjoong abisinin çocukluk arkadaşının elini sıktıktan sonra konuşmuştu. Genç adam iyi dileklerde bulunup uzaklaşırken Hongjoong, Wooyoung'a döndü.

"Sanırım haklısın... seni çağırmama amacım öğrencilerden kimsenin gelmesini istemiyordum. Çünkü gelirseniz çocukça bir curcuna olacaktı ve ben kendime hakim olamayıp sizin peşinizde koşacaktım."

Hongjoong konuştuktan sonra Seonghwa onun koluna hafifçe vurarak gülmeye başladı. "Abartma Hong, şımarıyor olabilirler ama onlar akıllı çocuklar."

Wooyoung kuzeninin kendisini savunmasına gülümseyerek baktı ve saçını savurdu onun lafı bitince. "Gördün mü hyung? Seonghwa bile benim tarafımda."

Misafirlerin uğurlanmasının ardından, düğün alanı sessizleşmeye başlamıştı. Hongjoong ve Seonghwa, etrafa bakındıktan sonra birbirlerine gülümsediler.

"İyi bir düğündü, değil mi?" dedi Seonghwa, Hongjoong'un omzuna hafifçe dokunarak.

Hongjoong başını salladı. "Evet, gerçekten öyleydi. Her şey beklediğimizden daha güzel oldu."

O sırada yanlarına Hongjoong'un abisi Yohan gelmişti. Seonghwa, Yohan'a dönüp sırıttı. "Hadi, artık evli adamsın. Hayatın bundan sonra nasıl olacak?"

Yohan düşünceli bir şekilde gülümsedi. "Bilmiyorum ama Hongjoong gibi bir kardeşim olduğu sürece her şeyin üstesinden gelebilirim."

Hongjoong, Yohan'a dostça bir şekilde gülümseyerek omzunu sıvazladı. "Tabii ki, her zaman buradayım abi. Haydi, bizde gelinle vedalaşalım ve eve gidelim. Yarın büyük bir gün bizi bekliyor."

Hongjoong, Seonghwa'nın yanına sokuldu ve birlikte geline mutluluklar dilemek için oradan ayrıldılar. O sırada Wooyoung'un koluna bir el sarılmıştı. İrkilerek bakışlarını yanına çevirmişti.

"Korkuttum mu küçük bey?"

"Habersiz gelinir mi öyle? Ödüm bokuma karıştı" Wooyoung yanında San'ı görünce rahatlamış, ama söylediği şeyi fark edince fazla rahatladığını anlayıp hemen dudaklarını birbirine bastırmıştı.

San, Wooyoung'a dönerek gülümsedi. "Belki de birlikte yemeğe çıkabiliriz. Ne dersin?"

Wooyoung, teklife memnuniyetle gülümsedi. "Tabii ki, harika olur. Ne zaman istersin?"

San düşünceli bir şekilde düşündü ve sonra cevapladı "Şimdi. Senin için uygun mu?"

Wooyoung hemen kabul etti. "Ah şimdi mi? Peki o zaman birlikte nereye gitmek istersin?"

San düşündü ve sonra gülerek cevapladı "Belki de yeni bir restoranı keşfetmek iyi olur. Seninle birlikte yeni şeyler deneyimlemek isterim."

Wooyoung onayladı. "Tamam, o zaman yeni bir restoran arayışına çıkalım."
Wooyoung kabul etmişti fakat birlikte eve gitmesi gereken bir Seonghwa vardı. Bu yüzden dönüp tekrar San'a baktı. "Önce Seonghwa ile konuşsam iyi olur"

Wooyoung konuştuğunda San anlayışla başını sallamıştı. "Tabi..." Seonghwa'nın izin vermeyeceğini bilse de küçük olanı durdurmamıştı. Ne olacaktı sanki yemeğe çıksalar? San kendi düşünceleri arasındayken Seonghwa ve Hongjoong kol kola gelmişti ikilinin yanına.

"Hadi gidelim Woo" Kuzenini, San'ın yanında görünce kaşları çatılmıştı Seonghwa'nın.

Seonghwa'nın kaşlarını çatmasının ardından Wooyoung, hafifçe endişelenmişti. San'ın yanında bu durumun olması hoş bir durum değildi. Wooyoung, hemen Seonghwa'ya döndü ve açıklamak için söz aldı.

"Seonghwa hyung, özür dilerim. San, birlikte yemeğe çıkmayı teklif etti ve ben kabul ettim. Ama seninle de eve gitmemiz gerekiyor..."

Seonghwa, Wooyoung'un özrünü duyduktan sonra başını salladı ancak kararını değiştirmeye niyetli değildi. Gözleri kararlı bir ifadeyle Wooyoung'a baktı.

"Wooyoung, benimle birlikte eve dönmen önemli. San'la yemeğe çıkabilirsin bir başka sefere."

Wooyoung şaşırmış bir şekilde Seonghwa'ya baktı, onun bu kadar ısrarcı olmasını beklememişti. Ancak Seonghwa'nın samimi niyeti ve endişesi onu etkiledi.

"Hyung, benimle birlikte dönmen için bu kadar ısrar etmene gerek yok. Ben San'la güvenli bir şekilde yemeğe giderim. Emin ol, sorun olmayacak."

Seonghwa, başını salladı ve kararlı bir şekilde devam etti "Wooyoung, seninle birlikte eve dönmem önemli. San'la bir başka zaman buluşabiliriz. Şimdi lütfen beni dinle ve birlikte eve gidelim."

Hongjoong, Seonghwa'nın elini tutarak onu susturdu. Daha fazla uzamasını istemiyordu bu konunun. "Siz ikiniz gidebilirsiniz. Ben ve Seonghwa eve döneceğiz."

Seonghwa şaşkınlıkla bakarken Hongjoong başını sallamış ve kabul etmesini söylemişti ona. "Peki. Gidin. Geç kalmayın ama."

Wooyoung, rahatlamış bir şekilde Seonghwa'ya teşekkür etti ve San'ın yanına doğru döndü. "Öyleyse hadi gidelim."

Seonghwa ve Hongjoong, Wooyoung'u uğurlarken, San ve Wooyoung birlikte yeni bir restoran keşfetmeye doğru yola çıktılar. Yolda, birbirlerine daha yakından tanıma fırsatı buldular ve güzel bir akşam geçirdiler.

Bu sırada, Seonghwa ve Hongjoong eve doğru yol alırken, Hongjoong yanında yürüyen bedene dönerek sordu "Wooyoung'la San'ın arkadaşlığı nasıl gelişiyor?"

"San işine bağlı ve takıntılı birisi. Wooyoung ise tam tersi. Aralarında en ufak bir tartışma olursa Wooyoung kötü etkilenebilir. Bu yüzden birlikte çok takılmalarını istemiyorum."

Seonghwa duygularını yansıtmaya çalışırken dalgınca konuşuyordu. Hongjoong da anlayışla başını sallamıştı. "Umarım araları iyi olur Seonghwa. Kuzenini düşünmen ve onun için endişelenmen çok güzel fakat onu kısıtlama."

Stajyer [WOOSAN]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin