5.BÖLÜM

32 7 48
                                    

Üsteğmen Asena'nın anlatımıyla:

Yaklaşık 4 saat sonra Türkmenistan'ın Acı köyündeydik.
Acı (Halaç'ta bir köy adı)

Baskının ne zaman olacağı belli değildi. Bizden ayrı 2 Tim daha gelecekmiş. Köy halkının güvenliği için.

Bizi köyün muhtarı karşıladı. Türkçeyi çok akıcı konuşuyordu buradaki herkes.
Bizi bir eve gitirdi. Bayada büyük birşeydi.

Geldiğimiz mahallede çocuklar futbol oynuyor,kızlar ip atılıyordu. Çocukluğum geldi aklıma. Gözlerim doldu. Ama hemen toparladım kendimi. Küçükken severdim ip atlamayı. Babam ve amcam ip sallardı. Ben ve annem atlardık. Yine susturdum kafamdaki sesleri. Bazen çok fazla konuşuyorlardı. Sinirlerimi bozuyordu.

İzleniyor hissiyatına kapıldım ve başımı sola çevirdim. Yüzbaşı bana bakıyordu. Bu herif niye hep bana çözülmesi zor bir bulmacaymışım gibi bakıyordu?!

Sokakta biraz daha kaldık. Ben çocukları izledim. Yüzbaşı beni izledi. Harbi bu adam niye hala beni izliyordu!? Bi dakika Nee! O hala beni mi izliyordu. Kaşlarımı çattım. Üstüm olmasa gösterirdim ben ona!.

Arkamda hareketlilik hissettim. Güney gelmişti. Elinde çay vardı. "Komutanım size getirdim afiyet olsun"dedi. "Sağol Güney"dedim. "Komutanım kızdınız mi bize ?" Kaşlarım çatıldı. Cevap beklemeden devam etti. "Kızmayın Komutanım. Biz sizi çok sevdik. Bakmayın göstermediklerine, çekeniyorlar." Diyerek sözlerine devam etti. "Kızmadım Güney. Dert etme kendime"dedim. Gülümsedi. Tatlı bir çocuktu.

"Komutanım sorguda napmışsınız siz ya. Bütün Karargâh sizi konuşuyor"dedi. "Her zamanki şeyler abartma"dedim. Güldü. Niye güldü bu şimdi?.

Bir taraftan çayımı yudumluyor öbür taraftan çocukları izliyordum. Çayım bitince kalktım taşların üzerinden. Bardağı tepsiye geri bıraktım ve eve girdim.

Kendim için bir oda seçtim ve yatağa oturdum. Ağlamak istiyordum. Bu mahalle bana hiç iyi gelmemişti. Önce kapıyı kilitledim ardından duşa girdim. Duşa girdiğim an gözümden istemsizce yaşlar döküldü. Yaklaşık yarım saat duşta kaldım. Ardından durulanıp formamı geri giydim.

Odaya girdiğimde komidinin üzerindeki saç kurutma makinesiyle saçlarımı kurutup, sıkı bir at kuyruğu yaptım. Ve odadan ayrıldım.

Dışarıda bir teyze vardı. Beni görünce yanıma gelmeye başladı. "Ah güzel kızım, sende mi askersin?" Dedi. "Evet teyze bende askerim"dedim. Sarıldı bana, sarılamadım. Kollarımı kaldırıp karşılık veremedim.

Geri çekildiğinde gözleri dolu doluydu. "Noldu teyzecim? Niye ağlıyorsun?" Dedim. Derin derin yutkundu ardından "benimde kızım vardı, teröristler esir aldı" dedi ve sonra tekrar ağlamaya başladı. Durmuyordu bu itler!. Bu Sefer ben sarıldım teyzeye. Sıkı sıkı sarılarak karşılık verdi. Yüzbaşı yanıma doğru adımladı ve "Üsteğmenim sorun ne?" Diye sordu. "Yüzbaşım bu teyzenin kızını kaçırmış teröristler" dedim. Gözlerini sıkıca yumup açtı. Çünkü biliyorduk. Eğer burda öldürmedilerse, tek seçenek tecavüzdü.

"Teyzecim sen ağlama sana sözüm olsun bulucam kızını"dedim. "Bulun benim yavrumu. Çok küçük daha o. Korkar oralarda"dedi. Bu sefer yüzbaşı "bulucaz teyze" dedi.
Ama öyle bir sesle demişti ki, ona inanmamak imkansızdı.

Gül teyzeyle biraz daha muhabbet ettik. Türk göçmeniymiş. Eşini sevmiş evlenip Türkmenistan'a tanınmışlar. 16 yaşındaymış kızı. Adı Işık'mış. 4 gün önce kaçırmışlar, okulundan. Kalp diye birşey yok bu itlerde. Midesiz puştlar. Kız şuan küçücük hayalleri var ve şu an o itlerin elinde.
Yeni timlerin gelmesine yaklaşık 3 saat kalmıştı. Kasırga Timi sandalyeleri çekmiş çember oluşturmuştu. Ben eve girmek üzereyken Güney "Komutanım sizde gelsenize" dedi. Birşey demedim oturdum yanlarına. Şu an rütbe yoktu, hepsi arkadaştı. Sohbetlerini dinledim biraz. Hançer ve Kılıç birbiriyle sohbet ediyordu. Tuğrul ve Batur köyü gezmeye gitmişti. Arien ve Timur, Akın'ı dönüşte yemeğe gitmek konusunda ikna etmeye çalışıyordu. Yankı yine sessizdi. Güney biriyle mesajlaşmakla meşguldü. Aynı zamanda sırıtıyordu. Yankı'nın sessizliğine eşlik ettim. Caner'i özlemiştim telefonumu çıkarıp mesaj attım.

GEÇMİŞİN İZİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin