3

1.6K 120 27
                                    

Hellosss👋🏽🥰💞🙆🏽🌈⭐✨

___

"Kayra merhaba ben Tarık"

Ne? Nasıl yani? Bir dakika şu an çok şaşırmıştım. Ağzık açık bir şekilde kulağımdan çektiğim telefona bakıyordum şu anda.

"Alo, orada mısın?"

Ahizeden duyduğum ses ile şaşkınlığımı kenera bırakarak telefonu hemen kulağıma geri dayamış hızlı hızlı konuşmuştum.

"Ah evet, evet buradayım. Kusura bakmayın şaşırdım sadece. Bir sorun mu vardı Tarık bey?"

"Ya pek sorun denemez hatta biraz saçma olacak ama senden rica etsek Dora'ya birkaç gün kadar bakabilir misin?"

Yani belki bakabilirdim ama neden ben? Daha tanışmış bile sayılmayız. Yine de düşüncelerimi es geçip telefonda cevap bekleyen adama sormuştum.

"Nasıl yani anlamadım?"

"Ah doğru sende haklısın ben ne alaka demişsindir muhakkak şimdi şöyleki Dora aslında çok hırçın bir köpek hatta o kadar hırçın ki Kerem ve benim annemi bile yaklaştırmaz kendine. Ama dün seninle çok iyi anlaşmıştı. Yani biliyorum yine çok saçma ama benim bir eğitimim var şehir dışında Kerem'in ise toplantısı var yine şehir dışında   ve ikimizde yanımızda götüremeyiz ne yazık ki. Bu yüzden aklımdan sana söylemek geçti. Kabul etmem zorunda değilsin tabi. En kötü annemlere bırakırım."

Garip dün ki o minik köpüş çok arkadaş canlısıydı bence. Yine de Minder ile aynı ortamda kalmaları sorun olur muydu acaba? Ayrıca yarın işe gidiyordum.

"Şey yani sizi zor durumda bırakmak istemem ama gündüzleri evde olmayacağım çalıştığım için ve evde bir kedim var. Bu sizin için sorun değilse bakabilirim sanırım."

"Ah gerçekten mi çok teşekkürler inan bana hiç sorun değil."

"Peki ne zaman alabilirim Dora'yı ya da siz mi getirirsiniz?"

"Biz getiririz sana sen konumunu atsan yeter. Müsaitsen biraz sonra bırakabiliriz. Zaten Dora'ya bakacaksın zahmet etme lütfen."

"Peki konum atarım o zaman. Müsaitim ayrıca.  Şey size mi atayım konumu yoksa Kerem Bey'e mi?"

"Hımm Kerem'e at istersen arabayı o kullanacak."

"Peki tamam. Görüşürüz o zaman."

"Görüşürüz."

Dedikten sonra telefonu kapatmıştı. Çok güzel şimdi ne yapıcam. Umarım Minder sorun çıkartmazdı. Olmadı minik kediciğim yukarı Sinan abiciğine giderdi. Telefonum elimdeyken Kerem Bey'e konum atmıştım.

Evet nerde kalmıştık. Yemek yiyordum. Durdurduğum dizim tekrar oynatmıştım. Şimdi yemeğimi bitirebilirdim.

Ah karnım şişti. Çok yedim. Son tavuğu yiyemediğim için uykusundan uyanıp yanıma gelen kedime vermiştim. Küçük parçalar halinde.

"Bunu da ye prensesim. Aferin sana. Şimdi ben buraları toparlayayım."

Hızlıca dağıttığım sehpanın üzerini toparladıktan sonra banyoya gitmiş ve ellerimi yıkamış ve dişimi fırçalamıştım. Ne yani siz her öğünden sonra fırçalamıyor muydunuz? Ağzı çalkalayıp iyice duruladıktan sonra yüzümü de yıkamış ve kurulayarak banyodan çıkmıştım. Salonda koltuğun üzerine yayılarak yatan kedime bakmış ve ona doğru yaklaşmış ve seslenmiştim.

"Minder. Güzel prensesim az sonra arkadaş gelicek onunla iyi anlaş tamam mı?"

Minder öylece yüzüme bakmıştı ne diyo bu salak der gibi ama olsun ardından yüzüme doğru yaklaşıp mırlamış burnumu yalamıştı. Pütürlü dilinin verdiği hisle ben kıkırdarken çalan telefonum yüksek sesinden dolayı irkilmiş ve gerilemişti minik kedim. Pekte minik değildi ama olsun.

my baby's fathersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin