Saate baktım ve ofladım. Geç kalmıştı. İşinin uzayacağını, ama 10 gibi geleceğini söylemişti.
Şimdiyse saat 11 olmuştu. Kumandayı alıp, televizyonu kapattım.
Ayağa kalktım ve merdivenlere doğru yürümeye başladım. Tam yaklaştığım sırada, kapı açıldı.
Umursamadan yürümeye devam ettim.
"Lavin?"
"Hoşgeldin,"
Başka bir şey demeden yukarı çıktım. Odaya girdim ve kapıyı kapattım.
Kısa süre sonra kapı açıldı. Edin kaşları çatık bir şekilde içeri girdi. Yavaş adımlarla yanıma gelip oturdu.
"Bebeğim.. Sorun ne?"
"Sorun yok."
"Yorucu bir antrenmandan geldim ve karşılaman sadece hoşgeldin'den ibaretti. Sence sorun yok mu?"
"Evet, yok."
"Lavin, ne olduğunu söyle bana."
"Bir şey yok, Edin."
Edin derin bir nefes aldı ve kafa sallayıp ayağa kalktı.
"Buna inanmadığımı biliyorsun."
"Umrumda değil."
"Ne?"
Bir şey demedim.
"Tanrım! Lavin, neler oluyor?"
"Bir şey olmuyor, Edin!"
Başka bir şey demeden odadan çıktım ve aşağı indim. Koltuğa oturup başımı ellerimin arasına aldım.
Kaç gündür, hatta kaç haftadır böyle oluyordu. İşinin uzayacağını söylüyordu, ama abartarak uzatıyordu.
10'da geleceğim diyorsa, 11 - 12'den önce gelmiyordu. Gelir gelmez de uyuyordu. Arada sadece biraz sohbet ediyorduk.
Bundan gerçekten sıkılmıştım. Çünkü burda tamamen yalnızdım. Beş yıllık ilişkimiz üzerine, peşinden Türkiye'ye gelmiştim.
Çünkü hem onu yalnız bırakmak istememiştim, hem de onsuz kalmak istememiştim.
Fenerbahçe'ye transfer olduğundan beri, eskisinden daha çok çalışıyordu. Onu anlıyordum, şampiyonluğu istiyordu. Ama bu kadarı da fazlaydı.
Burda Andjela dışında kimseyle tanışmıyordum. Onunla da pek görüşmüyorduk.
Yani demem o ki, tamamen yalnızdım. Edin'de beni yalnız bırakıyordu.
Bir süre sonra adım sesleri gelmeye başladı. Hiçbir şey yapamadım, sadece bekledim. Ne yapacağını.
Kısa süre sonra, yanıma oturdu yavaşça. Elimi elimin üzerine koydu hafifçe.
"Bana bak."
Derin bir nefes aldım ve ellerimi başımdan çektim. Saçlarımı arkaya doğru atıp, kafamı çevirdim ve ona baktım.
"Sorunun ne olduğunu, bana söyler misin?"
"Sorun sensin, Edin."
"Ne?"
"Boş versene. Hadi git uyu, geç oldu. Yarın sabah erken gideceksin."
"Lavin, böyle yapma."
"Bir şey yapmıyorum."
"Bana açıkça söyle, lütfen."
"Bıktım, Edin. Anlıyor musun?"
"Neyden bıktın?"
"Burda yalnız başıma olmaktan. Her gün sabah erkenden çıkıp gidiyorsun. Akşam geleceksin diye bekliyorum, ama arayıp geç geleceğini söylüyorsun. Onu da geçiyorum. 10'da geleceğini söylediysen, o 11 - 12 olmadan asla gelmiyorsun. Burda tamamen yalnızım. Kimse yok. Ne arkadaşım var, ne bir tanıdığım. Senin peşinden buraya kadar geldim, sırf senin için. Sen varsın diye. Ama artık sen bile yoksun!"
"Lavin.."
"Hiç öyle Lavin falan deme, Edin. Yoruldum, ve aynı zamanda da sıkıldım. Böyle devam ederse, giderim tekrardan Bosna'ya."
Edin kaşlarını çattı. Kafasını iki yana salladı.
"Hayır, hayır.."
Yanıma yaklaştı, bir elini yanağına koyup beni kendisine çevirdi.
"Böyle söyleme."
"Çok çalıştığını, ya da hedeflerinin olduğunu biliyorum ama beni es geçmesen? Hedefin için, beni harcamamalısın."
"Özür dilerim, bebeğim.. Böyle olduğunu farkında değildim."
"Evet, öyleydin."
"Sana söz veriyorum, bunu düzelteceğim. Tamam mı? Bak, yakında şampiyonluk maçımız var. O bir geçsin, sadece seninle olacağım. Sadece sana odaklanacağım. Senin için her şeyi yapacağım. Sadece birkaç günlüğüne beni idare et, olur mu? Yemin ederim, seni çok seviyorum. Hem de her şeyden çok seviyorum."
Derin bir nefes aldım ve gözlerina baktım. O gözlere bir kere bakıp, aşık olmamak mümkün müydü? Hayır.
Hafifçe kaşlarını kaldırdı ve sorar anlamında başını eğdi.
Titrek bir nefes bıraktım. Yanağımı okşadı.
"Sana olan sevgimden, aşkımdan asla şüphen olmasın."
Yaklaşıp dudaklarını sıkıca benimkileri bastırdığında, ona olan kızgınlığımın uzun sürmeyeceğini anladım.
Zaten böylesine mükemmel bir insana ne kadar kızgın kalınabilirdi ki?
Öpüşü derinleştiğinde, tek bir hamleyle beni kalçalarımdan tutup kucağına oturttu.
Anlaşılan, kızgınlığım kısa sürmeyecekti. Direkt yok olacaktı.
-
Eylul askim ozur dilerim anca bu kadar😔🫶🏻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
with footballers | one shot
FanficHepsine ayrı ayrı hikaye yazmamak için, toplu imagine🤓🤍