Dün gece yalnızca 3 saat uyuyabilmiştim.Elimin ağrısı gece boyunca durmadığı gibi üstüne beni de uyutmamıştı.Neyse ki bugün okul yoktu o yüzden bir tık daha rahattım aslında.Telefonumdan gelen bildirim sesiyle irkildim ve yavaşça telefonumu elime aldım.Mesaj Aras'tandı."Günaydın,elin nasıl oldu."Beni merak etmesi,benim için endişelenmesi beni mutlu ediyordu aslında."Günaydın,bugün daha iyiyim"aslında hiçbir şey değişmemişti ama yinede boşuna telaşlandırmak istemiyordum."iyi bakalım.Sen akşam ki yemek konusunda kararlı mısın hala?"
"Evet!!!!"O yemek bugün planlandıysa bugün yenecekti.bir şeylerin ertelenmesinden nefret ediyordum."Tamam.İyi günler."
"Sanada"Ben şimdi yemeği nasıl yapacağım.Duşa da giremeyeceğim.Off tam da zamanını buldu gerçekten.Yine herşey üst üste geliyor yine yine yine...
Mutfağa girdiğimde tencerede dünden yemek artığı olduğunu görünce rahatladım.Adeta benim zehrime panzehir olmuştu o yemek.Yavaş ve dikkatli bir şekilde yemeğimi ısıtıp masaya bıraktıktan sonra sakin ve yavaş bir şekilde yemeğimi yedim.O kadar dikkatliydim ki mutfaktan en ufak bir ses dahi çıkmıyordu.Nihayet yemeğimi de yedikten sonra artık hiçbir ihtiyacım kalmamıştı.Aslında bir kahve çok iyi giderdi.Ah Aras olsaydı yapardı bana şimdi....
Söylene söylene tekrar mutfağa gittikten sonra kendime köpüklü sade bir kahve yaptım.ve koltuğumun karşısına geçtim.Artık gökyüzü bana ben gökyüzüne bakıyordum.Her saniye aralıksız bir şekilde göz göze geliyorduk.O bana gülümsüyordu.Ama ben ona gülümseyebiliyor muydum bilmiyorum.İçimden gelmediği için gülümseyemiyordum sanırım.Oysaki gülüşümü tekrar getirebilecek tek insan vardı.Ama o da yanımda değildi.Olsun hayat iyisiyle kötüsüyle yine de çok güzel.Hayat bazen acısıyla,bazen tatlısıyla güzel.Bazen gülerek,bazen ağlayarak güzel.Ama şunu unutmayın ki bu hayatta hiç kimse kalıcı değil.Bazen en bırakmaz dediğiniz insanlar sizi yarı yolda bırakabilir.Siz yinede kimseye güvenmeyin...
5 saat sonra :
Gözümü açtığımda koltukta uyuya kaldığımı anladım ve hemen doğruldum.Saat akşam 5 olmuştu.Hazırlanmam gerektiğini anlayıp hemen odama doğru geldim.Duşa giremeyecektim ama zaten daha saçlarım sertleşmemişti.Önce dolabımdan elbiselerimin içerisinde bir süre göz gezdirdikten sonra siyah elbisem gözüme çarptı.Bu elbise bana annemin hediyesiydi.Siyah elbise'mi üzerime giydikten sonra yüzüme de ufak sade bir makyaj yaptım.Saçlarımı da saç düzleştiricisiyle düzleştirdikten sonra artık hazırdım ve hemen telefonumdan Aras'a mesaj yazmaya başladım
"Ben hazırım."
"Anlaşıldı."
Yatağımda oturup biraz dışarıyı seyrettim.Uçan kuşlar,çimlerde koşan köpekler,rüzgâr'ın etkisiyle oradan oraya savrulan ağaçlar...
Dünya'nın gerçekten de akıl almaz bir düzeni vardı.Ama bir türlü benim düzenim yerine oturmuyordu.İlk önce ailemle sorunlar yaşamaya başladım sonra annem bizi terketti.Memleketimden yüzlerce kilometre uzağa gönderildim.Ve şimdi ise Aras çıktı karşıma.Nereden geldi nasıl geldi hiçbir fikrim yok.Ama yinede çok belliydi ki hayat tesadüfleri seviyordu.Aras'ın aracının geldiğini farkettiğim gibi çantamı elime alıp dışarıya çıktım.Aras geldiğimi farkettiği gibi kapıyı nazik bir şekilde açıp beni bekledi."teşekkür ederim"araba bindiğimizde nereye gittiğimizi bilememek beni karamsal hissettiriyordu aslında ama olsun.En azından Aras yanımdaydı.Mekâna varana kadar ne o konuştu ne ben konuştum.Ulaştığımızda ise anladım ki beni deniz kenarında bir yere götürüyordu ve bu luxery restaurant olacaktı.Ben arabadan kavga dövüş inmeye çalışırken bir anda Aras kapımı açtı ve gülerek "bunu yapmaya çalışıyordun sanırım"diyerek bakışları bana çevrildi."Ya dalga geçmee."Biz gülerek yemek salonu tarafına geçerken insanlar bize garip bir gururla bakıyorlardı.Yemek salonuna geldiğimizde cam kenarındaki masalardan birine oturduk.Beraber masum bir şekilde denizi izlerken sessizliği bozan kişi garson oldu."Hoşgeldiniz.Ne alırsınız"Aras nazik bir şekilde beni bekledikten sonra konuşmaya başladım."Ben bir hatay usulü tavuk dürüm alayım.Yanında da ayran"İstanbul'lara kadar sürüklenmiş olsam da memleketimden vazgeçemiyordum."Bende bir kıyma şiş'le kola alayım.Servis olsun"siparişlerimizi verdikten sonra sessizce denizi izlemeye devam ettik.Ama sanki Aras'ta bugün ayrı bir gerginlik var gibi hissediyordum.Sanki biraz stres yapmıştı.Yemekler geldiğinde Aras'ın yemeğini hiç yemediğini ve denizi bırakıp beni izlemeye başladığını farkettim."Neden öyle bakıyorsun?"
"Yemek yerken ne kadar güzel olduğuna bakıyorum."Utanmıştım.
"Teşekkür ederim"ben sakin sakin yemeğimi yerken bir anlık çılgınlıkla bende yemeyi bıraktım.Bu sefer bende ona inatla bakmaya başladım.O sıra elimi tuttu ve beni ayağa kaldırdı.Ben heyecandan ölmek üzereyken anlamıştım artık."Ben sana aşık oldum Elif.Ve ömrümün sonuna kadar senin yanında kalmak,seninle yaşlanmak istiyorum.BENİMLE ÇIKAR MISIN?"Kalbim durdu,kalbim durdu,nefes alamıyorum."EVEEETTTT!!!"
O an gelen alkış sesleri,ve benim içimde yaşadığım heyecanla karışık bir mutluluk.Bu geceden aklımda kalan en önemli detaylar bunlar oldu.Artık Aras benimdi.Aras benim panzehirim olacak ve tüm zorlukları beraber aşacaktık.Aşamazsak ta beraber düşecektik.Ama beraber olacaktık.
HER ZAMAN BERABER...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTSAK
RomanceElif İle Aras'ın Akıllara Durgunluk Veren İmkansız Bir Aşk Hikâyesi.Bir gün Elif telefonunu düşürür ve arar durur.Oysa ki telefon Aras'tadır.Ve Bu Da Aşk Hikâyelerinin İlk Bölümü Olarak Karşımıza Çıkar.Ve Bu Kader'in oyunu Bize Bu Hikâyenin Zamanla...