Kanla kaplanan göz yaşları

48 19 67
                                    

° Yeni bir hesapta, aynı heyecanla, en baştan başlamanın verdiği hüzünle fakat yine sizlerle olmanın verdiği mutlulukla yine yeniden selamlar! Daha önce paylaştığım duyurudan da bildiğiniz üzere hesabımı kaybetmiştim, kendime biraz zaman vermeyi denedim fakat bölümü geçirmişken atmadan da yapamadım. Kötü bir dönemden geçiyorum, geçiyorsun, geçiyoruz. Fakat bil ki biz yine burada, aynı kelimelerin, aynı hislerin altında buluşacağız.

° Her bölüme bir şarkı adamaya karar verdim bu bölümümüzün şarkısı ise 'Candan Erçetin-Annem'

&&

Ölüm ne garip şeydi değil mi? Daha dün gülüp eğlendiğiniz insan bir anda yok olup gidiyordu dünyadan, ve siz yapayalnız kalıyordunuz.

Peki ya ölen annenizse? Evet, bu çok can yakardı. Fakat bundan daha can yakıcı bir şey varsa, bu da onu öldüren kişinin babanız olmasıydı. Atlas'ın annesini de babası öldürmüştü soğuk ve karlı bir Mart gecesinde.

Silah sesleri büyük evde yankılanıncaya dek Atlas yatağında mışıl mışıl uyuyordu halbuki, daha iki saat önce annesi ona ballı sütünü içirmiş ve masalını okumuştu öleceğinden habersiz. Silahın ateş edilmesiyle birlikte minik Atlas'ın yatağında oturur pozisyona gelmesi bir olmuştu, art arda iki el daha ateş edilince Atlas merakla ayaklarını yatağından aşağı sarkıttı ve terliklerini dahi giymeden merdivenlerden indi, zemin soğuktu. 'Annem görürse kızar.' diye düşündü Atlas annesinin yerde kanlar içinde yattığını bilmeden.

Büyük salona küçük ve korkak adımlarla geldiğinde minik kaşları yavaşça çatılmıştı. Babası neden elinde bir silahla yere çökmüş ağlıyordu? Anlam veremedi, gözleri annesine kaydığındaysa yerlerin kırmızıya boyandığını fark etti, 'Annem neden yerde yatıyor?' diye sordu kendi kendine. Birkaç minik adım daha attığındaysa bu kırmızı boyaların annesinin göğsünden aktığını anladı Atlas. "Baba annemin göğsünden neden kırmızı boya akıyor? Neden yerde yatıyor annem?" diye sordu babasına.

Yavaşça annesinin yanına gitti ve dizlerinin üzerine çöktü, dizleri kırmızı boya olmuştu. 'Annem buna da kızacak.' diye düşündü yine.

Minik ellerini annesinin yanağına doğru uzattı ve okşamaya başladı, cildi çok soğuktu ve yanakları ıslaktı. 'Ağlamış mıydı annesi?'

Gözlerine giren kahküllerini bir kenara itti ve tekrar annesinin yanağına koydu. "Anne yer çok soğuk hadi kalksana, hasta olursun bak sonra babam yine kızar sana." dedi elini tutmuş ve çekiştirmeye başlamışken.

Annesi ne cevap verdi ne de hareket etti. 'Neden cevap vermiyordu?' Atlas son çare olarak babasına döndü. "Baba annem cevap vermiyor, küsmüş mü bana annem? Küsmesin, küsecek bir şey yapmadım ki ben. Hem yerden de kalkmıyor, kaldırsana onu hasta olmuştur belki yine." dedi. Duman Özal, Atlas'ın konuşmasına dayanamıyordu bu kızdan da annesinden de nefret ediyordu, fakat içi böyle nefret doluyken neden ona ihanet eden bir kadını öldürdüğü için ağlıyordu? Bunun nedenini kendisi debilmiyordu.

"Meryem öldü Atlas." dedi az önce eşini vurduğu silahı beline yerleştirirken.

'Ölmüş müydü annesi?' Bu kelimenin anlamını biliyordu Atlas. Ölüm demek bir daha annesini göremeyeceği anlamına geliyordu, geçen gün izledikleri filmde kadının köpeği ölüyordu ve kadın onu gömüyordu. Annesini de mi gömeceklerdi? 'İyi de nefes alamaz ki toprağın altında' diye düşündü tüm saflığıyla. Atlas'ın gözleri dolmuştu farkına vardığı gerçekle, bu gerçekle yüzleşmek 4 yaşındaki bir çocuk için çok zordu.

Atlas gözyaşları içerisinde annesine sarılırken, Duman Özal nefretle onlara bakıyordu ne olurdu şu kıza da bir tane sıksa? Eli tekrardan silahına gitmişti ki sokakta polis sirenleri duyuldu. Polisler kapıyı dahi çalmadan bir el ateş edip kapıyı kırmış ve içeriye girip Duman Özal'a kelepçe takmışlardı.

Silah seslerini duyan komşular bu evden geldiğini anlayıp polisi aramış adamın sürekli eşini dövdüğünü söylemişti. Bu cinayetin şüphelisi Duman Özal'dan başkası olamazdı.

Polisler onu arabaya götürürken haberciler kapıda durmuş sorular soruyor, fotoğraflar çekiyordu. "Duman bey eşinizi neden öldürdünüz?", "Duman bey eşinize şiddet uyguladığınız doğru mu?", "Duman bey eşinizi öldürdünüz kızınız Atlas Özal'a ne olacak?" Gibi sorular havada uçuşurken Duman Özal polis arabasına götürülmüştü.

Bu sırada sağlık ekipleri minik Atlas'ı annesinden ayırmaya çalışıyorlardı, Atlas annesinin elini tutmuş ağlamaya devam ediyordu. Gözlerinden sicimle akan yaşlar yerdeki kan birikintisine düşüyor ve bir canlının verdiği son nefes gibi kayboluyordu.

Gözyaşları kanla kaplanmış, annesinin zemine akmaya devam eden kanı büyük bir nefret işlemişti o gece kalbine.

O gece atılan ve kalbe isabet eden üç kurşun geleceğe atılmış lanetli ilmeklerdi, ve Duman Özal, o üç kurşunla yıllar sonra gerçekleşecek olan kendi sonunu yazmıştı.

&&

° Önceden okumuş olanlar 6. Bölümden sonra devam edebilirlerrr son olarakta bölümleri nasıl atacağım ve sene 1980 hakkında duyuru atacağım haberiniz olacaktır, bir sonraki bölüme kadar iyi kalın ve daima gülümseyin:)

Bölüm hakkında yorumlarınızı da alalım =>

DİLHUN; Geçmişin AlametiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin