1. OKYANUS MAVİSİ
NP : The Neighbourhood - Sweater Weather
**
"O diye vurguladığın şey ne?" dedim. Her ne kadar korksam da ifademi düz tutmaya çalıştım. Korkuya değil sadece zamana ihtiyacım vardı."Siren." dedi Baran daha fazla uzatmadan. Afalladım.
"O ne tam olarak?"
Göz devirdi. "Dönüştüğünde görürsün."
"O şeye mi dönüşeceğim?"
Sakin bir ses tonuyla konuştu. "Evet," dedi. "Tıpkı benim gibi." Sesinde acı bir keder vardı. Mavi gözlerinde ki ışık sönmüştü.
"Üzgünüm," dedim Baran'ın mavi gözlerinin içine bakarken. "Çok şeyi geride bırakmış olmalısın." Buruk bir gülümseme bahşetti bana. Ben ise sadece burukça bakmakla yetindim. Bende aynı acıyı çekecektim ne de olsa.
Kadife gibi sesiyle konuştu. "Seni kendi evimde götürmem gerekiyor. Kalacak bir yerin yok." Gerçek yüzüme tokat gibi çarpınca sedelendim.
"Evime gidemeyecek miyim?" Pekala, ben illa ki kendime kalacak bir yer bulurdum. İyi de nasıl? Cidden harika! Herkesin canı cehenneme! Ben kendime kalacak bir yer bile bulamayacak mıydım?
"Üzgünüm," dedi. Yalandı. Gözlerine bakan biri bile bunu anlayabilirdi. "Sadece beni takip et." Emir kipi kullanılmasını sevmezdim. Yine de sesimi çıkarmadan sessiz adımlarla parıldayan bacaklarıma bakarak onu takip ettim. Başka bir seçeneğim yoktu. Fevkalade.
Her ne kadar sızlanmak istesem de sesimi çıkarmadan düz ve kendinden emin adımlarla onu takip ettim. Sızlanmak için de zamanım yoktu. Sonunda durduğunda, adımlarımı yavaşlatarak tam yanında durdum.
Minik bir yere gelmiştik. Küçük bir kulübeden ibaretti. Evin neredeyse eskimiş kapısını açtı. İçeriye doğru bir kaç adım attım ürkekçe. Etraf kül kokuyordu ve soğuktu. Bir ev gibi değildi. Soğuktu. Ve etraf kül kokuyordu. Nasıl?
Etrafı incelerken gözlerim evin karanlığına nazaran renkli tabloya takıldı. Güneşin son ışıklarının kıyıyı son bir altın öpücüğüyle yıkadığı bir tablo. Hayranlıkla tabloya bakarken aklıma, bilinçaltımın en derinlik kuyularından bir anı belirdi. Sanki bu tabloyu bir yerde görmüş gibi hissetmeye engel olamamıştım.
Dejavu.
Tüm zerrelerime kadar titrerken çaresizce dişlerimi sıkarak buna engel olmaya çalıştım. "Baran," diye mırıldandım bir şeyi hatırlayınca. Baran, omzunun üstünden başını çevirip stresten gerilmiş yüzüme baktı. "Arkadaşlarımın yardımıma ihtiyacı var. Onları yüz üstü bırakamam."
Gülümsedi. Dudaklarının kıvrılışının aksine gözleri ifadesizdi. İç karanlığımdan bir ses kulaklarında yankılandı o an.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OKYANUSTA BİR DAMLA
FantasíaÖlüyordum. Ölüm ağzımdaki sıcak kan değildi. Ölüm soğuktu. Sizi buz parçasının içine alıp her bir zerrenizi donduruyordu.Üşüyordum. Kimse yardım etmiyordu. Ölüyordum ve üşüyordum. Ölüm soğuktu. Ama kimse yardım etmiyordu. Çığlık atıyordum ama sadece...