eps 5

787 109 70
                                    

Hyunjin ve arkasından onu takip eden jeongin kısa süre içinde kimsenin olmadığı bir koridora ulaşmışlardı. jeongin bu koridoru genelde personellerin kullandığını biliyordu ama şu an ortalıkta kimsecikler yoktu. hyunjin arada omuzunun arkasından jeongin'in gelip gelmediğini kontrol ediyor, ona göre hızını ayarlıyordu.

jeongin'in ondan korktuğunu düşünüyordu.

kısa süre içinde asansörün önüne geldiklerinde hyunjin durdu. kolunu kaldırarak asansörün tuşuna bastı. bileğinin ucundaki düğmelerle uğraşırken tok sesiyle sordu "benden korkuyor musun?" umursamaz görünen tavrıyla sorduğu soru karşısında jeongin, oldukça gergin görünüyordu. ama içindeki bu gerginliğin sebebi korku veya endişe değildi. 

aksine, bu gergin his onu heyecanlandırıyordu.

"hayır efendim." jeongin gözlerinin önüne düşen perçem tutamlarını kafasını sallayarak arkaya attığında gözü asansörün üstündeki yarım saat şeklini andıran yere kaydı. eskitme bir dekor olarak koyulan bu parça hoşuna gitmişti.

hyunjin bileğindeki düğmelerle oynamaktan sıkılmış olacak ki hızlı bir hareketle jeongin'e döndü. tilki gözleriyle hyunjin'e bakan oğlan oldukça tatlı ve uysal görünüyordu. hyunjin jeongin'e baktığı zaman gözlerindeki ciddiyet kayboluyordu.

"changbin sana zarar verecek bir harekette bulunmadı değil mi?" jeongin yutkundu ve kafasını hayır anlamında salladı. hyunjin birkaç adım öne çıkarak jeongin'e yaklaştı ve kafasını eğerek gözlerinin içine baktı.

"emin misin? benden bir şey saklamana gerek yok." hyunjin boğazını temizledi ve düzeltti "benden bir şey saklamana izin vermiyorum, patronun olarak." jeongin dudaklarını bastırarak ağzını açtı. tam konuşacakken asansörün kapısı açıldı.

hyunjin asansöre baktı ve duruşunu dikleştirerek içeri girdi arkasından hızlı adımlarla jeongin de geldi.

bir süre sessiz ortamın durgunluğunu hyunjin bozdu. "sonsuza kadar konuşmayacak mısın? sana rahat olabileceğini söyledim." sert sesiyle her kelimesi ağzından emir gibi çıkan oğlan karşısında jeongin olabildiğince rahat gözükmeye çalışıyordu.

hiç rahat bir durumda değildi.

kafasını eğdi ve kısık sesiyle konuştu "özür dilerim efendim" hyunjin meraklı gözlerle jeongin'in devam etmesini bekledi "servisi düzgün bir biçimde yapamadığım için bay changbin'in üzerine tepsiyi düşürdüm." 

ellerini ve gözlerini sıkarak yüksek sesle bağırdı "özür dilerim!"

hyunjin, jeongin'in önüne gelerek sıktığı eli tuttu, diğer eliyle genç oğlanın çenesinden tutarak kafasını kaldırdı. jeongin yavaşça gözlerini açtığında koyu kahverengi gözlerle ona bakan sarışın oğlanla gözleri kesişti.

"o piçin özür dilemesi gerekiyorken sen neden diliyorsun? sırf bir çalışan olduğun için kendini bu kadar hor görme ve kendini kötü hissetme, anlaştık mı?"

*

Asansörden indiklerinde bir kaç adım daha yürüyerek en uçta yer alan bir odanın önüne gelmişlerdi. bu süre zarfında da yine bir konuşma olmamıştı. hyunjin kapının yanındaki duvara yaslanarak kollarını birleştirdi.

turuncu saçlı oğlanın yaka kartındaki ismi içinden geçirdikten sonra kafasını kaldırarak ona bakan gözlere daldı bir kaç salise. sonrasında yandaki kapıyı işaret etti "içeride temiz kıyafetler var, zevkine göre olanı seç ve üstünü değiştir." jeongin ellerini birleştirerek mahcup bir gülümseme edindi "tamamdır efendim."

i need a partner, minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin