altın tepsi.

2.5K 87 26
                                    

Eline aldığı makineyi büyük bir zevkle çalıştırdı Alaz. Bu dünyadaki en büyük tutkusu araba yarışları olsa da dövme de en az onun kadar hayata bağlıyordu kendisini. Dövme sandalyesinde oturan gence takıldı gözleri.

"Hazır mısın?"

Başını salladı çocuk. Ancak hazır olmadığı o kadar belliydi ki. İlk dövmesi olduğu her halinden belliydi. Tutamadı kendisini, minik bir kıkırtı kaçtı dudaklarından. Taslağını çıkardığı minimalist figüre baktı. Çok uzun sürecek bir şey değildi. Makineyi çocuğun tenine değdirmeden son bir kez bakış attı. Tedirgin bakışları öylece tenine batmaya hazır olan ve sesi kulak tırmalayan makinede kilitlenmişti. Alaz dudaklarını yalayıp minik bir tebessümle kapattı makineyi.

"Bence değilsin. Bak şöyle yapalım mı? Sen böyle biraz daha büyü, sonra söz istediğin dövmeyi yapacağım sana."

İsyan edercesine doğruldu çocuk. Henüz on yedi yaşına yeni girmişti. Alaz'ı çok severdi ve dövmelerine çok özenirdi. Araba yarışları zamanında tanıdığı bir çocuktu. Bir sokak çocuğuydu. Kendi kardeşi bilmişti çocuğu.

"Ama Alaz Abi, söz verdin."

"Fiko, uzatma abim."

Pes ederek omuzlarını düşürdü Fiko. Alaz'ın yanında büyümüştü. Kerem, Alaz'ı kapının önüne koyarken Fiko'yu da koymuştu aslında. Belki de Alaz'ın en büyük öfkesi bu yüzdendi Kerem'e. O kendi başının çaresine bakardı da Fiko ne yapardı? Ama bakmıştı işte başının çaresine bir şekilde. Kapının önüne konduklarında kendilerini nereye ait hissedeceklerini şaşırmıştı ikisi de. Üstelik Fiko kendisinden de yaşça küçüktü.

"Söz verdin ama, yapacaksın bak. Hem on sekizime de tam yüz on üç gün kaldı!"

Hevesli konuşması güldürmüştü Alaz'ı. Uzanıp karşısındaki gencin saçlarını karıştırdı. Başını olumlu anlamda sallayıp konuştu.

"Söz dedim ya oğlum! Yüz on dört gün sonra aslanlar gibi oturacaksın bu sandalyeye. Hadi bak şimdi, şuraya torbaları hazırladım Cehennemin Dibi'ne götür onları. Aç kalmayın."

Hevesle başını salladı Fiko. Cehennemin Dibi'ni Alaz ve Fiko kalacakları yer ararken bulmuşlardı. Sokak çocuklarının yaşadığı, terk edilmiş izbe bir alandı. Bir süre orada yaşamış ancak Neslihan Hanım'ın onu bulup tekrardan Soysalan Malikanesi'ne kapatmasıyla Fiko ile uzunca bir zaman görüşememişti. 

Alaz Soysalan. Magazinde adını çokça 'Firari Soysalan' olarak duyuluyordu. Bir mekan çıkışında görüntülenir, sonra günlerce ne arkadaş çevresinden ne de ailesinden kimse nerede olduğunu bilmezdi. Alaz ise biricik Kerem Abi'sinin yanına gelir, onunla dertleşir, kafa dinlerdi. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi Soysalanların parlak ve son derece kusursuz(!) hayatlarına dahil olurdu. Fiko'yu ise sokakta bulduğu günden beri Kerem'in yanına bırakmıştı. Bu Alaz'ın bir rutiniydi. Kapının önüne konana kadar.

Kerem'in onu hayatından sildiği gün ne yapacağını bilememişti. Fiko ile yapayalnız kalmışlardı. Kerem yalnızca kendisini kapı dışarı etse belki bu kadar koymazdı. İşin içine Fiko da girmişti. Fiko'yu yalnız bırakıp eski rutinine dönmek istememişti Alaz. Bu yüzden de Cehennemin Dibi'ni buldukları ilk andan beri onunla kalmak için söz vermişti kendisine. Ancak bu sözünü tutmasına elbette ki eli çok uzun olan Neslihan Soysalan engel olmuştu.

Kendisini Cehennemin Dibi'nde bulduğu ilk günü hatırlıyordu. Yine iğneleyici bakışları, iğrenircesine bakan yüzüyle Alaz'a nefret kusmuş, itibarının öneminden defalarca bahsetmiş ve yaka paça kendisini saray yavrusu malikanelerine hapsetmişti. Ancak bu Alaz'ı elbette ki durdurmamıştı. Her gün Cehennemin Dibi'ne gitöiş, bir an olsun Fiko'yu ve diğer çocukları yalnız bırakmamıştı. Nihayet dövmecisini açıp orada yaşamaya başladığında çocuklarla daha fazla ilgilenmeye başlamıştı.

la douleur exquise.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin