son dokunuş.

1.8K 62 11
                                    

Asi normal odaya alınalı birkaç gün oluyordu, taburcu olmaya oldukça yaklaşmıştı. Atlattığı bu korkunç olayda yanında olmasını istediği aynı zamanda da olmadığı için mutlu olduğu tek bir kişi vardı: Alaz. Gecelerce nefesini yanağında hissetmiş, kokusunu hayal meyal duymuş olsa da gözlerini açtığından beri bir an olsun yanında bulamamıştı kendisini. Neredeyse bir ay olacaktı yüzünü görmeyeli. Kalbindeki ince sızıyı yok saymaya çalışıyordu ancak ne kadar başarılı olduğu koca bir muammaydı. Hastanede kaldığı süreçte Aksel yanına birçok kez uğramıştı ancak Alaz'ın adını ağzına bile almamıştı, Asi de sormaya cesaret edememişti zaten. En büyük destekçilerinden biriyse Eymen'di. Beraber hastane bahçesine iner birbirlerinin fotoğraflarını çeker sosyal medyada paylaşırlardı.

Eymen'in eski Eymen olmaması Asi'yi oldukça sevindiriyordu. Ona da dediği gibi karşısında bambaşka bir insan vardı sanki. Vakit geçirmeyi sevdiği bir insan, bir arkadaş. Erkeklere şu yaşına kadar obje olarak bakmıştı ve buna onu iten Eymen'in ta kendisi olmuştu. Hayat o kadar garipti ki şu an kendisini buna iten kişi en yakın arkadaşı olma yolundaydı.

"Asi, Alaz'ı görmüşler aşağıda."

Eymen'in cümlesiyle irkildiğini hissetti. Günlerdir yanına uğramayan adam tam da taburcu olmasına birkaç gün kala mı gelmişti yani? İfadesiz bir şekilde Eymen'e bakıyordu şimdi. Ne diyebilirdi ki bu durumda?

"İyi."

"Gelmek istiyormuş."

"Gelmesin."

Keskin ve yüksek çıkan sesi Eymen'i de ürkütmeye yetmişti. Usulca başını sallayıp odadan çıktı. Kapının önünde duran hemşireye durumu kendisinin izah edeceğini söyleyip lobiye doğru ilerledi. Alaz biraz ilerisinde oldukça gergin bir şekilde gelecek cevabı bekliyordu. Erhan Yılmaz adını duyduğu günden beri ruh gibiydi. Kendisini Asi'nin yanına gelmemek, karşısına çıkmamak için çok zorlamıştı ancak başaramamıştı. Nihayet cesaretini topladığında kendisini hastanenin lobisinde adını söylerken bulmuştu.

Eymen duraksadı. Bir süre Alaz'ı izledi. Gergin tavırlarıyla dudağının ucu yukarı doğru kıvrıldı. İlk tanıştıkları günden beri Asi ve Alaz'ın arasında sıradan bir ilişki olmadığının farkındaydı. Başta yalan yok, çekinmişti ancak Asi için bir şey ifade etmediği ortadaydı. Alaz kendi kendine çalıp oynuyordu bir nevi. Günlerdir Asi'nin yanında o olmuştu. Güldürmüş, yemeğini yedirmiş, gezdirmiş, saatlerce sohbetler edip kitap okumuştu. Alaz değil Eymen yapmıştı hepsini. Asi'nin kimi seçtiği ortadaydı.

"Boşa bekleme bence."

Ellerini cebine atmış, volta atan Alaz'ı tek bir cümlesiyle durdurmayı başarabilmişti. Ellerini cebinden çıkarıp sesin geldiği yöne doğru döndü Alaz. Eymen denilen eleman karşısında hafif bir sırıtışla dikiliyordu. Bu herif hala daha burada mıydı? Asi'yi ne zaman yalnız bırakacaktı?

"Sana ne lan. Bak işine."

"Benim işim Asi. Görmek istemiyor seni, yanından geliyorum."

Yumruklarını sıktı. Bu herif cidden sinirleriyle oynuyordu. Ufak adımlarla yanına gidip tam karşısına dikildi. Aldığı nefes bile sinir ediyordu onu. Acaba Eymen'i de mi uçurumdan yuvarlasaydı? Ancak karşısındaki herifin Azrail'i bile olmak istemiyordu.

"Kabul et artık oğlum, istemiyor kız seni."

Kıkırdadı Eymen. Her saniye rengi değişen Alaz'ın yüzü kendisini dehşet eğlendiriyordu. Alaz'ın Asi'nin hayatında yeri dahi olmazken kendisinin Asi'nin yanından ayrılmıyor oluşu dünyanın en güzel hissiydi onun için. Onu rakip olarak gördüğü için bile kendisiyle alay edesi geliyordu bazen. Duyduğu cümle ile başını dikleştirdi Alaz. Karşısında kocaman bir ego balonu duruyordu ve bu balonu patlatmak için elinden ne geliyorsa yapacaktı.

la douleur exquise.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin