Babanı Öldür!

37 9 3
                                    

Hz. Ömerin iman edişini bilmeyen yoktur. Müşriklerin aldığı karar ile efendimizi öldürmeye giderken iman etmişti. Üç aşamalı olmuştu bu olay. Allah yavaş yavaş Hz. Ömer'in kalbine imanı yerleştirmişti. O öldürmeye giderken iman ile dirilmişti.

O an bu geldi aklıma. Acaba dedim "Efendimizden sünnet saysamda beni öldürmek için gelen iman nuru ile dirilirmi"

Evet bazı insanlar için şaşılacak durumdaydım. Kim bunlar, neden kaçırıyorlar beni yerine karşımdaki kişinin imanını düşünüyordum. Aslında böyle olmamı sağlayan şey küçüklüğümden beri kendime serlevha edindiğim bir sözü yaşama mücadelemdi.

"Ölüm ansızın gelmez, insan beklemeyi unutur"

Ben hep bu sözü sinemde yaşattım. Ben hep ölümü bekledim. Zaten gidecektim bu dünyadan hiç değilse gitmeden yanan bir imana yetişmekti amacım.

Cama yasladığım başımı kaldrıp bir an çantamdaki deftere baktım. Arabadan inmeden bu defteri görebileceği şekilde bırakabilirsem belki okurda bana soru sorar diye umut ettim. Birden araba durunca sert sesiyle "in hadi" diyen adama saniyeli kaydı bakışlarım. Defteri hemen çantamdan çıkarıp aynadan görebileceği şekilde bıraktım. Arabadan indiğimde aniden çantamı çekmesiyle sendeledim.

"Napıyorsun ya." O beni hiç takmadan. Çantamı kurcalamaya devam etti. İçinden telefonumu alıp geri verdi. Gözlerindeki saf öfkeyi görmek işimin zor olduğunun habercisiydi anlaşılan. "Yürü"diyerek beni kolumdan ittirdi. Ya Rab sabrımı arttır. Birşey demeden kocaman bahçeye sahip olan şu koca evin kapısına kadar geldik. Kapıda bir kaç koruma vardı. Zaten evde ben zenginim diye bağırıyordu. Kapıyı çaldığında genç bir kadın açtı. Kıyafetinden burda hizmetçi olduğu belli oluyordu.

"Hoşgeldiniz Yusuf Bey"

Yusuf mu? Bu ismi veren kişi kesin müslümandı. Allah'ım yardım kapılarını mı açıyorsun bana.

Hiçbirşey demeden bileyimden tuttuğu gibi beni merdivenlerden çıkarmaya başladı. Arakada bize şaşkınca bakan kadını fark etmek zor olmadı. İnsan bari hoşbulduk der. Ah bu durumda düşündüğüm şeye bak. "Bırak" desemde beni duymazlıktan gelerek geldiğimiz odanın kapısını açıp beni içeriye fırlartı. Ciddi ciddi fırlattı. Yere çakıldım resmen. Hemen ayaklanırken öfke yerine ona karşı beslediğim duygu acımaktı. Bir kadına böyle davranacak kadar ne köreltmişti gözlerini.

"Sakın kaçmaya çalışma. Hoş çalışsanda canının yanması dışında birşey elde edemezsin. Küçük bir işim var ardından ziyaretine geleceğim."

Öfke saçan sözlerini bitirdikten sonra odadan çıkıp gitti. Şaka gibi. Neydi şimdi bu? Bir offf çekip odaya bakındım.

Odada bir yatak, dolap ve komidin dışında hiçbir şey yoktu. Banyoda odanın içindeydi. Odanın benim için hazırlandığı belliydi çünkü bomboştu. Ne yapacağımı bilmez vaziyette yatağa oturup düşünmeye başladım. Ne yapacaktım ben.

Yusuf Siyam;

Artık uzatmaya tahammülüm kalmamıştı. Zaten 2 haftadır bu kızla uğraşıyorum. Bu gün son kez babası adına mesaj atıcam. Artık gerçeklerle yüzleşme zamanı geldi.

Mesajı attıktan bir saat sonra istediğim yere yaklaşmıştı. Aşık olduğu papatyalar onun sonunun habercisi olacak.

"Kimse yok mu?"

Papatya Mı?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin