İlk Karşılaşma

7 4 0
                                    

° Selamlar! Yine verdiğim sözü tutamadığımın maalesef farkındayım fakat sınav haftama girdim ve fazla müsait olamıyorum. Vakit bulduğum her an bölümleri düzenlemeye ve yeni bölüm yazmaya çalışıyorum ama karışık bölümlere girdiğimiz için 1-2 saatlik bir boşluk tahmin edersiniz ki pek yetmiyor. Yine affınıza sığınarak bölümlerin 1-2 hafta daha gecikmeye uğrayacağını bilmenizi isterim. Şimdiden anlayışınız için minnettarım.

°Bu bölümümüzün şarkısı 
'Sena Şener- Bak bana'

°Keyifli okumalar dilerim, yıldızımıza basmayı ve bölüm hakkında ki fikirlerinizi yorumlarda belirtmeyi unutmayınn!!! 

&&

Annemi öldürmüş olan babam, intikam ateşiyle yandığım, en büyük nefretim ve tüm hayatımı mahveden o adam, Duman Özal restorana giriş yaptı.

Zamanın akışı durdu, gülüşler soldu ve konuşan herkesin sesi silindi kulaklarımdan, etraf zihnimle birlikte bulanıklaştı. Gördüğüm tek şey takım elbiseli adamlarla birlikte bir masaya oturmuş ciddi bir şekilde sohbet eden Duman Özal'dı.

Hiç yaşlanmamış gibi duruyordu, sanki yıllar ondan hiçbir şey götürmemiş gibiydi. 30'lu yaşlarının sonunda olmalıydı fakat saçları oldukça gür ve siyahtı, olmayan sakalları yeni tıraş olduğunu gösteriyordu, hapiste kas yapmış olmalı ki oldukça heybetli ve büyük duruyordu takım elbisenin içinde.

Nefesim kesiliyordu onu incelerken, kalbim atmayı bırakmış gibiydi, kanım donmuştu, ellerim buz kesmişti, içerisi sıcaktı fakat ben zangır zangır titriyordum. Olcay abi bu hallerimi fark etmişti ve bir şeyler söylüyordu fakat kulaklarım öylesine uğulduyordu ki anlamıyordum ne söylediğini. Kendimi toparlamaya çalışarak ellerimi yumruk yaptım ve sıktım, derin nefesler almaya çalışırken Olcay abi korkmuş kalkıp yanımdaki sandalyeye oturmuştu, üşüyor fakat terliyordum.

Olcay abi terden alnıma yapışmış perçemlerimi kulağımın arkasına sıkıştırdı ve başımı tutarak ona dönmemi sağladı. "Ne oldu bir tanem? Hadi derin nefes al, bak ben buradayım, geçti, her şey geçti." dedi sakinleştirmeye çalışarak. Kafamı onaylar nitelikte salladım ve endişeli gözlerine baktım, gerçekten korkmuştu. "S-saat 3 yönündeki masaya bak." dedim ve başımı oraya çevirdim.

Kaşlarını çattı ve oraya baktı, birkaç saniye oraya kilitlendi, bana yıllar gibi gelen saniyelerin ardından başını bana çevirdiğinde öfkeli gözleriyle karşılaştım. Aniden ayağa kalktı tuttuğu elimle birlikte, şaşkınlıkla ona bakarken, "Hiç bakma öyle seni onunla aynı ortamda tutacak değilim." dedi sinirle. "Yemekler?" dedim sorar gibi.

Ne yapayım çok açım, şu an umurumda değil kimin olduğu. Yesek gitsek olmuyor mu?

"Başka restoran mı yok güzelim?" dedi çıkışa doğru yürürken. "E çantam kaldı başka çanta yok mu diyemezsin ki." dedim çantama bakarken sinirli gözlerini bana çevirdi, hızlıca çantamı alıp tekrardan elimi tuttu ve restorandan çıktık.

Yüzüme çarpan soğukla birlikte Olcay abinin elini bıraktım ve derin bir nefes aldım, titremelerim geçmişti, kalbim normal bir şekilde atıyordu ve nefes alabiliyordum, Ankara ayazının yüzüme vuruşu fazlasıyla iyi gelmişti.

Gözlerimi açtığım sırada Olcay abi arkasından gitmediğimi anlamış olacak ki geri dönüp belimden ittirmeye başlamıştı. "Nasıl bu kadar rahat davranıyorsun aklım almıyor Atlas, burun burunaydık adamla!" dedi sinirle karışık endişeyle.

"Rahat davranmıyorum ki, babamı görmek hele ki yıllar sonra görmek kötü hissettirdi sadece. Hem tanımaz o beni, küçükken bile yüzüme bakmayan adam büyümüşken mi tanıyacak beni?" dedim hüzünlü hüzünlü.

DİLHUN; Geçmişin AlametiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin