22.

51 5 39
                                    

Merhaba, nasılsınız?

Ders temposundayım, stresliyim ama geçecek. Nasıl gidiyor, okulunuz, hayatınız?

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin:)

Keyifli Okumalar<3

Derin bir nefes verdim ve aynada ki kendimi süzdüm. Gerilmekten başks bir duygu hissediyorsam o da rahatsız edici bir heyecanlanmaydı.
Kot bir yüksek bel bir jean pantolon giymiştim, üstüne de siyah kalın askılı pantolonumun hemen başlangıç yerinde biten crop bir bluz giydim. Biraz daha şık olması için siyah bilekten bağlamalı bir topuklu ince bant bir ayakkabı giyecektim. Düz olan saçlarımı maşa yapmıştım ve hoşuma gitmişti. Kırmızı ruju dudaklarıma eşit şekilde dağıttım ve yeşil tonlarında göz makyajı yaptım, mavi gözlerim yeşil ile karışmış gibi gözüküyordu. Görüntüm hoştu.

Bileğimde ki saat akşam yediyi gösteriyordu. Mert birazdan gelirdi. Duvara monteli beyaz rafın üzerinde ki parfümümü aldım ve boynuma bir iki kere sıktım. Yeterince kalıcı bir parfümdü, ağır kokmayı da sevmiyordum.

Bir haftadır evden dışarı bir kaç kez çıkmıştım. Onun haricinde evdeydim. Uzun süredir temizlik yapmadığım için bir iki günüm yoğun temizlik ile geçmişti, tabi bir yandan işim olan reklam tekliflerini düzenlemiştim. İsmimin genel olarak her yerde duyulması biraz daha reklam tekliflerini arttırmıştı anlamadığım bir şekilde. Sanırım ya destek olmak istiyorlardı. Reklam yapmam gereken ürün vs. başlıkları ayırarak günleri planlamıştım. Bu saye de bir karmaşa olmazdı, artık yüzümü de gösterme kararı aldığımdan bir kaç videomda yüzüm gözüküyordu. Bu tuhaf gelse de şimdi daha rahattı.

Henüz Ceyhun'un fikri için bir şey yapmamıştım, bunu yapmak istiyor muydum bilmiyordum da. Geçirdiğim bir hafta da Faik o kadar az aklıma gelmiş ve ben normal bir hayat sürmüştüm ki iyi gelmişti. Şimdi tadım yerimdeyken ve Mert bana yeni haber vermedikçe bir şeye kalkışmayacaktım.

Telefonumun mesaj bildirimi ile ekrana baktım.

Mert: Geldim birtanem aşağıdayım.

Gülümsedim ve ışıkları kapatıp girişte ki ayakkabılarımı giydim. Derin bir nefes verdim ve kapıyı kilitleyip asansöre bindim. Bir ayağım benden bağımsız ritim tutarken aklıma gelen şeyler ofladım. Duru'ya hediye almıştım fakat evden çıkarken almayı unutmuştum. Tekrar on ikinci kata bastım ve sabırsızlık bekledim.

Mert, Duru'nun arabalara olan ilgisinden bahsetmişti. Bende Duru'nun en sevdiği arabanın oyuncak halini almıştım, uzaktan kumandası ile yönetebiliyordu. Seveceği bir hediye olduğunu düşünüyordum.
Asansörden indim ve kapının kapanmaması için çantamı kapının arasına koydum. Kilitlediğim kapıyı açtım ve hemen girişte olan süslü mavi karton poşeti aldım. Hediyeler çocuklar için çok güzel bir şeydi.

Babam benim suratıma tükürür, yeğenlerinin ise saçlarını severdi. Onlara aldığı hediyeleri hatırlıyorum da içim çok heveslenir. Kuzenlerim eve gelmelerine az bir zaman kala o poşetler ortaya çıkınca her seferinde heveslenirdim. 'Acaba bu sefer bana da hediye var mı?' diye merakla içim içimi yerdi. Tabi ki her seferinde de o kalp çatır çatır kırılırdı.
İçimin kabullenmeye tarafıydı hediye paketleri.

Arabasının kaputuna yaslanmış beni bekleyen Mert ile gülümsedim. Telefonla ilgilendiği için beni fark etmemişti. Yüzüme muzip bir tavır yerleştirdim ve gülmemek için elimle ağzımı kapattım.

"Beyefendi evimin önünde böyle birini mi bekliyorsunuz?" Kafasını kaldırdı ve beni baştan aşağı süzdü. O da aynı şekilde sırıtarak baktı ve gözlerini kıstı.

DEPRESİF / YARI TEXTING Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin