İşlemediğin günahların kefareti bir gün belini büktüğünde,acıdan kıvranır mısın yoksa acını mı yok sayarsın bilemezsin.
Bazen düşünürüm neden ve nasıl diye? Sonra cevap alamadığımda cevap alamayacak kadar yalnız kaldığımda -ki ben bile kendime cevap veremem- işte o zaman canım yanar ve...
"Çok içtin." Dedi Diren ağlamak istiyordum. Bir şekilde içimdeki tüm pisliği çıkarmalıydım ama ağlayamıyordum. En iyisi kusmaktı,bu beni rahatlatırdı.
"Ben onu babasıyla barıştırmaya çalıştım sadece." Dedim. Diren bu halime üzülerek baktıkça ben daha kahroluyordum. İnsanların size belli etmeden acıdığını hissettirmesi nasıl bir histir bilir misiniz?
Acınacak hale kendiniz siz getirdiğinizde işler değişir. Bazen iplerin elinizde olması işinize yaramaz hatta sizi daha büyük bir bataklığa sürükler ve saplanıp kalırsınız,ama ipin ucu en başından beri sizin elinizde olduğu içinde ne yardım alabilirsiniz ne de oradan çıkabilirsiniz.
İçtim,çok içtim. Normaldede çok içerdim. İlk başlarda içmek iyi gelirdi,hoşuma giderdi ağzımda bıraktığı tat,ama şimdi neden içtiğimi bilmeden...
"Yeter!" Dedi Diren. Bencede yeterdi yeterince midem bulanıyor başım dönüyordu.
"Eve bırak beni." Tek istediğim yatmaktı yani öyle sanıyordum,eve varana kadar.
Eve girdiğimiz gibi Direnin yardımıyla rahat bir şeyler giydim ardından beni yatağa yatırıp ışığı kapatıp diğer odaya geçti.
Arkadaşlarımı çok seviyordum ama onlara bile yük gibi hissetmek yine hiçbir şeyden minnet duymama izin vermiyordu.
Bozkurt evden kendi çıkıp gitmişti,kalsaydı bağıra çağıra kavgayla bile olsa kendimi açıklardım. Ama ben ona tokat atınca...
Evet evet tokat atınca çekip gitmişti.Midem bulanıyordu,kusmak istiyordum. Rahatlamam ancak bu şekilde mümkün olabilirdi. Ayağa kalkıp tuvalete gittim saatlerce klozetin başında bekledim... Ama sonuç bir hiçti kusamamıştım.
Kusmam gereken belki içtiğim içkinin etkisiyle bulanan midemdekiler değildi. Söylemek istediklerimdi. Bunu kavrayacakkan kadar ayık ama yaptıklarımı kontrol edemeyecek kadar ayyaştım.
Nasıl oldu bende bilmiyorum ama hızla evden çıktım. Gideceğim yeri tahmin etmek zor değildi ya,Bozkurda gidiyordum.
Adımlarım onun mahallede aldığı eve ilerliyordu,saat bilmem kaçtı ama bizim mahallenin güvenliği olduğunu biliyordum.
Kaçıncı katta oturduğunu bilmediğimden rastgele bir zile basacaktımki Esmanın bana seslenmesiyle duraksadım.
"Aleda napıyorsun gecenin köründe burada?" Esma mahalleden Bekir abinin kızıydı çok samimi değildik ama konuşmuşluğumuz vardı.
"Bozkurt kaçta oturuyordu?" Dedim saçımı kaşırken. Beni baştan aşağı süzdüğünde sanırım oda bana acımıştı. Saçma bir topuz giydiğim saten gecelikle delilere benziyordum.
"Gel." Dedi ve binaya giriş yaptı kendisi ikinci katta evinin önünde durdu ve bana Bozkurdun 3.kat sağ tarafta olduğunu söylediğinde başımı sallayıp yukarı çıktım. Zile basıp kapıyı yumruklamaya başlayınca gülme krizine girmiştim. Alacaklılara benziyordum.
Kapı açılmadı,evden çıkan olmadı. O an ayaklarım üşüdüğünde çıplak ayak dışarı çıktığım başıma dank etmişti. Yavaşca köşeye sırnaşınca Bozkurdun gelmesini beklemeye kararlıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahavet Mahallesi
Short StoryTüm hakları saklıdır,yetişkin içerik bulunur. Aynı mahallede iki çocuk,anneleri arayacılığı ile birbiriyle sürekli birlikte olan ve birlikte büyüyen Bozkurt ve Aleda birbirlerine aşıklardır. Bozkurt Aledayla güzel bir ilişki içindeyken Aleda ona al...