5

1.4K 103 21
                                    


Hiii🙆🏽🌼🫧😻🍀🌟🌈

___

Gözlerim yavaş yavaş kapanır kendimi uykuya bırarkırken bunu yapamamıştım. Duyduğum zil sesiyle ısıttığım sıcak yatağımdan hiç kalkmak istmesemde kalkmış ve ben kapıya ulaşmadan önce tekrar çalan zille kapıya doğru yüksek sesle konuşmuştum.

"Geldimm."

Hızla kapı deliğinden bakmış gelenin kim olduğunu gözetlemiştim.

Tarık.

Tarık mı? Ne işi vardı onun burada ya?

Hızla kapıyı açmış muhtemelen kuş yuvasına dönmüş saçlarımla ona bakıyordum. Bunu yüz ifadesinden çıkarmıştım çünkü biraz şaşkın bakıyordu.

"Uyandırdım sanırım."

Ben de tabi Yo ne münasebet demek yerine doğru söylemiştim.

"Öyle oldu biraz. Gelsene içeri. Kapıda kaldın."

"Kusura bakma öyle pat diye geldim ama erken gelince Dora'yı alayım demiştim.''

"Ah anladım sorun değil. Ama Dora'nın eşyaları her yerde. Sen geç otur ben eşyalarını toplayayım."

"Ben de yardım edeyim. Zaten şu an rahatsız ettim seni."

Rahatsız olamamıştım. Tamam olmuştum ama bu Tarık olduğunu öğrenmeden önceydi. Hızla başımı olumsuz anlamda sallarken konuşmuştum.

"Yoo hayır rahatsız olmadım. Sorun yok. Şey yorgun görünüyorsun. Evine gitseydin keşke yarın alırdın Dora'yı."

"Benimde planım o yöndeydi fakat yolumun üstü olunca gündüz tekrardan git gel yapmak istemedim."

"Anladım sen otur o zaman ben beş dakikaya toplarım. Hatta bi kahvede yapayım iyi gelir. Olur mu?"

"Kahveye hayır diyemem sanırım."

Demişti, onu salona yollamıştım bir şekilde. Dora'nın eşyalarını hızlıca topladıktan sonra ellerimi yıkamış ve mutfağa geçmiştim kahve yapmak için. Kahveyi cezveye koyup birazcık şeker atmış su ilave ederek ocağın üzerine koymuştum.

Nerdeydi benim kahvenin yanına koyduğum çikolatam. Burda değil burda değil. Şu anda dolapları karıştırıyorum fakat bulamamıştım. Kalmadı mı acaba? O zaman küçük brovnilerden koyayım. O olur bak.

Daha fazla oyalanmadan ocağın yanına ilerlemiş köpürmeye başlayan kahvenin köpüklerini fincanlara ayırmaya başlamıştım. Kahve kaynadıktan sonra ocağın altını kapatmış fincanları da tepsiye koyarak salona doğru ilerlemiştim.

Tarık başını arkaya doğru koltuğa yaslamış gözleri kapalı bir şekilde oturuyordu. Uyudu mu ki acaba?

Sessizce korkutmamaya çalışarak ona seslenmiştim.

"Tarık.... Tarık uyudun mu?"

"Hmm?"

"Kalk hadi kahve getirdim."

Bunun üzerine usulca gözlerini açmış ve bana bakmıştı. Off çok yakışıklı Allah'ım.

Hah! Buradan da aldığımız üzere benim metroya binme zamanım gelmiş. Yoksa sevgilisi olan birine aşık olacaktım. Beni tamamıyla kendine çekiyordu ve ben ona bakmaktan kendimi alamıyordum.

Tepsiyi orta sehpaya koymuş ve kendi fincanımı alarak tekli koltuğa oturmuştum. Otomatik olarak bacak bacak üstüne atarken fark ettiğim şeyle gözlerimi büyütmüş ve yok olmayı dilemiştim. Tanrı aşkına kim tavşanlı crop şort takımıyla hoş bulduğu adamın karşısına çıkmak isterdi ki?!

my baby's fathersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin