6.BÖLÜM; KELİMELERİN SESİ

77 44 45
                                    

Gerçek hayat hikayelerinden uyarlanmıştır!

Oy ve yorum yapmayı unutmayın efendim.

Bölüm şarkıları;
Anlat baba
Çok yazık
Najwa Faraok

(Anlat baba şarkısını Eflâl Karaca'nın konuştuğu zaman, açmanızı tavsiye ederim)

"Ağlarsın sesin çıkmaz, bağırırsın sesin çıkmaz, hıçkırırsın sesin çıkmaz, çığlık atarsın sesin çıkmaz, avazin çıktığı kadar ağlarsın yine ve yine sesin çıkmaz…”

~Meyra Solmaz


Geceler sessiz midir? Hayır geceler hep çığlık çığlığadır lakin kimse duymaz. Kimse kimsenin ne yaşadığını anlamaz ya da anlamak istemez.

Yüzünüze gülüp arkanızdan kaç insan ağladı? Bunu hiç düşündünüz mü? İnsanlar; acı çekmek için doğarlar, yüzümüze gülen, sevecen insanlar bile geceler onlar için haram olmuş olabilir.

Güven; bir insana bağlılık ve teslimiyet duygusudur. Peki bu duyguyu tattın mı hiç? Yada tattırdın mı? Hiç birine içten bir şekilde kendini emenet ettin mi? Emenet edip de kaybettin mi?

Sevgi; bir insanın başka bir insana olan saf ve temiz duygusudur. Sen hiç sevdin mi? Ya da hiç sevildin mi? Sevilmemiş olabilirsin, ama içindeki sevgiyi, karşındaki insana, doğru bir şekilde aktar ki içindeki sevgi kirlenmesin, kirletilmesin.

Değer vermek; bir insana güç kuvvet destek olmaktır. Sana değer verildi mi? Ya da değer verdin mi?

Aşık olmak; bir insana olan tüm duygulardır: sevgi, saygı,kıskançlık… Aşık olunca aşık mı olunursun? Karşındaki sana aşık mı olur? Sana hiç içten bir şekilde aşık olundu mu? Ya da hiç içten bir şekilde karşı cinse aşık oldun mu?

Aşk öyle bir duygudur ki, çevrendeki en iyi insanları kaybetmene bile vesile olabilir. Aşk, tek taraflı olmamalıdır.

Arkadaşlık duygusu sadece iki tarafın görüşmesi midir? Hayır, bazen o arkadaş sana aile bile olabilir…

Karşımdaki manzara içimin acımasına sebep oluyordu. Eslem’e ne olmuştu böyle?

Hemen yerimde durmayı kesip Eslem’in ayakkabılarını çıkartmak için eğileceğim sırada, geri çekildi ve bana, sarhoş bir şekilde, “sakın karşımda eğilme, asıl benim senin karşında eğilmem lazım” diyip ayaklarıma doğru eğildi.

Geri çekilip kollarından tutup, eğilmesini engelledim. Hafifden gözleri açılsın diye yüzünü tokatlamaya başladım “kendine gel, ne saçmalıyorsun sen Eslem” derin bir nefes alıp; yere oturarak, ayakkabılarını çıkartmaya çalışan Eslem’i umursamadan ayakkabılarini bir çırpıda çıkarttım. Bana üzgün ve dolu gözlerle bakan Eslem’i yerde kaldırıp, minicik ve kısacık olan kırmızı yırtılmış elibisesini düzelttim ve kapıyı kapatıp içeri girdik.

Elbisesindeki yırtmaç neden bu kadar derindi? Elbise yeterince kısaydı zaten ve ben ilk defa bu elbiseyi giydiğini görüyordum. Böyle elbiseleri Eslem giymezdi ki…

Eslem’in odasını gidip onu yatağa oturtum ve dolabın yanına gidip rahat, kısa olan siyah pijama takımını çıkarttım. Yatakta oturan Eslem’in kolundaki morluklar ne demekti?

KARANLIK GECELERIN IZI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin