Bölüm 2

327 24 16
                                    


İKİNCİ BÖLÜM

" Kaçırılma "

Otoparka girdiğimde takip edilme hissi daha da arttı. Hızlıca arabama yönelip kapısını açtığımda arkamdan biri varmış gibi hissettim. Arkamı döndüğümde iri yapılı, siyah takımlı iki kişi bana bakıyordu. Bunlar magazinci olamazdı. Babamın tanıdığım adamlarından da değildi. Kendimi sakin tutmaya çalışarak " Siz kimsiniz ve beni neden takip ediyorsunuz. Bu yaptığınız suç biliyorsunuz değil mi? " dedim. Adamların yüzünde mimik oynamadan yüzüme bakmaya devam ettiler. Sanırım onlar da yeni botoks yaptırmışlardı. Yüzlerinde hiç mimik yoktu.

Arabamın yanındaki minibüsün kapısı açılıp içinden sarışın ,uzun boylu biri indiğinde diğer adamlar ellerini önlerinde bağlayıp başlarını yere indirdi. Burada ne oluyordu bu gelen adam bunların patronu muydu? Daha da önemlisi benden ne istiyorlardı.

Sarışın adam yanımıza birkaç adımla geldi. Bana bakmadan "Patronumuz sizinle konuşmak istiyor." Dedi. Kendisi patron değilmiş. Ben onun aksine yüzüne dikkatlice bakıp düşüncelerini anlamaya çalışıyordum.

"Sizin patronunuz kim? Benden ne istiyorsunuz?" Sorduğum sorulardan sonra adam sonunda başını bana çevirip gözlerimin içine baktı.

"Onu da gidince görürsün avukat "

"Bana kim olduğunuzu ve nereye gideceğimizi açıklamazsanız hiçbir yere gitmem." Diye onu uyardım. Bu adamların babamın adamı olmadığını artık anlamıştım. Babamın adamları olsaydı bunu söylemekten çekinmezlerdi. O yüzden içimdeki panik biraz daha artmaya başlamıştı. Babam beni öldürmezdi ama bu tanımadığım ve benden ne istediğini bilmediğim adamlar için aynı şeyi söyleyemezdim.

Korkmaya başladığımı onlara belli etmemeye çalışıyordum. Şu an ne kadar az panik yaparsam benim için o kadar iyiydi. Hem beni gündüz gözüyle şehrin en ünlü kafelerinden birinde kaçıramazlardı değil mi? Beni zorla getirmeye çalışırlarsa da kıyameti koparırdım. Otoparkta elbet sesimi duyan biri olurdu. Sana seçenek sunduğumu hatırlamıyorum avukat. Şimdi bin şu arabaya yoksa biz bindiririz." Dediğinde başıyla yanındaki adamları işaret ediyordu.

"Tekrar ediyorum bana kim olduğunuzu ve nereye gideceğimizi söylemeden sizinle gelemem. Sizinle gelmemi istiyorsanız sorduğum sorulara cevap verin." Diye direttim. Bir yandan da çantamda biber gazını araya başladım.

İsmini bilmediğim sarışın adam adamlara kafasıyla beni işaret ettiğinde adamlar üstüme doğru yürümeye başladılar. Beni gerçekten zorla getirmeye mi çalışacaklardı. Adamlar bana yaklaşıp kollarımdan tutmaya çalıştıklarında bir yandan direnip çantamdan biber gazını bulmaya çalışıyor. Bir yandan da "İmdat adam kaçırıyorlar" diye bağırıyordum.

Bir tanesi belimden tutup havaya kaldırdığında ayaklarımla tekme atıp daha yüksek sesle bağırmaya başladım. Koskocaman otoparkta bir Allah'ın kulu yok muydu yani. Onu da bırak beni iki aydır gece gündüz takip eden magazinci ordusundan bir kişi bile kalmamış mıydı?

Belimden tutan adam diğer elini bağırmamam için dudaklarımın üstüne koyduğunda daha hızlı tekme atıp ellerimle ağzımdaki elini çekmeye uğraşıyordum. Beni siyah minibüsün kapısına geldiğimiz de üst üstte attığım tekmelerden biri sarışın adamın kafasına gelmişti. Umarım tekme çok sert gelip kafanı kırmıştır. Umarım beynindeki bütün hücreler ölmüştür.

Aslında beyninde hücre olduğundan şüphem var. Eğer olsaydı beni kaçırmaya çalışmazdı. Bunların ellerinden bir kurtulayım onlara dava açıp sürüm sürüm süründürmezsem...

Kırık Kalem.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin