BEN GELDIIMMMMMM. BAYA BIR UZUN SÜREDİR BÖLÜM ATAMIYORUM AMA WHATSAPP KANALINDAN SPOİ ATIYORUM. NEYSE BU BÖLÜM ÇOK FENA BİR ŞEY OLDUU HEMEN OKUYUN VE YORUM ATIN BAKALIM. SIRF SIZ OKUYUN DİYE HIZLU BIR ŞEKİLDE ATTIM YAZIM HATALATI OLABİLİRRR. İYİ OKUMALAR BALLARIMMM...
Mavi Gri: Ben Sende yandım
Kıraç: Kan ve Gül
Müslüm Gürses: Affef
Dolu Kadehi Ters Tut: Gitme
10. BÖLÜM
YAZAR BAKIŞ AÇISI
Silah sesleri yükselmeye başlamıştı bir anda. Barlas kafasını dışarıya doğru çevirdiğinde yükselen silah seslerinin hedefi Nehir olduğunu gördü. Silahını belinden çıkarır çıkarmaz dışarıya doğru koştu. Nehir sonunda arabanın arkasına geçtiğinde Barlas rahatlamıştı.
Ama ağzından çıkan “Ah!” iniltisiyle bütün odağını kaybetmişti. “Nehir!” diye bağırdı çaresizce. Vurulmak umurunda değildi, saklandığı arabanın arkasından çıkarak Nehire doğru koşmaya başladı. Adamlar Barlası gördüklerinde hemen arabalara atlayarak, büyük bir hızla gitmişlerdi.
Barlas Nehirin yanına geldiğinde neredeyse bilincini kaybetmiş durumdaydı. Çünkü Sevdiği Kadın sol omuzundan vurulmuştu. Annesi gibi ya onu da kaybederse bu sefer yaşayamazdı.
“Nehir gözlerini sakın kapatma. Tamam mı? İyi olacaksın!” diye bağırıyordu. Ama karşısındaki kadının gözleri isteksizce gidiyordu. Yine aynı şeyi yaşıyordu Barlas. Sevdiği birinin canı yanıyordu.
“Şimdi olmaz Nehir, seni de kaybedemem.” dedi bağırarak. Ama Nehir gözlerini çoktan kapatmıştı. “HAYIR NEHİR AÇ O GÜZEL GÖZLERİNİ SENİ DE KAYBEDEMEM!” dedi haykırarak. Gözünden bir yaş döküldü Barlasın. Kaç yıldır ilk defa bir yaş dökülmüştü gözünden. En son ağladığında lisedeydi. Şimdi ise karşısındaki kadını kaybetmekten korktuğu için ağlıyordu.
Nehiri kucakladığı gibi arabayla hastaneye götürdü. Ameliyathaneye kadar bırakmamıştı. Ta ki Doktorun “Siz buraya giremezsiniz beyefendi.” diyene kadar. Yere oturmuş sadece onu düşünüyordu Barlas.
Yaklaşık yarım saat geçtiğinde Timdekiler durumu öğrenmiş ve buraya gelmişlerdi. Balca ağlayarak koridorun başında göründü. Üstünde doktor önlükleri vardı. “NEHİR!” diye haykırdı. Savaş sevdiği kadının sesini duyar duymaz ona doğru döndü. Balcanın gözleri hem yaşlı, hem de uykulydu. Belli oluyordu nöbet arası uykudan uyandığı. Savaş ona doğru yürüdü.
Balca ilk Nehir vuruldu dediklerinde inanamamıştı. Ama ona doğru gelen Savaşın yüz ifadesini görünce ayakları işlevini yitirmiş, yere düşerken Savaş yakalamıştı.
“İNANMIYORUM, NEHİRE BİR ŞEY OLMAMIŞTIR. DEĞİL Mİ SAVAŞ? BİZİİM NEHİR DEĞİL DESENE!” diye bağırdı başını Savaşın omuzuna bastırarak. Bütün kollarını sarmıştı Balcanın bedenine. Zor tutuyordu onu. Balca bir anda Savaşı iterek ayağa kalktı.
“İNANMIYORUM Kİ SİZE! SİZ BANA YALAN SÖYLÜYORSUNUZ!” diyerek Seline doğru yürümeye başladı.
“SÖYLESENE SELİN, NEHİRE BİR ŞEY OLMADI DESENE! BARİ SEN YAPMA!” dedi. Selin kendini çok zor tutuyordu. Balcaya tek bir kelime bile edememişti. Balca ondan cevap alamayınca delirmiş gibi Meriçe doğru döndü.
“MERİÇ SEN SÖYLE! BENİM CANIMA, KARDEŞİME BİR ŞEY OLMADI DESENE” dedi ama Meriç kafasını başka bir yere doğru çevirdi gözleri yaşlı bir şekilde. Balca kendinde değildi. Bu sefer Sezene doğru döndü. O da kocasının yanında ağlayarak duruyordu.