kayıp.

1.5K 67 17
                                    

"Biraz daha sabret, az kaldı bitiyor."

Genç kadının tenine değdirdiği iğneyi usulca çekti. Tenine kazıdığı figüre baktı, istediği gibi olmuştu. Memnuniyetle gülümseyip son işlemlerini halledip dakikalardır oturduğu koltuktan kalkıp perdeyi çekti ve ellerindeki eldiveni çıkarıp çöp kutusuna attı. İçeriden çıkan kadın ücretini ödeyip mekândan ayrıldığında telefonunu eline alıp kendisini deri koltuğa fırlattı. Günlerdir müdavimi olduğu sosyal medya hesabına tıkladı: Asi'nin hesabına.

Kendisini orada öylece bıraktığı günün üzerinden iki hafta geçmişti. İki haftadır ne yarışlara gidiyor ne de Asi'nin yüzünü görüyordu. Pes etmek pek Alazlık değildi ancak karşısında Asi olunca eli kolu bağlanıyor, her şeye razı geliyordu. Oflayıp telefonu bir köşeye fırlattı. Yalnızca telefonun o küçük ekranından görebiliyordu Asi'nin yüzünü. Kendisini tamamen dövme stüdyosuna kapatmış, dışarıya adımını dahi atmıyordu. Kapının açılma sesini duyduğunda gözlerini açmadan konuştu.

"Hoşgeld..."

"Asi nerede?"

Zeynep'in telaşlı sesini duyduğunda irkildi ve gözlerini açıp doğruldu. Gerçekten Zeynep'in nerede olduğunu bilmiyor, kendisine mi soruyordu? Sesindeki telaş kalp atışını hızlandırırken ayaklandı. Belli ki ters giden bir şeyler vardı.

"Ne bileyim ben nerede? Ablası olan sen değil misin?"

Zeynep onu duymazlıktan gelip deli gibi içeriyi aramaya başladığı sırada cevap alamayan Alaz'ın içindeki endişe tohumu hız kesmeden büyüyordu. Telaşla dudaklarını yalayıp Zeynep'i durdurmaya çalışsa da başarılı olamamıştı.

"Zeynep, dur bir sakin ol! Yok Asi burada!"

"Ne demek yok, nasıl yok?"

"Haftalardır görüşmüyoruz biz Asi ile!"

Duyduğu cümle ile beyninden vurulmuşa dönmüştü Zeynep Asi günlerdir evden Alaz'a gidiyorum diye çıkıyordu oysaki.

"Yalan söylüyorsun..."

"Söylemiyorum, neden söyleyeyim?"

"Yalan söylüyorsun, yalan söylüyorsun! Söyle, nereye sakladın kardeşimi, nerede Asi?"

Hırsla Alaz'ı ittirmeye başlamıştı şimdi. Alaz hiçbir şey anlamıyordu. Asi neden kendisine geldiği yalanını ablasına söyleyip evden gidiyordu? Kiminle buluşuyordu?

"Zeynep, Zeynep dur!"

İçeriye dalıp Zeynep'i sakinleştirmeye çalışan Aksel'i bile fark etmemişti Alaz. Aklı yalnızca Asi'deydi. Nerede olabilirdi?

"Bırak beni! Siz, siz ikiniz bir oldunuz kardeşimi saklıyorsunuz, nerede Asi!"

Bir adım geriledi Alaz. Tepki veremiyor, konuşamıyordu. Asi'ye ne olmuş olabilirdi? Kimin Asi ile bir derdi olabilirdi? Aklına ailesi geldi. Asi'nin ona yakın olduğunu öğrenip Asi'yi kendisine karşı silah olarak mı kullanacaklardı? Çok yüksek olasılıktı. Dizlerinin bağının çözüldüğünü hisseti. Hemen arkasında duran koltuğa bıraktı kendisini. Başını ellerinin arasına alıp öylece durmaya başladı.

"Gel, otur şöyle anlat neler oluyor? Biz hiçbir şey bilmiyoruz."

Aksel'in yumuşak çıkan sesi biraz olsun sakinleştirmişti Zeynep'i. Nefes nefese başını sallayıp Alaz'ın oturduğu koltuğun diğer ucuna oturdu. Gözleri hala daha Alaz'daydı. Rengi atmıştı, dalgın görünüyordu. Sahi bir şey bilmiyor olabilir miydi? Asi'ye dair bir izden haberdarmış gibi durmuyordu. Yandaki sebilden su doldurup eline veren Aksel'e kısa bir bakış atıp aldı ve dudaklarına götürdü. Soğuk sudan bir yudum aldığında daha iyi hissediyordu kendisini.

la douleur exquise.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin