12.bölüm - Affetmek

267 33 64
                                    

Herkese selamlar! Nasılsınız?

Bir ay sonra yeni bölümle karşınızdayım. Ne zaman bölüm atacağım belli olmuyor... Ama çok fazla yorum atarsanız yeni bölüm daha hızlı gelebilir. Bana motivasyon olursanız sevinirim ve daha çok yazmak isterim. İlham perilerim yorumlar sayesinde daha hızlı uğruyor yanıma. 🥲

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. İyi okumalar! ❤️

🏥

Yasemin Arslanoğlu

Agâh ve Lidya ile hastanenin kantine inmiştik. Agâh tek başımıza sohbet etmemizi istemişti. Emrah'a baktığımda gülümseyerek gözlerini kırpmıştı. Şimdi ise hastanenin kantininde yanımda Lidya, önümde ise Agâh ile oturmuştumtum.

"Ablam." dedi Lidya koluma sarılı hâlde. Yüzüne bakıp gülümsedim. Koluma öyle sarılmıştı ki, sanki yıllardır annesinden ayrı kalmış çocuktu. Öyle ya, Yasemin.

"Efendim, bebeğim?" diye sordum. Yaşı yirmiyi geçmişti ama şu an öyle bebek gibiydi ki, bebeğim kelimesinden başka bir hitap şekli uymuyordu sanki ona.

"Seni çok özledim." dedi Lidya.

"Nerede gördün de özledin, bıcırık?" diye sordu Agâh. Benim abim.

"Özledim işte." dedi Lidya kısık sesle. Yine ağlayacak gibiydi.

"Ne konuşacağız? Çok garip geliyor şu an burada birlikte olmamız. Abim yok, siz varsınız. Sizi de sanki yıllardır tanıyor gibi hissediyordum. Üç kişiyiz. Eksiğiz. Bir kişi yok, abim yok. Abim şehit olduğunda herkesi kaybettiğimi düşünüyordum. Bir abimin, kız kardeşimin olduğundan haberim yoktu." dediğimde Agâh gülümsedi.

"Babamız bizim için yaptı... Kendilerini bizim için feda etmeden önce bizi ayrı ayrı şehirlerde, bambaşka çocuklar olarak büyütmek istediler. Soy ismimizi değiştirdiler, bizi ayırdılar, kendilerini feda ettiler. Çocukları için öldüler. Babamlar bazen yanımıza geliyordu. Siz onların işleri için başka şehire gittiklerini düşündüğünüz her zaman bizim yanımıza geldiler. Babam yanımızda olan her gece biz uyumadan önce kulağımıza, 'Sizin için ölürüz.' diyordu."

"Sonra da, 'Ama sizin için yaşamaya çalışıyoruz.' diyordu değil mi?" diye sorduğumda her ikisi başını salladı.

"Gerçekten bizim için öldüler." dedi Lidya.

"Yoksa biz ölecektik. Anne baba için çocukların ölmesi daha kötüdür, cehenneme gideceklerini bilseler bile çocukları için kendilerini feda ederlerdi. Bizler onların yavrularıyız. Bencil anne ve babanın çocukları değiliz. Onlar bizim için kendilerini feda ettiler. Daha iyi hayat yaşamamız için, onlar öldükten sonra bir birimizi bulmamız için, mutlu olmamız için. Bu yüzden artık hayatımızda hüzün çok az olmalı. Kayıplar yaşandı, sevdiklerimizi kaybettik. Altı kişilik ailede üç kişi kaldık ama onları daima hissedeceğiz. Sadece yanımızda olmayacaklar. Ama büyüğünüz olan üzülmenize izin vermeyeceğim. Gökhan da bunu yapardı. Yapmış gibi görünüyor." dedi Agâh. Gülümsedi. Bana baktı. Bende gülümsedim.

"Sen başka bir şehirde kız kardeşine mutlu bir hayat verdin, Gökhan abim ise burada bana mutlu bir hayat verdi. Anne ve babamızdan sonra kendini feda eden kişiler sizsiniz. Sanırım bu fedakarlıkta biz hiçbir şey yapmadık." dedim buruk bir tebessümle. Lidya ne demek istediğimi anlamış olacak ki koluma daha çok sarıldı. Benim gibi hissettiğini biliyordum.

"Kendinizi kötü hissedin diye yapmadık biz bunları. Biz kardeşiz. Size sevgi vermek, sizin için hayatımızı feda etmek bizim için onurdur. Eminim ki siz büyük olsaydınız, sizde aynısını bize yapardınız." dedi Agâh. Gülümsedim.

Gazi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin