2

9 1 2
                                    

10. sınıfa geçmek sandığım kadar iyi değildi. Artık sürekli bakan gözleri görüyordum ya da erkek geyiğine şahit olan kulaklarımı tıkamak istiyordum. Bir arkadaşım bana haber vermeden bir arkadaşı ile buluşma ayarladığı zaman gafil avlanmış hissettim kendimi. Ayrıca itiraf etmeliyim o günden sonra hiç şansım yaver gitmedi pek çok konuda rezalet anılar edindim.

Bunları geçeceğim. Ve kayda değer bir şey olmayan lisenin 3 yılını atlayıp üniversiteye başlayacağım.

Üniversitede 5 yıllık ve ismi de kendisi de önemsiz bir bölüm okudum. En azından canım ülkemde ataması yok ve özelde de pek istenmiyor.

Üniversiteye ilk başladığım yıl ingilizce hazırlık okudum, çok sıkıcıydı.

Bu süreçte bir tiyatro ekibine katıldım ve daha ilk dönem sonunda hayatı tanıttılar bana.

Kaldığım yurt odası 4 kişilikti, ayrıca özel bir yurtta kalıyordum. Odadaki bir arkadaşım da benim gibi tiyatroya ilgi duyuyordu ve ekibe birlikte katıldık. Oyunu direk bir turnede oynamak üzere çalıştık. Ben turnede teknik ekipten bir arkadaşla ilk kez konuştum, sahne bitimi tebrik etmek konuşmak sayılırsa.

Turne dönüşü birlikte oturduk. Aslında bu tesadüfün sebebi oda arkadaşım olan Özlem'i arabanın tutmasıydı. O öne geçti X kişisi de benim yanıma geldi.

Ben o dönemler deli gibi şiir ve hikaye yazıyordum. Sohbet konumuz şiir oldu ve saatlerce konuştuk, kendi yazdığı bazı şiirleri gösterdi bana, okudum.

Kafasında oluşturduğu ama kağıda dökemediğini söylediği bir formattan bahsetti. Yardımcı olmaya çalışırım dedim. Yolculuk bitip yurda döndükten sonra ısmarlama şiirin sırtımda yük olduğunu sürekli hissettim.

Sık sık elime kağıt, kalem alıp yazmaya başladım. Oldu mu? Oldu denilebilir. Şiiri yazıp bitirdim. En azından teknik açıdan istediği şeyleri sağlıyordu. Aradım ve buluşmak için sözleştik. Üst ranzamdaki oda arkadaşım Mercan, nişanlısıyla konuşmuş telefonu kapatıp gözümün içine bakmaya başlamıştı. Davet etmek zorunda hissettim kendimi.

-Mercan, eğer işin yoksa sende gel istersen.

-Olur gelirim.

İçimden sövecektim az kalsın. İnsan niye tanımadığı bir insanla yapılacak bir görüşmeye böyle atlar ki? Derken cevap aklıma geldi.

Özlem o çocuktan hoşlandığını söylediği için tabiki. Çünkü sevgilisi olan bir dişinin başka kime baktığını merak etmişti nişanlı olan dişi.Sinirim bozuluyor bu konuda hâlâ.

O buluşma tam bir cehennemdi. Yazdığım şiiri verdim, okumadı. Yanımdaki nişanlı Mercan' dan kafasını pek nadir çevirdi. Tokalaşırken onun elini bırakmadı. Şiiri yazdığım kağıdı cebine tıkıştırdı, buluşma gerekçemiz olan şiir o ortamda benden sonra en alakasız şey olmuştu. Sözde 3 kişiydik ama ben tek başımaydım, onlar başbaşa.

O masadan ayrılıp kafeden çıkarken kızın elini bir tuttu, bıraktırabilene aşk olsun. Bir daha aramayacağıma emindim. Yurda yürümeye başladık, Mercan'ın bana kurduğu ilk cümle şu oldu.

- Melsa, X kişisi benden hoşlandı.

Şaşırmam gerektiğini düşündüm. Çünkü ne diyebileceğimi bilemedim.

-Gerçekten mi?

Gülmesi çok sinirimi bozdu ama ben saf ve samimi çocuk olmayı seçtim. O zamanki aklıma...

-Nasıl anladın?

-Tokalaşırken elimi bırakmadı. Ayrıca sürekli gözümün içine baktı ve masadan kalkmayalım diye her gitmekten bahsettiğimizde bir masa oyunu bulup getirdi. Öğren, lazım olur. Hoşlanmayan erkek bunlarla uğraşmaz.

SEVGİ-LİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin