Bölüm 27: Bir Hayat Bin Nefes

3.6K 153 95
                                    






Hayat denen şey şu zamana kadar benden çoğu şeyi koparıp almıştı
Hem de en olmadık zamanda en olmadık yerde
Heba olan çocukluğum
Keşke doğmasaydım dediğim gençliğim
Ölmek istediğim bin bir an ve yaşamak istediğim bir ömrüm vardı

Küçükken herkesin bir hayali olurdu
Kimileri doktor kimileri öğretmen kimileri ise o çocuk aklıyla kedi olmak istiyorum derdi

Benim şu zamana kadar tek bildiğim şey ise anne olmayı istememdi

Mükemmel hayatımın bir anında ise anne olma fırsatımın yarı yarıya düştüğünü öğrenmiştim
Acı bedenimin her bir hücresini kavururken ne gözümden bir yaş aktı ne kalbim katran bağladı

Öylece kaldığımı hatırlıyorum doktorun karşısında
Kimsesiz ve yapayalnızdım
Elimde tuttuğum, üzerinde anne olma ihtimalinin artık yarı yarıya, kısmen daha da zor olacağını yazan kağıtlar vardı

Ölmemek için artık sebebimin kalmadığı o an...
Ölümden beter, işkenceye eş değer

Donuk bakışlarla baktığım doktorun yüzünü hâlâ hatırlıyorum
Ne de olsa ölüm fermanımı imzalayan bir kişi de oydu içimde

Zaman geçti
Asla geçmez dediğim anlar gözümün önünden sanki ben yaşamamışım gibi birer sahne olarak gelip geçti

Kaç zamandır kimseye diyemediğim ama içten içe hep inandığım o şey ise anne olmak için doğurmaya gerek olmadığıydı

Çiğdem sayesinde anlamıştım bunu
Benim güzel kızım sayesinde

"Anne" demişti bana

Anne...

Belki bir gün der diye umut etmiştim hep
Çiğdemin dudaklarından acıyla dökülen bir kelime beni ancak bu kadar mutlu edebilirdi

Cihan susmuştu ama göz yaşları konuşuyordu
Ağlamıyordu ama ben görüyordum

Salondakilerin yüzlerinde şaşkınlık
Benim yüzümde ise mutluluk

Çiğdemi zar zor sakinleştirip tekrardan yatırdığımda uykuya dalmadan fısıltı şeklinde "Anne gitme" dediğini duymuştum

Doktorun yanında dökülmeyen göz yaşlarım şimdi intikam alırmışçasına dökülüyordu

Şimdi anlıyordum
Cihan bana hayat olurken Çiğdem ise nefes olmuştu

Usulca yattığım yerden kalktığımda kapıdan bizi izleyen Cihanı gördüm

Boynuna sarılıp kokusunu içime çektiğimde yaşamanın bu demek olduğunu anladım

"Sonra konuşuruz sevgilim hadi gel." Deyip kolundan içeri doğru sürükledim

Benim içerde olduğum sürede demek ki Cihan çocuklara çay ve hazırladığım yiyeceklerden vermişti ki hepsinin önünde bir şeyler vardı

Onların yanına geçerken Cihan'a dönüp "Ne iyi ettin hazırladın sevgilim" dediğimde

Alp ağzı dolu bir şekilde gülmemek için zor dururken Emre konuştu

"Yenge sen gelmeyince komutanım 'Kalkın alın bir zahmet uşağınız var sanki' dediği için kalkıp hazırladık, sana da tabak yapmıştık da sağ olsun Alp yedi her şeyi."

Şaşırsam mı, ağlasam mı yoksa gülsem mi

Kocamda da misafirperverlik desen var

Herkes Emre'ye şok olmuş bakarken gülmeye başladım
İyi bilirdik Emre'yi
Karşısındakinin komutanı olduğunu bir anlık unutmuş olmalı ki şuan etrafa kabız olmuş gibi bakışlar atıyordu

YÜZBAŞIM /  TEXTİNG +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin