Bölüm 4

333 24 24
                                    

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

"Magazin Bombası"

Sabah gözlerimi Kral'ın yüzümü yalamasıyla araladım. Bu Kral'ın dilinde ben acıktım bana mama ver demekti. O yüzden onu daha fazla aç bekletmek istemediğim için istemesem de yatağımdan kalktım. Kral'ın mama kabını doldurup kendime de kahvaltı hazırlamaya başladım. Hiçbir zaman bir kahveyle yaşayabilen biri olmadığım için kahvaltı benim için her zaman çok önemli olmuştur. Kahvaltımı hazırlayıp masaya geçtiğimde kapı çaldı.

Bu saatte kim gelmiş olabilir ki herkes sabahları çok sinirli olduğumu bildiği için bu saatlerde yanıma yaklaşmaya cesaret edebilen pek olmazdı. Kapıyı açmak için kalktığımda Kral da benimle birlikte kapıya doğru yürümeye başladı. Kapıyı açtığım da karşımda Atilla'yı gördüm. Onun buz gibi yüzünü görünce dün olanlar gözlerimin önünden geçmeye başladı. Kahretsin olanların hiç biri kâbus değildi.

Kral önüme geçip Atilla'ya hırlamaya başladı. Atilla Kral'a bakıp samimiyetsizce gülümsedi. Onu işaret ederek " Senin mi? Ne sevimli!" dedi. Gözlerimi devirip onun gibi samimiyetsizce gülüp " Evde yokum, lütfen bir daha elime gelme." dedikten sonra kapıyı kapatmak için hareket ettiğimde elini kapıya koyup kapının kapanmasını engelledi.

"Seninle dava hakkında konuşmak istiyorum. Şimdi çek şu cici köpeğini içeride sakince konuşalım." Şeytan diyor sal Kral'ı üstüne bir yerlerini parçalasın. Bilge sakin olmalısın dava bitesiye kadar onu görmeye katlanmalısın. Hem Kral'ı üstüne saldığında ya oğlun bu zebaniden hastalık kaparsa yazık olur.

"Kral içeri geç oğlum." Dediğimde Kral beni ikiletmeyip içeri geçti.

"Ne diyeceksen buradan de seni yüzünü daha fazla görmek istemiyorum." Dedim ama beni umursamadan kapıya dayadığım koluma çarparak içeri geçti. Eve girişiyle evimi incelemeye başladı. Salondaki dosya kutularını görünce "Evin, ev gibi değil de ofis gibi. Bu kadar kutunun burada ne işi var."

Onu görmeye bile dayanmıyorken evim hakkında yorum yapmasına dayanamayıp "Sana ne be. Sana evim hakkında açıklama mı yapacağım. O gözlerine sahip çık yoksa onları oyarım." Onun gözlerini oymaktan büyük bir zevk alırım. Ama tırnaklarımın onun yüzünden bozulmasını istemiyorum.

Bahçeye doğru baktığını gördüğümde neye baktığını tahmin etmek çok zor değildi. "Bahçende mezar mı var?" derken sesi şaşırmış daha doğrusu şok olmuş bir şekilde çıkmıştı. Sanki bahçemde ceset görmüş gibiydi.

"Bana eli kanlı bir katilmişim gibi bakmayı keser misin? Boş o mezar."

Şüpheyle bana bakıp " Boş mezarın bahçende ne işi var. Kimi öldürmeyi düşünüyorsun avukat? Seni masum bir avukat sanmıştım." dedi yüzünde muzip bir ifade vardı.

"Senin dışında mı? Birini öldürmeyi düşünmüyorum." Dedikten sonra bahçeye doğru yürümeye başladım. " O mezarı düşünmek için kullanıyorum." Dediğimde yüzündeki muzip ifade gitti yerine meraklı bir ifade geldi.

"Nasıl yani?"

Hayatımla ilgili önemli bir karar vereceğim zaman içine girip ölüymüşüm gibi yatıyorum. Aldığım karar bu mezarda ölü bir şekilde yatmama değer mi diye düşünüyorum."

Atilla bir şey demedi ama anladığını belli eder bir şekilde başını salladı. Mezarın başına kadar gidip içine baktı."Diğerlerinden farklı olduğunu biliyordum ama bu kadarını ben bile tahmin etmiyordum."

Daha benim hakkımda ne gördü ki bu kadarı o bile tahmin etmiyormuş. "Saki ben mafyaymışım gibi konuşmuyor musun? İnan bir gülme geliyor bana. Ne diyeceksen söyle sonra defol git evimden."

Kırık Kalem.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin