planlanmamış anılar.

1.6K 67 23
                                    

"Can?"

Yaşadığı şok yüzünden olduğu yere zımbalanmış gibiydi Asi. Elini Alaz'ın gömleğine atıp sıkıca kavradı ve sakin olmak için kendisine sayısız telkin vermeye başladı. Karşısındaki Can ise pis sırıtışıyla olduğu gibi kendisine bakıyordu şimdi. Kollarını göğsünün altında birleştirmiş, tek ayağıyla yerdeki otları ezerken çıkardığı hışırtılı ses kulaklarını tırmalıyordu. Yanmaya başlayan gözlerini kırpıştırdı, yanağından bir damla yaş süzüldü. Alaz'ın çoktan sert nefesler almaya başladığını fark etmişti. Tutunduğu gömleğe daha sıkı sarıldı.

"Asi!"

Kulaklarına dolan Kerem'in endişeli sesiyle bütün bakışlar gelen Zeynep ve Kerem'e dönmüştü şimdi. Can'ın dudaklarından bir kahkaha firar ettiğinde olduğu yerde kalakaldı Kerem. Ay ışığı Can'ın suretine oldukça korkunç bir açıda düşüyordu. Kerem, gördüğü manzaraya uyum sağlayana kadar Zeynep atılmış, Can'a hamle yapmıştı. O ana kadar korkudan olduğu yerde donakalan Asi çevik bir hareketle Alaz'ın arkasından kurtulmuş ve Zeynep'e atak yapmıştı. Belinden kavrayıp kendisini geriye çeken Alaz'a art arda vurmaya başladı.

"Bırak, abla!"

Can ise kılını bile kıpırdatmadan öylece çıkardığı kaosu izlemekle meşguldü. Bugün buradan Asi'yi almadan hiçbir yere gitmeyecekti. Alaz kollarını Asi'ye doladığında Asi sarsılarak ağlamaya başladı. Yine kriz geçiriyordu. Göğüs kafesine ulaşamayan her bir oksijen için boğazından hırıltılı nefesler çıkıyor, gözleri kararıyordu. Kendisinden bağımsız aksan gözyaşlarını birinin sildiğini hissetti. Kulağına fısıldanan kadife gibi melodiyle her şey normale dönmeye başlamıştı sanki. Huzurlu bir uykunun eşiğindeydi, kulağına ninni gibi gelen anlamlandıramadığı sözler ile minik bir tebessüm yerleşti dudaklarına. Vücudu ağırlaşıyordu, kendisini onu tutan kollara usulca bıraktığında sonunu düşünmeden daldı uykuya.

"Asi!"

Zeynep'in telaşla Alaz'ın kollarındaki Asi'ye atılmasıyla saçlarının çekilmesi bir oldu. Can, artık hareket vaktinin geldiğini anlamıştı. Hazır Asi etkisiz haldeyken onu alıp götürmeliydi. O Asi'ye bebekler gibi bakardı, onu korur kollar, kraliçeler gibi yaşatırdı. Zeynep acıyla inlediğinde Kerem hırsla Can'ın üzerine atılıp Zeynep'in kurtulmasını sağladı. Yumruklarını Can'ın yüzüne geçirirken aklında yalnızca az önce Zeynep'i çıkardığı acı feryat vardı. Kulakları uğulduyor, gözü bir şeyi görmüyordu. Alaz, Kerem'in kendisini kaybettiğinin farkındaydı ancak Asi'yi bırakıp gidemiyordu.

"Alaz, bir şey yap. Öldürecek!"

"Gebersin piç..."

Alaz'ın kısık çıkan sesi kendi kulağına bile zorla ulaşmıştı ancak Zeynep haklıydı. Bu adam ölmeyi değil, sürünmeyi hak ediyordu. Ölmek kolay yoldu, kaçıştı, kurtuluştu. Can, ölemezdi. Asi'nin alnına bir öpücük bırakıp Kerem'in yanında aldı soluğu. Birkaç kere seslendi, ayırmaya çalıştı ancak bir işe yaramadı. İçinden bambaşka biri çıkmıştı Kerem'in. Nasıl durduracağını, ne yapacağını Alaz bile bilmiyordu.

"Abi, dur!"

Son kozunu oynamış, yıllardır duymak istediği kelimeyi bir çırpıda söyleyivermişti. Kalbindeki ağırlık anında tonlarca artarken bir adım geriledi. Aynı anda Kerem'in Can'ın yüzüne indirdiği yumruklar da durmuştu. Kaşlarını çattı, çoktan bilincini yitirmiş Can'dan gözlerini çekip Alaz'a baktı.

"Abi mi?"

Alaz kollarını iki yana açıp başını salladı. Omuzları düşmüştü. Gözündeki umutsuz parıltılar ay ışığıyla karışıp birer yıldız gibi parlıyordu. Kerem'e abi demek bu hayatta en çok zorlandığı şeydi. Ona en ağır gelen, en kabul edemeyeceği şey. Hiçbir şeyi kolay kolay unutamıyordu ancak en unutamadığı, en canını yakan Kerem'di.

la douleur exquise.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin