arda güler.

511 29 12
                                    

"Ada! Aşağı gel, hadi. Maç başlıyor."

Duyduğum Hazal'ın sesiyle, kendimi toparlamaya çalıştım. Aptal gibi hissediyordum. Maç başlayınca çağır demiştim, ama gidip izlemek istemiyordum. Ayriyeten, çok izlemek istiyordum.

Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım ve yavaş adımlarla odamdan çıkıp salona gittim.

Hazal solda olan koltukta oturmuş maçı izliyordu. Tekli koltukta da, hesapta akşam maça gideceğim için Hazal evde tek kalmasın diye çağırdığımız Sıla oturuyordu. O da maça bakınıyordu.

Yavaş adımlarla içeri girip büyük televizyonun karşısında ki koltuğa oturdum.

Maçı izlemeye başladım. Daha doğrusu, Arda'yı.

Ettiğimiz kavgadan sonra, maça gitmemiştim. Gitmekte istememiştim. Kafasını bulandırmak istemiyordum. Beni gördükçe sinirlenebilirdi çünkü.

On beş dakika sonra, Arda'nın oynayamadığını fark ettim. Berbat oynuyordu. İyi olmadığı her hâlinden belli oluyordu.

Durup durup pozisyon kaçırıyordu. Kendi kendine sövüyordu. Topu ayağında tutamıyordu. Basit çalımlarda bile, karşı tarafa yenik düşüyordu.

Arda bu değildi. Böyle olmamalıydı.

İkinci yarıya kadar, elimi çeneme bastırarak izledim. Ağlamamak için, olası bir ağlamaya karşı kendimi tutmaya çalışıyordum.

Altmış ikinci dakika da, net gol pozisyonunu kaçırınca kendine bağırışını, gözlerinin doluşunu gördüm.

Hepsinin benim yüzümden olduğunu biliyordum. Hepsi benim suçumdu. Kavgamız yüzünden bu haldeydi.

Hızla ayağa kalktım ve odama koştum. Arkamdan sadece, "Ada!" sesini duymuştum.

Odama gittim ve camın önünde ki büyük duvara oturdum. Kendi köşemde ağlıyordum.

Burası notlarımı yazdığım, çizimlerimi yaptığım yerdi. Ara sıra ağladığımda da burada oturuyordum. Şimdi de öyle bir andı.

Dizlerimi kendime çekip ağlamaya başladım.

Çocuğu ne hâle getirdiğimi düşündüm kendi kendime. Benim yüzümden maç sonu hayatında duymadığı linçleri duyacağını düşündüm.

Saçma sapan bir kavgadan, böyle olduğunu düşündüm. Daha çok ağladım. Yapmam gerekeni bilmiyordum. Elim kolum birbirine dolanmıştı.

Nasıl yapmıştım bunu.. Nasıl korktuğumu başımıza getirmiştim. Daha doğrusu korktuğumuzu.

Ailesinin pek istediği bir şey değildi, ilişkimiz.

Konu ben değildim, Arda'nın bir ilişki yapmasıydı. Bahsettikleri, istememe sebepleri de buydu.

Bir kavgayla, kocaman bir maç gidebilirdi.

Olmuştu da. Korktuğum, bu zamana kadar her an dikkat ettiğim, ikimizden de sakındığım olay olmuştu.

Sonrasını düşünemiyordum.

Artık ayrılır mıydık, ailesi ağzıma mı sıçardı, beni bir daha görmek istemez miydi, her şey asıl şimdi mahvolur muydu, bilmiyorum ama.. Ben mahvolmuştum.

Saatler boyunca ağlamıştım. Geleni cevap vermeden gönderiyordum. Hazal defalarca gelip seslenmişti. Her şeyin düzeleceğini, ilişkide böyle şeyler olabileceğini, kendimi yıpratmamamı.

Açık camın önünde bağdaş kurmuştum. Elimde ki ıslak peçeteyle oynarken, ağlamamı sürdürüyordum.

Elim kolum bağlı oturuyordum. Canım olması gerekenden çok daha fazla yanıyordu.

with footballers | one shotHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin