Bölüm 2

2.8K 19 1
                                    

Barış Hoca söylediğim şeye inanmamış gibi omuz silkti.

Barış "Bu muydu? Armin çocuk muyum ben? Dersten kaytarmak için buraya çağırdın ve şimdi de bu saçma hikayeye inanmamı mı bekliyorsun? Cezası büyük olacak küçük hanım."

"Söylediklerime inanmıyor musunuz? Beni takip edin" Onu cesedin yanına getirdim. Furkan. Ölmüştü. Onu ben öldürmüştüm. O çocuk benim yüzümden ölmüştü.

Barış Hoca anca cesedi gördükten sonra bir anda ciddileşti. 

"Armin... Sen... Nasıl? Neden yaptın? Furkan mı o?"

"Yemin ederim bilerek yapmadım. Valla. Bana saldırdı. Ne yapacağımı bilemedim." Tekrardan ağlamaya başlamıştım. 

"Beni neden çağırdın buraya?"

"Ne yapacağımı bilemedim. Anca siz yardım edebilirsiniz bana"

"Adnan Bey'e (Müdürümüz) haber vermeliyim. Ve telefonuna sarıldı. O bunu söylediği anda bütün kanım vücudumdan çekilmiş gibi oldu. Hemen kolunu  tutup mesaj yazmasını engellemek istedim.

"Hocam lütfen yapmayın. Hayatım mahvolur. Zaten ailem yok. Bana ne yaparlar? Size söyledim yemin ederim bilerek olmadı. Her şeyi anlatacağım ama yardım edin şimdi bana " Ağlamalarım onu etkilemiş olacak ki...

"Eee tamam. Ne yapacağız buraya geldiğimizde buradaydı diyelim."

"Ama onunla beraber geldik buraya kameralar görmüştür."

"Bir arkadaşımı arayıp kameralardaki görüntüleri silmesini isteyeceğim. Son birkaç günküleri silsin. Polis falan bulamasın. Parmak izi peki? Dokundun mu ona?"

"Ben yaptım. Onu itince kafası şu demire çarptı ve düştü. Sonra da nefe..." devamını söyleyemiyordum bir türlü. "Sonra da nefes alıyor mu diye baktım nefes almıyordu." Ve ağlamamam kaldığım yerden devam ettim. Ancak Barış hoca soğukkanlılığını koruyarak cebinden çıkardığı mendille Furkan'ın sol kolunu temizlemeye başladı. Parmak izlerini yok ediyordu. "Başka bir yerine dokundun mu?" "Hayır" bu cevap üzerine bahsettiği arkadaşını arayıp görüntüleri silmesini istedi anladığım kadarıyla arkadaşı işinde usta bir hacker idi. İşi bitince beni kolumdan tutup dışarıya çıkardı. Ne olduğunu anlayamamıştım. Her şey on onbeş dakika içerisinde olmuştu. Barış Hocaya mesaj atmam, onun gelmesi...

"Şimdi sınıfa gideceğiz. Hiçbir şeyden haberin yokmuş gibi davran. Sakin ol. Bu işi düşünme iş bende." ve ilkin ben beş altı dakika sonra da o sınıfa girdi. Ve az önce hiçbir şey olmamış gibi dersini anlatmaya başladı. Ama ben Kimya dinleyecek durumda değildim. Neyse ki bu son dersti. Zil çalınca aceleyle eşyalarımı topladım ve eve gitmek istiyordum. Eve gitmek, saatlerce ağlamak... Aslında dışarıda da gezebilirdim ne de olsa evde beni bekleyen bir aileye sahip değildim. Çantamı hazırlayıp dışarı çıkacağım sırada Barış Hoca yanıma geldi. Kısa bir şey söyleyip sınıftan çıktı. "10 dakikaya aşağıdaki parkta ol. Seni almaya geleceğim." Ve şimdi sınıfta yalnız kalmıştım. Kalan kitaplarımı da sınıfta bırakıp sınıftan çıktım. Neler oluyor? Bu adam neden bu kadar rahat? Belki de beni polise verecek? Bilemezsin. 

Ama yine de bahsettiği parka gittim ve onu beklemeye başladım. Beni  fazla bekletmeden arabayla önümde durdu.

"Bin" binip binmeme arasında kaldım. Bu yüzden de biraz bekledim. "Armin ben Furkan değilim, asla da olmam, sakin ol. Bin."

Bindim.

"Sahile gidelim mi?"

"Olur"

ve yol boyunca konuşmadık. Vardığımızda bir kayalığın üstüne oturduk ve konuşmamı bekliyormuş gibi bana baktı. Ama konuşmadım. Pes ederek soru sormaya başladı.

Sadist Öğretmenin Aşkı (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin