İyi okumalar. |🦋
"Alina." İsmimi duymamla gözlerimi kırpıştırarak araladım. İlk önce Elmira'nın yüzüyle karşılaştım. Dudakları hafif aralık ve büzüşük, yanağının altına elini koyduğundan yanakları olduğundan daha tombul duruyordu. Onun bu tarlı halinden beni çeken tekrar ismimin seslenilmesiydi. Bakışlarım hızla arkamı buldu. "Sonunda uyandın. 10 dakikadır seninle uğraşıyorum. Ne ağır uykun var kızım senin?"Yekta'nın yakınmalarını algılıyor ama cevap veremiyordum. Uykumdan uyanmışta olsam hala ayılamamıştım. Gözlerim gözlerinde dururken o da gözlerimde kalmıştı. Bir süre ikimizde öylece dururken aydınlanan zihnimle doğrularak saçlarımı arkaya attım. "Günaydın. Kusura bakma. Uzun zaman sonra bu kadar derin bir uyku çektiğim için sanırım uyanamadım."
Yekta beni onaylarken bakışları üzerimde gezindiğinde bende üzerime baktım. İnce askılı cropun tek askısı kolumdan sarkıyor saçlarım göğsümün üzerine dağılmış ve oturur pozisyonda olduğum için karnım katlanmıştı. Eşofmanımın bir bacağı yukarı çıkmıştı. Vasat halimle hala olayları algılamaya çalışırken Yekta ile tekrar göz göze geldiğimizde gözlerini kaçıran o oldu.
İdrak ettiğim olayla ahşap çit aşağı indirilmiş olduğundan hızla yataktan indim. Eğilip eşofmanımın bacağını düzelttikten sonra askımı da yukarı çektim. Saçlarımı tekrar arkaya atarken "Şey ben hazırlanayım." diyerek kaçarak odadan çıktım.
Banyoya girdiğim gibi kapıyı kapatıp kilitlerken ellerimle saçlarımı kavrayıp oflayarak kafamı kapıya vurdum. Rezil olmuştum! Kahretmesin ki rezil olmuştum! Birkaç dakika bunun yüzünden utançla öyle dururken okul saatim aklıma gelince hızlıca soğuk bir suyla yüzümü yıkamıştım. Acilen kendime gelmem gerekiyordu!
Banyodaki biten işlerimle Elmira'nın odasına geçtim. Tahmin ettiğim gibi Yekta yoktu. Kapıyı kapatarak hızlıca getirdiklerimi giydim. Havanın bugün serin olacağını bildiğimden triko kazak, altına siyah kumaş bir dar şort, içime de beyaz crop giymiştim. Diz üstü siyah çoraplarımı da giydikten sonra ayağıma siyah rugan ayakkabılarımı giydim (Medya).
Güneşliği açarak odanın aydınlanmasını sağlarken camdan dışarı baktım. "Vay canına!"
Bu güzellik... Yemyeşil sanki ormanın içindeymişiz gibi duran bahçe beni hayran bırakmıştı. Kuşların cıvıltısı, bahçede koşuşturan iki köpekle daha da içim hoş olmuştu. Çok güzel bir evdi burası ya. Bayılmıştım.
Kapı tıklanarak aralandığında açık ağzımı hızla kapatıp kendimi toparlayarak kapıya döndüm. Çalışan kadını gördüğümde gülümsedim. "Günaydın efendim. Kahvaltı hazır. Yekta Bey sizi bekliyorlar." Başımla çalışanı onayladığımda kadın odadan çıkmıştı.
Kısa bir an tekrar bahçeye göz atıp gardropun önündeki aynaya geçerek hızlıca kapatıcı ve fondöten sürerek çillerim kapattım. Ardından orta kalınlıkta bir eyeliner ve göz pınarlarıma da aydınlatıcı sürdüm. Allık ile yanaklarımı hafif kırmızılaştırdıktan sonra dudaklarımı kalem ile çerçeveleyip kahverengi rujumu dudaklarıma yedirdim. Saçlarımı taradıktan sonra hızlıca eşyalarımı topladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAUDADE
Chick-LitKaybolan şeyler neyi ifade eder bir insanda? İnsanoğlu kaybolan eşyasının yerine yenisini, kaybolan geçmişin yerine geleceği buldu da kaybolan bir annenin yerine niye bir şey bulamadı? O boşluk neden hiç dolmadı? Neden hep eksikliği hissedildi? Sau...