Umay'dan
Yüzsüzlük ve samimiyetsiz tavırlar...
Kısacası iki yüzlülük katlanamadığım bir boktu. Bir süreliğine Kaan gibi bir herifin bana yaklaşma sebebinin cidden beni beğenmesi olduğuna inanmıştım.
Sonra gerçek nedeni fark ettim; Yekta'yı anlamaya başlayınca.
Kabul etmesi zordu. Ama kendimi daha fazla kandıramazdım.
Aslında ilk andan beri farkındaydım.
Ama inat bendeki de, başka ihtimallere zorlamıştım.
Şimdi geriye tek bir şey kalıyordu. Tumturaklı bir itiraf.
Ama cidden tek bir şey mi kalmıştı? Bendeki yorgunluk, kırgınlık ve öfke, beklediğim itirafla geçebilir miydi?
Kafamdaki düşüncelerle süslenmiş spor salonunda sallanıyordum. Kolamı yudumluyor ve dalıp gidiyordum. Diğer herkes gülüşerek bir şeyler konuşuyordu. Yekta benim onu sıkıştırmamdan korkarak benden kaçınıyor, sınıf arkadaşlarıyla takılıyordu. İlayda, Mert ve Nami ile sohbet ediyordu. Uğultular arasında sıkışmış, düşünceler ve korkularla boğuşuyordum. Kalabalığın arasında yanlız hissetmek diye buna deniyordu sanırım.
Sonra salon kalabalıklaştı. Saten elbiseli ve siyah saçlı bir kızın yanımda olduğunu çok sonra fark ettim. Çok güzel ve duru bir yüzü, koyu kahverengi çekik gözleri vardı. Bana gülümsedi. "Merhaba Umay."
Kaşlarımı anlamazca kaldırdım. "Merhaba?"
Gotik bir filmden fırlamış gibi duran ince yapılı kız, benden biraz daha uzundu. Onu daha önce okulda görmemiştim. Görsem böyle birini unutmazdım. "Güzel bir balo." dedi sakince. Sakindi sesi ama o uğultunun arasında seçilecek kadar güzel bir diksiyonu vardı.
"Öyle." dedim önüme bakıp. "Bir devlet okuluna göre epey güzel." dedi. Tekrardan ona şöyle bir baktım, haspam. "Öyle çünkü müdiremiz çok özverili bir kadın." dedim peşin peşin.
"Ayşegül Ayaydın... Evet namından haberim var. Teyzen oluyor sanırım." dedi. Kaşlarımı çattım. "Sen bunu nereden biliyorsun?"
Sonra gözlerimi sorgularcasına üzerinde gezdirdim ve yeni bir soru sordum. "Kimsin sen?"
Kız gülümsedi. Ancak gülümsemesinde beni rahatsız eden bir şey vardı. "Yakında anlarsın." Yanımdan ayrılmadan önce bir yere kitlenip baktı, uzunca. Kafamı o yöne çevirince buraya bakan Yekta'yı gördüm. Kaşlarını çatmış, çok ciddi bir şekilde yanımdaki kıza bakıyordu. Kız aynı rahatsız edici, soğuk gülümsemeyi Yekta'ya da yolladı. "Görüşürüz Umay." dedi. Bana son bir kez bakıp kalabalığa karıştı.
Umarım görüşmezdik.
Biraz sonra Yekta yanıma geldi. Etrafa bakındı, sonra gözlerini üzerime sabitledi. "Sana içecek falan verdi mi?"
"Hayır." dedim. "O kız kimdi? Tanıyor gibi bir hâlin var."
Kolama uzanıp kokladı ve yüzünü buruşturup bardağın içindekini yan tarafta duran saksıya döktü. "Yekta." dedim koluna yapışıp. Kaşlarımı çatmıştım. "Bana cevap ver."
Yekta iç geçirdi. Gözlerinde bıkkın bir bakış vardı. "Ne yazık ki tanıyorum onu. İkizim, Yade."
Daha önce bahsi geçmiş olan şu kızdı. Ancak Yekta ile pek de iyi anlaşıyor gibi durmuyorlardı. Nedenlerini bilmiyordum, beni çok da alakadar etmiyordu. "Tuhaf biri."
Yekta ciddileşti. "Ne söyledi sana?"
Yekta'nın hal ve hareketleri sinirimi bozuyordu artık. Durduk yere beni germişti. "Sana ne?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üst Sınıftaki Gitarist Kızdan Fazlası, Umay (Semi-Text)
Teen FictionUmay Kiniş, Halide Edip Adıvar Anadolu Lisesi'nde çoklarının dikkatini çeken, çetin ve popüler bir gitaristti. Ancak bazı yalnız ruhlara bundan fazlasını ifade ediyordu. not: hikayem yaşının üstünde davranan tiplemeler içermez. evet içeride biraz sm...