20.05.2001
"Hadi baba, koş!" dedi İclal babasına heyecanla. Pikniğe gidiyorlardı. Ahmet minik kızının bu telaşlı hallerine gülmeden duramadı.
Asu, Yasin, Derin ve Çağlar da geleceklerdi. Onlar önceden varmış, Ahmet ve İclal'i bekliyorlardı.
Asu ve Yasin'in oturduğu çardak görününce İclal neşeyle daha da hızlı koşmaya başladı.
"ASU TEYZE, YASİN AMCA BİZ GELDİK!" diye bağırdı heyecanla.
"Hoşgeldin İclal, sen de Ahmet amca." dedi Derin gülerek. Asu ve Yasin kafalarını çevirdiklerinde minik kızı görünce kocaman gülümsediler.
Minik kızın üstünde mavi minik beyaz çiçeklerin olduğu bir elbise vardı ve simsiyah saçları iki yandan da örülüydü.
"Çok güzel olmuşsun İclal!" dedi Derin heyecanla."Amcasının gülü!" dedi Yasin. Ayağa kalkıp yanlarına gelen İclal'i kucakladı. Minik kız sıkıca kollarını amcasının boynuna dolamıştı bile. Yasin İclal'in yanağına ufak bir buse kondurdu.
"Teyzem!" dedi Asu. Minik kız kafasını çevirdiğinde amcasının yanında olan Asu teyzesini görünce neşeli bir kahkaha attı.
Asu Yasin'in kucağından alıp kucağına aldı. Sımsıkı sarılıp yanağına derin bir öpücük bıraktı.
"Göğcegözü çiçeğim benim." dedi Asu. Sesinde sevgi ve merhamet vardı.
"Göçegözü ne?" diye sordu İclal büyük bir merakla.
"Çiçek babacığım." dedi Ahmet. İclal bunu duyar duymaz kafasını bir sağa bir sola çevirdi.
"Hani, nerede?" dedi heyecanla.
"Amcacığım o çok nadir bulunan bir çiçek. Çok özel. Tıpkı senin gibi o da." dedi Yasin.İclal amcasının dedikleriyle kocaman gülümsedi.
"Baba bak, ne buldum!" dedi Çağlar yanlarına gelip.
"Çok güzel değil mi baba?" dedi Derin.Elinde mavi ama hafif mora kaçan, beş yapraklı, ortası beyaz bir çiçek vardı. Göğcegözü.
Yasin Çağlar'ın elindeki çiçeğe şaşkınca baktı. Nadir ve özel olan bu çiçeği kendi oğlu bulmuştu.
Çiçeği eline alıp Ahmet'e gösterdi. Ahmet hangi çiçek olduğunu anlamaya çalışırken aklıma geldi.
"Göğcegözü." diye mırıldandı Ahmet. Yasin kafasını aşağı yukarı doğru salladı.
Ahmet çiçeği iki parmağının arasına alıp yavaşça Asu'nun kucağında olan kızına doğru ilerledi.
Minik kız, gözlerini kırpıştırıp durdu. Çiçeği avuçlarının içine aldı. "Göçegözü mü bu?" diye sordu İclal.
"Evet öyle babacığım." dedi Ahmet. İclal mutluluktan kahkaha atmaya başladı. Onun gülmesiyle herkes gülmeye başladı.
"Çaçaa!" diye bağırdı İclal Çağlar'a.
"Ne oldu?" dedi Çağlar.
"Nereden buldun sen bunu?"
"Geziyordum gördüm işte."
"Aynı benim gözlerim gibi değil mi?"
"Annemin de gözleri mavi ama al senin olsun."İclal kafasını Asu'ya çevirdi. "İkimizin olsun bu çiçek o zaman. İkimizde maviyiz çünkü." dedi İclal. Asu bir minik kıza, bir de avuçlarının içine aldığı göğcegözü'ne baktı.
"İkimizin olsun teyzem." dedi sadece Asu.
"Ben Çağlar ve Derin ablayla oynayabilir miyim?"
"Oynayabilirsin mavişim."Asu kucağındaki minik kızı indirdi. Derin İclal'in elinden tuttu. "Saklambaç oynayalım mı?" diye sordu Derin. Minik kız tüm oyunlara razıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAVELYA
ChickLitİçinde hiç sönmemiş bir ateşin küllerini taşıyan adam ve kendi sınırlarına mahkum edilmiş bir kadının feryatlarının döküldüğü sayfalar... 🌘