iddia.

1.9K 83 45
                                    

"Zarardayız."

Sıkıntıyla elindeki kağıtları önündeki ahşap masaya fırlattı Kerem. Alaz işleri devraldığından beri tabiri caizse burunları boktan çıkmamıştı. Her geçen gün zarara giriyor, masrafları çoğalıyordu. Tamam, işleri pek yasal bir iş değildi ancak kafe adı altında resmiyete döktükleri mekân her geçen gün batıyordu. Elleriyle yüzünü kapatıp derin bir nefes aldı. Kafası son günlerde çok dağınıktı. Aklında sürekli Alaz ile konuşmaları vardı. "Sen başka insanlara abilik yapmayı seversin." demişti öz kardeşi. Her geçen gün yüreğinde büyüyor, tonlarca ağırlıkta bir taşa dönüşüyordu.

"Alaz'a söylesek? Buranın sahibi o değil mi sonuçta?"

Eymen'e bakmadan başını salladı Kerem. Evet, öyleydi ama söyleyip de canını sıkmak istemiyordu kardeşinin. Bunca zaman ona zarardan başka bir şey vermemişti, en azından bu konuda bir iyilik yapıp, Alaz'a bu durumu haber vermeden halletmek istiyordu. Yutkunup geriye yaslandı ve Asi'ye baktı. Elindeki telefona kaşları çatık bir biçimde bakıyordu. Bilinçsizce kendi kaşları da çatıldı.

"Asi, bir şey mi oldu?"

Başını iki yana sallamakla yetindi Asi. Ekrandaki Alaz'ın gönderisine tıklayıp fotoğrafı büyüttü. Stüdyo gibi bir yerdeydi, sakalları ve saçları uzamış, zayıflamıştı. Üzerinde beyaz bir atlet olduğundan kolundaki dövmeler gözüküyordu. Alaz, çökmüş gibiydi. Eski, tanıdığı Alaz değildi. O gece onu öylece bıraktıktan sonra direkt olarak odasına kapanmış, o gece bir daha hiç çıkmamıştı. Alaz'dan da hiçbir haber alamamıştı. Öyle ki sürekli kendisini arayıp hâl hatır soran Aksel bile aramaz olmuştu artık. İkisi de Asi'nin hayatından birden çıkmıştı sanki, hiç var olmamış gibilerdi.

"Alaz, müzikle mi uğraşıyor?"

Soru işaretleriyle dolu sesi Kerem'in ifadesini düzeltirken Eymen'in kaşlarının çatılmasına sebep olmuştu. Ne alakaydı ki şimdi?

"Yok, neden ki?"

Omuz silkti Asi. Başka da cevap vermedi. Öylece Alaz'ın attığı fotoğrafı incelemeye devam etti. Son zamanlarda Alaz'ı fazla düşünüyordu ve bu onu garip bir şekilde artık korkutmuyordu. Eymen ile vakit geçirip onun gerçekten değiştiğine tanık oldukça kafasında yaşayan Eymen'i öldürmüş bir nevi iyileştirmişti. Eymen, Asi'ye çok iyi gelmişti. Kafasını kaldırıp Eymen'e baktığında göz göze geldiler. Dudaklarına anında yayılan tebessüm, Eymen'in tebessümü ile karşılık bulduğunda Eymen göz kırptı. Asi'nin tebessümü kıkırdamaya dönerken Kerem'in boğazını temizlemesiyle ona döndüler.

"Gençler, konu dağılmasın. Ne yapacağız?"

"Bir süre yarışlara ara versek, en azından toparlanana kadar. Gider çok oluyor."

Zeynep elinde kahve tepsisiyle salon kapısında belirdiğinde kafasını iki yana sallıyordu. Eymen'in bu tarz şeylerden pek anlamadığı aşikardı. Asi'nin de ona yan gözle baktığını görünce kendisine uzatılan kahveyi alıp başını salladı.

"Olmaz, tüm gelirimiz bu yarışlardan sağlanıyor. Bütçeyi kısarız kısabildiğimiz kadar. O da ne kadar etki eder bilemem."

Kerem'in sıkıntı dolu sözleriyle Zeynep elindeki tepsiyi ahşap masaya bırakıp kendisini Kerem'in kucağına bıraktı. Dudaklarına minik bir buse kondurduğunda çoktan elleri ensesini bulmuş, oradaki kısa saçlarla oynayarak Kerem'i rahatlatmaya başlamıştı. İşte Kerem tam olarak şu an cennetteydi. Yüzüne yerleştirdiği gülümseme beyninde yankılanan Alaz'ın sesiyle soluvermişti. "Öz kardeşine abilik yapmak yerine başkalarına aile olmak daha cazip geldi." Hızla boğazını temizleyip geriledi. Beklemediği hareket karşısında kaşları çatılan Zeynep sorgular ifadeyle Kerem'e bakıyordu şimdi.

la douleur exquise.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin