10.

131 14 15
                                    

Selamlarr

Keyifli Okumalar♡

Ayakkabıların çıt çıtlarını bağladım ve gelirken giydiğim sporlarımı bize verilen bölmeye koydum. Ben ağır ağır giydiğim için Berkay ve Işıl çoktan giyip gitmişlerdi, Mert de beni beklemeyi tercih etmişti her ne kadar git desem de.
"Ben daha önce hiç oynamadım." Dedim umutsuz bir vaka ile. Berkay ve Işıl'ın sık sık gittiğini biliyordum ve sürekli birbirleri ile yarışıyorlardı.

"Olsun ben öğretirim sana."

"Ama kazanamayız bak baştan söyleyeyim." Dedim elimi havaya kaldırırken. Başını yana eğdi ve sırıttı

"Kalbini kazansam yeter."

Eş zamanlı olarak onla beraber yana eğilen dalgalı saçlarına gözüm kaydı. Önlerinden biraz uzundu ve şekil vermeyince başına buyruk hareket ediyorlardı. 
"Sen bana bırak güzelim." Kaşlarımı kaldırıp indirdim. İkişerli grup olmuştuk. Kaybeden kazanan gruba yemek ısmarlayacaktı, en klasiğinden bir iddia koymuştuk ortaya.

"Laf cambazı." Dedim alayla ve peş peşe gelmiş sıralı bowling toplarından birisini elime aldım. Ağırlığı ile kaşlarım çatılırken bana gülen Berkay'a doğru topu kaldırdım. "Gülme, yersin kafana topu." Dedim iki elimle kaldırdığım mavi topu sallayarak.

"Kızım daha iki elle zor kaldırıyorsun." Dedi parmaklarını üç deliğe geçirip kaldırırken. Ona gözlerimi kısarken Mert araya girdi. "Uğraşma lan kızla." Sesinde ki alaylı tını ciddi olmadığını gösteriyordu. Berkay gülerek henüz açılmamış skor tablosunu firsat bilip atış yaptı.

Topların hepsini devirirken dudaklarımı büzdüm. İşimiz zordu.

Gözüm Işıl'ı arıyordu fakat yoktu.
"Beni mi arıyorsun güzellik?" Neşeli sesi arkamdan gelirken gülümsedim. Arkama sakladığım ellerimi kararsızca sıkıp bıraktım, normal olmak istiyordum.
Kollarımı hızlıca ona sardım ve sıkıca sarıldım.
Neredeyse ona her şeyi anlattığım günden sonra hiç bu mevzu hakkında konuşmamıştık, genel olarak konuşmamıştık gerçi. Sadece sarılıp ağlamıştı benle beraber.

"Seni arıyordum tabi, beni bu ikisi ile yalnız bıraktın." Dedim yalandan sitemle. Kıkırdadı ve saçlarını geriye atıp ağırlığını bir ayağına verdi.

"Merak etme hayatım ben, kurtarıcın geldi."

Berkay ve Mert yan yana durmuş bizim aramızda ki diyalogları dinliyorlardı.
"Az laf çok iş kızlar, hadi herkes eşlerine." Mert benim yanıma gelirken Işıl durdu ve bize baktı. "E ben Mert'le değil miyim?" Skor tablosu da eş zamanlı açılırken isimler gayet bildiğimiz gibi gruplanmıştı.

"Yoo." Berkay Işıl'ın kolundan kendisine doğru çekti.

Onlar kendi kendilerine strateji konuşmaları yaparken öğrenmeyi bekleyen çocuk gibi Mert'e döndüm. Az önce bıraktığım mavi topu eline aldı. "Bak güzelim, parmaklarını buraya geçiriyorsun..." Dedi ve uzun, kemikli parmaklarını deliklerden içeri geçirdi. Zaten ilk biz başlayacağımız için sorun olmuyordu.
"Kendini daha geriye alıyorsun ki iyi atabil, sen solaksın böyle dursan daha iyi olur tabi." Diyip kendi durduğu şeklin tersini gösterdi ve sonra kendi duruşunu aldı.

"Gözünle isabetlemeye çalış, eğil...ve bırak." Topu dediği gibi ayarlayıp bıraktı. Top ilk başta boşluklara gidecek gibi oldu fakat sonra ortayı hizalayarak hepsini devirdi. Beğeniyle alt dudağımı sarkıttım.
"Mert sen bu kadar iyi miydin ya?" Dedi Işıl elinde ki topla beraber bizim yanımıza gelirken. Mert ise hafifçe güldü ve hamlesini oynayan Berkay'ı izledi.

Sadece bir tane devrilmeyen kalmıştı.

"Tebrik et ortini Işılsu." Dedi Berkay havalı bir eda ile. Gülerek onların yine atışma içerisine girmelerini izledim, bir yandan da gözüme güzel gelen renkte ki bir topu aldım.
Mert'in tarif ettiği şekilde adım adım her şeyi yaptım. Topu attım ve merakla gidişine baktım, top şaşırtıcı bir biçim de düz gidiyordu.

DEPRESİF / YARI TEXTING Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin