Dudaklarımı öyle öpüyordu ki buna öpme diyemezdim. Resmen beni sömürüyordu.
Alt dudağımı her ısırarak çektiğinde kendimden geçiyordum. Zevkten dudağını sertçe ısırdığımda hırıltısı dudaklarımın arasına karıştı.
Bir eli başımın arkasında bir eli ise...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Siz: Nasıl olmuşum yüzbaşımm??
Yüzbaşım: Güzel olmuşsun İstanbullu
Yüzbaşım: Ama bir sorun var
Siz: Neymiş o sorun yaa
Siz: Takılar fazlamı oldu, o yüzden mi?
Yüzbaşım: Sorun şu ki fazla iyi olmuşsun
Siz: Şımartıyorsunuz beni yüzbaşım
Yüzbaşım: Sadece bana şımaracaksan olur
Siz: Aklımdan neler geçiyor bir bilsen
Yüzbaşım: Aklında kalmasına izin vermeyelim bence ne dersin İstanbullu
Siz: ...
Yüzbaşım: Ayrıca sen nereye gidiyorsun öyle?
Yüzbaşım: Biraz daha kapalısı yok muymuş o kıyafetlerin?
Yüzbaşım: Tamam dağdan geldik de o kadar da değil ama bu kıyafetlerle benim yanımda değilsin bu bir suç
Yüzbaşım: Mesela benim yanımda olsan kimse sana bakamaz çünkü o kıyafetleri onlara giydiririm sen de istediğini giyersin
Yüzbaşım: Ama benim yanımda değilsin, sahi niye benim yanımda değilsin ki şuan
Siz: Yüzbaşım sakin olun. Anlıyorum sizi cjbsbsncncoubwc
Yüzbaşım: Hep senin yüzünden bunlar
Yüzbaşım: Salak saçma cümleler kuruyorum cümlenin başı var sonu yok. Aklımı başımdan alıyorsun İstanbullu
Kız bu adama bir günde ne oldu? Azdı mı kız bu yoksa?
İnan bilmiyorum iç ses şoklardayım. En iyisi şu konuyu bir an önce değiştirelim.
Siz: Öylesine kombin deniyordum, hoşuma da gidince dedim sana yazayım belki kafeye gideriz hem güzelliğimde gelir.
Yüzbaşım: O kombin kafe için fazla değil mi güzelim??
YAAAAAAA senin güzelim diyen ağzını yerim.
O sırada yüzbaşı bunları duysa: Olur ne zaman?
Siz: Amannn kim nereden bilecek bir yerden çıkıp da kafeye gittiğimi
Yüzbaşım: Sen öyle diyorsannn
Siz: Öyle diyorum yüzbaşım hadi hazırlanın da sizi kaçırayım
Yüzbaşım: On dakikaya yanındayım.
Telefonu kapatıp çantaya attığımda mutfağa gidip su içtim. Biraz oyalandıktan sonra da Cihan gelmişti.
"Güzelim bu ne güzellik böyle, yanında sönük kaldım" Çiğdem için söylediklerimden sonra Cihan'ın yüzünde gülümseme belirdi.
"Alah vergisi canım Allah vergisiii." sonda kelimeyi uzatıp saçlarını arkaya savurmasıyla Cihan'a dönüp "Eama ben bunu harbi yerim." dediğimde başını yana eğerek kahkaha attı.
Elini öne doğru uzatıp "Senindir." dediğinde sinsice gülüp Çiğdem'e döndüm.
Yazık çocuğum gözleri pörtlemiş ağzı açık öylece kalmıştı.
Fısıldayarak "A dostlar tatlı niyetine yiyecek bu kadın beni yetişinn." deyip koşarak kaçmaya çalıştı ama nafileydi.
"Kız konuşma öyle bak daha çok yerim." deyip güldüğümde
Bağırışıyla Cihanla aynı anda kahkahayı bastık.
"AAAAAYYYYĞĞĞHHH"
E sonunda kafeye gelebildiğimiz de karşımda gözlerini benden alamayan bir adet yüzbaşı vardı.
Başka zaman olsa ona daha da beter bakardım ama yanımızda Çiğdem vardı.
Güzelim o da masum masum yanağında kocaman ruj iziyle benim kahvemden içiyordu.
"Ay Efsuncum bana neden kahve almadık ki bunun tadı çok güzel."
"Sen daha güzelsin bebeğim." dediğimde çaktırmadan konunun üzerini örttüm.
Ne de olsa yaşı küçüktü ve onun için zararlı olabilirdi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Cihan'a doğru eğilip sessizce konuştum. "Nasıl böyle büyümüşte küçülmüş gibi konuşuyor?"
O da benim gibi gülüp sorumu cevapladı. "Hep melek alıştırdı onu öyle, neymiş öyle konuşunca onu yiyesi geliyormuş." söylediklerini bir süre düşünüp hızlıca bana dönüp tekrar konuştu.
"E siz birlik oldunuz benim kızımı yiyeceksiniz herhalde. Yazık daha küçük o vermem ben onu size." dediğinde gülmemek için kendimi kasıyordum.
