hector fort - 2.

914 33 65
                                    

"Pablo, aslında hiç gerek yok böyle bir şeye."

"Hadi ama Lydia, eğleniriz."

"Off, bilmiyorum Pablo."

"Biliyorsun, Lydia. Rica ediyorum, ve sen de geliyorsun. Tamam mı?"

Derin bir nefes aldım.

"Tamam, gelmeye çalışırım."

"Gelmezsen konuşmam seninle bir daha."

Güldüm.

"Çocuk muyuz, Pablo?"

"Çocuk olmamıza gerek yok. Geldin, geldin. Gelmedin, unut Pablo'yu."

"Pablo!"

"Hadi görüşürüz, güzellik!"

Telefonun kapanma sesi geldiğinde ofladım.

"Gitsene, Lydia. Belki Hector'da orada olur."

Nina'ya baktım.

"Hector'u ne yapacağım, Nina?"

"Na yapacağım mı? Dalga mı geçiyorsun kızım? Belki fırsat olur, söylersin ha?"

"Söylerim mi? Çocuk beni sevmiyor, farkında mısın? Söyleyeyim de, otursun dalga geçsin."

"Of saçmalama ya, Hector öyle biri mi sence?"

"Bilmem."

"O kadar zaman geçirdiniz, tanımıyor musun?"

"Gerçek bir zaman değildi."

-

Mekanın önüne geldiğimde, saçlarımı düzelttim. Derin bir nefes alıp içeri girdim.

Masalara tek tek göz gezdirdim. Sonunda gözlerim, üç Barça erkeğini buldu. Pablo, Hector ve Joao. Yanlarında hiç kız yoktu.

Pablo beni görünce elini kaldırıp işaret etti. Başımı yana yatırıp ters bakış attım. Anlamış olacak ki, gülüp gel dedi.

Yavaş adımlarla yanlarına gittim.

"Gerçekten mi? Tek kız ben miyim?"

"Şu anlık."

"Şu anlık?"

"Gelecek, otur hadi Lydia."

Oflayıp oturdum. Öylece sohbet ediyorduk. Hector'un gözlerinin sürekli ben de olduğunu hissediyordum. Her ona baktığımda da, kafasını başka yere çeviriyordu.

"Aranızda tek kız kalmak sıkıcı, biliyor musun?"

"Yemiyoruz seni. Ayrıca ikisinide tanıyorsun. Hector, Joao."

İsimlerini söylerken, eliyle onları gösterdiğinde alaycı bir tavırla ona bakıp güldüm.

"Sen paylaço olsana, Pablo. Çünkü komik olduğunu sanıyorsun ama değilsin."

Pablo güldü. Kolunu omzuma attı.

"Şaka yapıyorum, yavrum."

Hector düz yüz ifadesiyle Pablo'ya bakıyordu. Ben de ona.

Beş dakika sonra masaya bir kız yaklaşmaya başladı.

"Pablo, o kim?"

"Evet, geldi."

"Kim?"

Kız masaya geldi. Hector ayağa kalktı ve kız Joao'nun yanına geçti.

"Sana gelecek dediğim kız işte, Joao'nun sevgilisi."

Şok olmuş bir ifadeyle Joao'ya baktım.

"Senin sevgilin mi var?"

"Artık var."

Göz kırptığında güldüm. Kız elini uzattı.

"Olivia, ben."

Uzattığını elini sıktım.

"Lydia, ben de."

Bir süre öyle sohbet ettik. Sonra Pablo eğlenmek için kalktı. Hector birden kalktı ve nereye gittiğini bilmiyorum.

Ondan hemen sonra ben kalktım. Çünkü Joao ve sevgilisi yalnız kalsın istedim.

Barmenlerin olduğu yere gittim. Masanın önüne oturdum.

"Beyaz şarap."

Bardağı çıkartıp içkiyi koydu. Etrafa bakarken gözüme, karşıda kızın tekiyle konuşan Hector'u gördüm.

Cidden mi Hector?

Doğrudan karşıda konuşan Hector ve kıza bakıyordum.

Neden bu kadar kıskanıyordum ki? Hector benim neyimdi?

Hiçbir şeyimdi.

Sinirle gözlerimi kapatıp önüme döndüm. Derin bir nefes alıp kalan bardağın tümünü diktim.

"Ne o?"

Kafamı çevirdiğimde, Hector'la göz göze gelmeyi beklemiyordum.

"Ne, ne?"

"Ben de sana soruyorum ya."

"Neden bahsediyorsun Hector, anlamıyorum."

Kafasını öne eğip güldü.

"Neyi inat ediyorsun, ya da saklıyorsun, ben de onu anlamıyorum."

"Hector ne diyorsun?"

Hızla ayağa kalkıp bileğimi kavradı.

"Ne yapıyorsun?"

Bir şey demeden yürümeye başladığında, beni de peşinden sürüklüyordu.

Sonunda müziğin biraz daha azaldığı, arkada bir yer olduğunu fark ettiğim yere geldik. Rastgele bir odaya girip kapıyı kapattı.

"Söylesene."

"Ne?"

"Söyle, Lydia. Beni sevdiğini söyle. Ayrıldığından beri, keşke ayrılmasaydım dediğini söyle."

Kaşlarımı çatıp ona baktım.

"Hecto-"

Hızla beni kapıyla arasına aldığında, kalbim çıkacak gibi atıyordu. Dibimdeydi. Nefesi yüzüme çarpıyordu. Dikkatlice yüzüme bakarken konuştu.

"Sakın inkar etme, Lydia. Çok belli ediyorsun."

Geri adım atmayacaktım. Madem oraya çıktı, sonuna kadar devam.

"Yani, ne bu şov? Hoşlanmadığın birisinden itiraf almak hoşuna mı gidecek?"

"Her şeyi fazla inkar ediyorsun, Lydia. Senden hoşlanmadığımı nerden biliyorsun?"

"Bilmiyorum, öyle tahmin ediyo-"

Bu sefer sözümü kesen şey yakınlaşması değil, dudaklarıydı.

Üstüme eğilmiş, beni öpüyordu. Fazla durmadan karşılık verdim. Bir süre sonra ayrıldığında, ikimizde nefes nefeseydik.

"Seni seviyorum, Lydia. Senin benden ayrıldığın günün, bir ay öncesinden beri."

-

DAHA COK ASIK OLDUM BU ADAMA😭😭

with footballers | one shotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin