"Tenini vücudumun her bir zerresinde isteyecek kadar büyük bir özlem"Yazarın anlatımıyla:
Ne denilmeliydi bu yaşananlara?
Bir kıyamet?
Kargaşa?
İmtihan?
Ölüm?
Ceza?
Adlandırması kolay olup yaşanması daima zorluklarla dolu olan.
Oysa kim hak ederdi suçsuz yere bunca acıya göğüs germeyi?
Efsun belki göğüs germemişti bu olanlara ama günün sonunda ona biçilen bir kaftan vardı. Yaşaması gereken ya da yaşaması gereken.
İki odalı küçük evlerinin penceresinden dışarı izlerken bile mutlu olan masum bir çocuktu o.
Babası önce kendi ruhunu almamıştı ondan.
Kendinden önce annesini gömmüştü toprağa. Sonrasında ise aynı toprakla yıkanan kendi ruhu olmuştu.
Henüz on iki yaşında daha küçücük çocukken celladı rahat bırakmamıştı onu. Çocuk diye acımamıştı, küçük diye merhamet etmemişti. Celladı sadece kız çocuğu diye istemişti, gerisi umurunda olmamıştı.
Ölüm nedir bilmeden toprağa annesini emanet etmişti.
O kara gün geldiğinde ise on dört yaşına bastığı gündü.
Gürültüyle çalan kapı, kalpte korku, yürekte acı, yanaklarda gözyaşı
Hiçbiri Efsun'un o küçük bedenine acımamıştı.
Babası daha fazla kumar oynamak için kızını satmıştı.
Ve Efsunun kalabalıklar içinde kimsesizliğe adım attığı gün doğum günüydü.
Defalarca kaçmaya çalıştığı evden sonunda kaçmayı başardığında kendisini satıldığı evin kapısında bulmuştu. Ardından yüzüne kapanan bir kapı ile karşılaşıp ruhunu gömmüştü içine.
O gün o adam Efsunu bulup evine, Efsun'un hapishanesine geri götürmüştü. Yediği dayak, gördüğü şiddet, taciz hiçbiri onu yıldıramamıştı.
Bir gün, yine kaçmaya yeltendiği günlerden birinde celladına yakalanmıştı
Diğerleri gibi değildi bu seferki
Acıyla değil, kan ile doluydu her yer
Kasıklarına yakın yere aldığı bıçak darbesi ondan belki de geleceğini çalmıştı.
Acılarla kıvrandığı dakikaların sonunda ölmeye yakınken götürülmüştü hastaneye.
Bıçak darbesi önemli değildi ama Efsun'un anne olma olasılığı azalmıştı.
Kaybettiği yumurtalıkları ondan umudunu da almıştı fakat kaçmaktan hiç vazgeçmemişti.
Sonunda bunu başardığında ise yetimhaneye gitmiş ve hayatına oradan başlamıştı.
Soğuk duvarların arasından.
Gülümsemesine dünyaları sığdırıp içine de acıları sığdırmıştı.
Yaşadıklarını değil anlatmak düşünmeye dahi cesareti içinde hiç bulamamıştı.
Onun hikayesi de buydu belki de daha fazlası ama Cihan dayaktan tanınmayacak adamdan sadece bunları öğrenebilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜZBAŞIM / TEXTİNG +18
Novela JuvenilDudaklarımı öyle öpüyordu ki buna öpme diyemezdim. Resmen beni sömürüyordu. Alt dudağımı her ısırarak çektiğinde kendimden geçiyordum. Zevkten dudağını sertçe ısırdığımda hırıltısı dudaklarımın arasına karıştı. Bir eli başımın arkasında bir eli ise...