7. BÖLÜM; VAZGEÇTİM!

32 16 38
                                    

Gerçek hayat hikayelerinden uyarlanmıştır!

Oy ve yorum yapmayı unutmayın, efendim.

Bölüm şarkıları;

Bak bana
Simsiyah
İmdat (siyam)

"Çocukken bana sevgi vermeyenler, onlara muhtaç olduğum zamanlar bana destek olmayanlar, zamanında yanımda olmayanlar; şimdi de yanımda olmalarına gerek yok!”

~Kumsal Acar

Algın Çakmak’ın Güncesinden

Bağırıyorduk, çığlık atıyorduk, avazımız çıktığı ağlıyorduk, taciz ediliyorduk, ölüyorduk lakin hiçbirinde sesimizi duyuramıyorduk.

Suskunluk, çaresizlik midir?
Suskunluk, utanmak midir?
Suskunluk, korkmak midir?
Her susan haksız mıdır?

Acı; hayatımızın, doğumundan ölümüne kadar belki her gün, belki her saat ve belki her saniye duyduğumuz, bir duygudur.

Hayatımız boyunca birçok şey için ağlamışızdır. Olmasını istediğimiz ne oldu ya da ne olmadı?

Acımıza rağmen, çığlıklarımıza rağmen, hayatımıza ve en önemlisi de bize rağmen umut ettik…

“Umut nefes aldığın sürece vardır” derler lakin bu düşünce, bu söz sadece; hayatından zevk alıp, amacı olanlar için vardır.

Biz çığlık atarken, dünya fısıltılar duyardı…

Umudumuz vardır; herşeye, herkese rağmen, amacınız, belki de hayattan zevkiniz olmamasına rağmen. Neden mi? Çünkü yaşayamadıklarımız var…

Belki bir elma şekeri, belki acılar içinde olan çocukluğumuzun yeniden gelmesini; yeniden çocuk olmak istiyoruzdur, belki ölümsüz bir aşk, belki elinden tutmasını istediğin bir aile bir baba, ve belki de buz gibi olan evinin sıcacık oluşu… Herşey olabilir…

“Her su verene çiçek mi açacaksın?” dedikleri şeye karşı şunu demiştim
“Her çiçek açanı solduracak mısınız?”

Siz hiç babanızla parka gittiniz mi? Ben gitmedim.
Siz hiç çocukken istediğiniz elbiseyi almadığınız için ağladınız mı? Ben ağlamıştım.
Siz hiç elma şekeri ya da öylesine bir şeker sevdiğiniz birinden aldınız mı? Ben almamıştım…

Acılar, çığlıklar, yaşayamadıklarımız, nefretimiz, sevip de karşılığını alamadığımız şeyler bize umut olur mu hiç? Bana oldu.

Meyra Solmaz
Üzerini karaladım
Sadece Algın

Sabah, güneşin parlak ışıklarıyla, gözlerimi açtım. Yataktan kalkıp, odayı topladım ve üzerime öylesine bir pantolon ile gömlek giyip odadan çıktım. Eslem’in odasının karşısına geçip kapıyı çaldım içerden “gir” komutu gelince, kapıyı açıp girdim.

“Günaydın çiçeğim, nasılsın?” yanağına sulu bir öpücük kondurup yatağın ucuna oturdum. “Iyiyim canım, sen nasılsın ve sanada, günaydın?” yüzü solgundu, o olaydan sonra hiç konuşup dertleşmemiştik “seni gördüm, daha iyi oldum” diyerek yanımdaki boşluğa iki defa elim ile vurdum. Ne demek istediğimi anlamış olacak ki, yanıma bir çocuk misali geldi ve oturdu. Elini tutup, derin bir nefes aldım ve kafasını elim ile tutup kaldırdım “Eslem” sesim kısık çıkıyordu, tekrardan “Eslem” dedim bu sefer gözleri gözlerimi bulunca dolmuş mavi gözleri ile koyu kahve gözlerimiz buluştu.

KARANLIK GECELERIN IZI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin