3.2

2.3K 161 56
                                    

"Nasıl yani evleniyor muyuz?" kelimeler birden ağzımdan çıktığında Barış sırıtarak bana bakıyordu. "O da olur güzelim de..." Barış kem küm eder gibi yaptığında omzuna vurdum. Barış buna daha çok güldü ve hemen toparladı. "Hemen alıyorum nikah tarihini." dedi. Bu tatlı hallerine güldüğüm sırada önüme gelen saçları parmak uçları ile geriye doğru aldı.

"E- kim bu seninkiler bir türlü söylemedin?" yanımdan kalkıp odanın sol köşesinde duran alkol dolabına ilerledi. "Deli olduğumu düşünmeni istemiyorum." biraz daha koltukta yayılarak oturdum. "Hem konumuz benimkiler mi? Hâlâ 'Evet' demedim buna takıl bence."

Barış çıkardığı kırmızı şarabı kadehlere doldurup yanıma geldi "Onay belirten kelimeler dışında başka bir şey söylemen yasak." uzattığı kadehi aldıktan sonra gözlerimi kısarak bakmaya başladım "Kim karar verdi buna?" Barış eski yerine -yanıma- geçtikten sonra elindeki kadehi kaldırdı "Çok büyük ihtimalle dakikalar sonra sevgilin olacak aciz kul hanımefendi."

Kadehimi, kadehine nazikçe çarptıktan sonra bir yudum aldım "Senin özgüven bir coştu. Hayırdır?" Barış masumca omuzlarını hareket ettirdi "Tövbe haşa." dedi sakince, kafasını hafifçe ileri doğru uzattı.

Aklımdaki arsız kadına kulluk ederek yüzlerimiz arasındaki mesafeyi biraz daha kapattım, nefeslerimiz birbirine karışacak kadar yakındık.
"Cevap bekliyorum." yutkundu "Hem de dakikalardır." Cevabını bildiğin soruları soruyorsun aslan parçası.

Bakışlarım önümde ziyafet olarak duran dudaklarına kaydı, Barış bunu fark ettiği an dilini dudaklarında gezdirdi. "Yapma." mayışmış sesimle verdiğim savaşın sonuna geliyordum. "Neyi?" Barış kadehi tuttuğu elini saçlarıma doğru uzattı, bir kaç tutama dokundu. "Tansiyonum yükseliyor Barış." kelimelerimin hemen ardından dudaklarında serseri bir gülüş peydah oldu. "Düşürelim o zaman."

Kedinin fareyle oynadığı gibi beninle oynuyordu. Dayanacak gücüm kalmadığında oyun bitecekti ama ona daha vardı ve ben bekleyemezdim. Barış'ın da istediği gibi ilk ben yenilmişim gibi yaptım.

Boşta kalan elim ile Barış'ın yakasını tutup kendime doğru çektiğimde bunu Barış'ta beklemiyordu. İçimde hızla filizlenip büyüyen ihtirası durdurmadan dudaklarımı dudaklarına bastırdım.

Kulaklarımda oluşan çınlamayı umursamadan dudaklarımı hareket ettirdim. Ağzımda şarabın tadı vardı ve buna Barış'ın ipeksi dudaklarının tadı da eklenmişti. Bana karşılık vermeyen dudakları bilinçsizce ısırdığımda boğuk bir inleme işittim. Bu Barış için bir aydınlanma olmuştu, hâlâ saçlarımın üzerinde olan elini enseme bastırdığında kadehin soğuk camını tenimde hissettim; ateş gibi olan sıcak tenimde.

Barış hızla dudaklarımı kavradığında damarlarıma kesikler atılmışcasına titredim. Yavaş değildi, yarın yokmuşçasına hızlı ve istekliydi. Dilini dudaklarımın üzerinde hissettiğimde içgüdüsel olarak ağzımı araladım.

Dili ağzımdan içeriye kaydığında elimdeki kadehin yere düşüp parçalara ayrılmasından korkarak sıkıca tuttum. Saniyeler birbirini kovalamaya başlamadan hemen önce, kısa bir süre dudaklarımız ayrıldı, Barış bunu fırsat bilerek hem kendi kadehini hem de benim elimdeki kadehi orta sehpanın üzerine bıraktı ve hızla bana döndü.

İlk öpüşmemizde olan saflık, masumluk yoktu. Ateşler içinde yanan iki insan vardı. Şehvet vardı, arzu vardı. Barış kendini biraz daha üzerime doğru eğdiği sırada koltukta geriye giderek ona yer açtım. Ellerini iki yanıma koyarak kendini havada tutuyordu, tekrar dudaklarımı öpmeden önce burnunu boynuma sürttü ve derin bir nefes aldı.

Kafasını kaldırıp göz göze geldiğimizde ikimizde yanmak için hazırdık. Dudaklarını dudaklarıma sürttü, boğuk duyan kulaklarıma tiz bir ses ulaştı. Barış pozisyonunu hiç bozmadan dudaklarını hafifçe dudaklarıma bastırdı. Aynı sesi bir kez daha duyduğumda ev telefonunun çaldığını anlamıştım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 26 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

UYUDUN MU MOTORCU? [Texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin