11.bölüm - Sözlü

324 37 92
                                    

Herkese selamlar! Nasılsınız?

Bomba gibi bir bölümle geldim. 🤭

Artık bölümler biriktiriyorum bu yüzden biraz daha rahatım. İnşaAllah her hafta yeni bölüm gelecek. Bazı şeyler yaşanıyor ve ben içime kapanıyorum, her şeyden ve herkesten uzaklaşıyorum. Bu yüzden bazen buralardan da uzaklaşan oluyorum. Özür dilerim ama yapacak bir şey yok, çünkü kötü hissettiğimde artık buraya belli etmek istemiyorum. 🥲

Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum! İyi okumalar. 🤍

🏥

Yasemin Arslanoğlu

Şaşkınlıkla karşımda duran iki çocuğa bakıyordum. Kız çocuğu gözleri dolu hâlde bana bakıyordu, erkek ise biraz daha omuzlarını dikleştirmiş ama gözlerinde duygusallıkla beni izliyordu. Onlar... Gerçekten de anneme ve babama benziyorlardı. Lidya, annemin gençliği gibiydi. Fotoğraflarda gördüğüm o genç kız olan annemi şimdi karşımda görüyor gibiydim. Agâh ise babamın tıpatıp aynısıydı. Nasıl bu kadar çok benzemişlerdi?

"Abla." dedi tekrardan kız çocuğu. Ağlamaya başlamıştı. Ona sarılmak, gözyaşlarını silmek istiyordum ama hiçbir şey yapamadım. O kadar şaşkındım ki, bir şeyler söylemek bile aklıma gelmemişti.

"Kardeşim. Yasemin." dedi abim olduğunu öğrendiğim kişi. Çağan Agâh Arslanoğlu...

"Sarılmayacak mısın bize?" diye sordu Lidya. Hâlâ ağlıyordu.

"Güzelim." dedi Emrah. Bakışlarım ona döndü.

"Konuşsana. Neden susuyorsun?" diye sordu şefkatle. Kendime gelmiş gibi başımı iki yana salladım. Kardeşlerime döndüm. Kollarımı açtım.

"Gel." dedim kız çocuğuna. Bu anı bekliyor gibi hemen yanıma koşarak sımsıkı sarıldı. Benden bile kısaydı. Başı omzuma denk geliyordu. Hüngür hüngür ağlamaya başladığında benimde gözlerim dolmuştu.

"Ağlama." dedim gözyaşlarını silmeye çalışırken. Ama o sanki bunu istemiyor gibi bana daha da sıkı sarılmıştı. Agâh bizi izlerken huzurluydu. Sanki bizim bu halimizi izlemek bile onun için yeterli olmuştu.

"Sende gel." dedim. Agâh şaşkınlıkla bana baktı. Beklemiyordu. Ama yine de küçük adımlarla yanımıza yaklaştı. Boyu benden uzundu. Bedeni iri yapılıydı. Bizi sadece iki koluyla kendine sardığında kolları arasında yok olmuştuk.

"Kardeşlerim." dedi Agâh fısıltıyla. Sımsıkı sarılmaya devam etti.

"Siz ne kadar tanıdıksınız bana. Sanki yıllardır görüyorum sizi, yıllardır gerçekten kardeş gibi büyümüş gibi..." dediğimde benimde gözlerimin dolduğunu hissediyordum.

"Aynı kandan, aynı candanız. Biz birimize her ne kadar yabancı olsak da bir o kadar tanıdığız." dedi Agâh. Başımı salladım.

"Yıllardır tek başınıza mı yaşıyordunuz?" diye sordum. İkisi de başını salladı.

"Küçüklüğümüzde süt annemiz ve aynı zamanda bize bakan bir kadın vardı. Onlar öldükten sonra yanlız kaldık. Tahmini on sekiz yıl önce. Ben daha on yaşımdayken, Lidya o zamanlar çok küçüktü. Dört yaşı vardı. Ona da ben bir şekilde baktım, babamın da yardımı oldu tabi sağ olsun. Bizi korumak için ailemizden uzak kalmamız pek güzel bir şey değildi ama şu an görüşebildiysek babamız sayesinde." dedi Agâh. Babama başkasının ama benim kardeşim olan başkasının baba demesi çok garipti.

Gazi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin