Beğenirseniz sevinirim, emek var sonuçta;)
~~~~~~~~~~~~
Abimle buluşmaya son 20 dakika! Alarmı kapatıp uyumaya devam etmişim o yüzden 18:34'te uyandım. Offf offf! Aceleyle kombin ayarladım. Kot pantolon ve ince kırmızı kazak. Siyah bir çanta. Gayet sade ve hoş görünüyordum. Hafif bir makyaj. Saçımı sadece tarayıp serbest bıraktım. Hazırdım.Bu arada 20 dakika geçmişti bile. Kapının önünden gelen korna sesiyle fırladım. Abim beni görünce arabadan indi. Baya yakışıklı olmuştu. Abim olmasaydı var ya... Neyse kollarını açmış bana bakıyordu. Sımsıkı sarıldım. Saçlarımı öpüp kokladı. Bende onun sakallı yanağına öpücük kondurdum. O da çok şık görünüyordu. Siyah üzerine beyaz çizgili gömleğinin düğmeleri açıktı ve içinde de beyaz tişört vardı. Altında da siyah pantolon. Onu incelemeyi bırakıp arabaya bindim.
Beraber deniz kenarında ki restorana gittik. Abimin eşide oradaydı. Çok severdim kendisini. Kibar bir İstanbul hanımefendisiydi. Onun üstünde de mavi ip askılı bir elbise ve aynı renkte ayakkabıları vardı. Başımla selamladıktan sonra çaprazına oturup;
"Nasılsınız yengeciğim."dedim. Kırmızı rujlu dudakları yukarı doğru kıvrıldı;
"İyiyim Zeynep. Sen nasılsın?""Bende iyiyim çok şükür." Baya resmi bir muhabbetten sonra garson menüleri getirdi. Her şey oldukça pahalıydı. Abime zorluk olmasın diye fiyatı daha uygun olan lahmacun istedim. Yengem ise tavuklu salata. Abim de biftek sipariş etti. Garson gülümseyerek başını salladı ve gitti. Bizde sohbet etmeye başladık;
"İşler nasıl gidiyor?"dedi abim. Ben de;
"Müdürden izin aldım, bizim vakamızla ilgilenebileceğim."dediğimde abim kaskatı kesildi. Sonra da;
"Hmm iyi. Baya iyi. Öhhö! Ben bir lavaboya gideyim." Kalktı ve gitti. Yengemle arkasından bakakaldık.
"Ne oldu şimdi buna?"dedi Kübra yengem. Omuzlarımı silkip dudağımı büktüm. Bu arada yemekler gelmişti. Biz yemeye başladık. Yengem;
"Aşk hayatın nasıl bakalım? Biri var mı?"dedi sırıtarak.
"Yani var. Aslında yok,ama var mı? Yok,var." Kafam allak bullak olmuştu. Yengem kıkırdadı;
"Anlaşılan var. Ne kadar yakınsınız?"
"Şöyle söyleyeyim, bu adam benim meslektaşım, bir kere evime yemeğe geldi. Şeyy... Bir eğlence mekanında beni öptü." Yanaklarım kızarmıştı."Bu kadar erken mi?"dedi yengem şaşkın şaşkın bakarken. Saçımı geriye atıp;
"İkimizde iyi değildik o akşam. Normal olsaydım asla yapmazdım. Ama o akşamdan sonra aramızda bir bağ oluşmuş gibi. Bilmiyorum. Her an onu düşünüyorum ve yüksek ihtimalle o da beni düşünüyordur."
Allah'ım ne diyorum ben?!"İyi iyi!"dedi. Bu arada abim gelmişti. Baya uzun sürmüştü. Yengem fark etmesede ben ağladığını fark ettim. Utanır diye bir şey demedim.
"Nerede kaldın hayatım? Bifteğin soğudu."dedi.
"Tuvaletteydim canım. Bir şey olmaz ben böyle de severim."dedi ve yemeğine yumuldu. Bizde az kalan tabaklarımızı bitirdik.Sonra da restoranın teras kısmına geçtik. Batan güneş denize vuruyordu. Hafif bir yağmur çiseliyordu. Kız kulesi de denizin tam ortasındaydı. Mükemmel fotoğraf olurdu. Telefonumu çantamdan çıkardım ve açıyı ayarlayıp çektim. Instagram'a girip fotoğrafı story'me ekledim ve üstüne;
"Akşama doğru azalırsa yağmur,Kız kulesi ve Adalar...
Ah burda olsan çok güzel hâlâ İstanbul'da sonbahar..."Yazıp paylaştım. Derin bir nefes aldım. Spotify'dan Teoman'ın İstanbul'da Sonbahar şarkısını bulup açtım. Gözlerimi kapatıp dalga sesleriyle karışan şarkıyı dinlemeye başladım.
Göz yaşlarım usul usul akıyordu yanaklarımdan...
Sanki sevdiklerim hayattalarken hâlâ...
Keşke burada olsan anne. Sana ihtiyacım var. Hemde çok...
Hıçkırınca kimse duymasın diye dudaklarımı birbirine bastırdım.Kendimi toparlamam gerekiyordu. Gözlerimi açıp kimseye görünmeden kızlar tuvaletine gittim. Makyajım akmıştı. Musluğu açıp iyice duruladım. Kafamı kaldırıp aynadan baktığımda arkada bir silüet gördüm. Birden çığlık attım. Gözlerimi kırpıştırınca kim olduğunu anladım. BERK!
Ona doğru döndüm;
" Ne yapıyorsun sen burada? Hemde kızlar tuvaletinde!"Yavaşça kapıyı kapatıp kilitledi. Üstüme doğru gelmeye başladı. Elleriyle göğüslerimi itti. Arka duvara çarptım. Ben de onu itmeye çalıştım ama başaramadım. Bir eli vücudumda geziniyordu. Bağıramıyordum çünkü diğer eliyle ağzımı kapatmıştı. Sonra birden eli sütyenimin kopçasına gitti. Ne kadar debelensemde açmayı başardı. Ağlıyordum. Bağırıyordum. Ama kimse yoktu...
10 sene öncesi gibi kimse yoktu yanımda...
Yine en ihtiyacım olduğu zaman yoklardı...Heryerimi elliyordu. Göğsümdeki elleri önce karnıma sonra da...
Orama gitti. Öyle bir bağırdım ki o bile korktu. Adi köpek!
Hâlâ bağırıyordum ama bu sefer alışmış olmalı ki sırıtıyordu. Vücuduyla beni zapt ederken eliyle cebinden mendil çıkardı. Ve burnuma kapattı. Evet bu eterdi. Yavaş yavaş başım dönmeye başlamıştı. Ayakta kalmak için direniyordum ama çok dayanamadım. Vücudum sola doğru devrildi. Alnımda keskin bir acı hissettim. Yere düştüğümde kan oluk oluk akıyordu. Gözlerimi kapatmadan önce son kez ona baktım. Pantolonumu çıkarmaya çalışıyordu. Hayır...
Bu olmamalı...
Lütfen anne yardım et...
Neden yoksun anne...
Lütfen gel anne...
Sen burada olsaydın beni korurdun değil mi anne...