Bu şişeler miydi beni şimdi gözlerim dolacak kadar mutlu eden?
Hayır.Olay bir şeylere sahip olmam için kaybedilen maddiyat değildi. Olay kendi zihnim hariç başka birinin zihninde yer almamdı.
Beni düşünmesi,buna göre hareket etmesi...
Bozkurt sen napmıştın bana?
Bunca çıkmazın içinde nasıl sıyrılacaktım şimdi?"Bozkurt?" Dedim şaşkınlıkla. Masaya doğru kitlenmiştim Bozkurtun nefesini ensemde hissetmemle birlikte kollarını bana arkadan sarması bir olmuştu. Boşta kalan boynuma bir öpücük yerleştirdiğinde kelebeklerim -öldüğünü düşündüğüm şu iki günlük kelebeklerim- kanat çırpmıştı.
Gözlerimi kapatıp kendimi onun kolları arasında hissettiğim güvenle baş başa bıraktım. Bozkurt çocukluğumdan beri bana sahip çıkmıştı,her anımda yanımda olmuş bana babalığın kan bağıyla ilgisi olmadığını göstermişti.
Çünkü yeri geldiğinde beni o kadar korur ve sahiplenirdiki bir abi bir baba bir eş olarak kafamdaki tek rol modeldi.
Dudakları boynumda ufak bir yolculuğa çıkmışken mayışmış halde "Gerek yoktu." Dedim. "Bu kadarı çok fazla nereden buldun?" Dediğimde kesik kesik nefesler alıp veriyordum. O ıslak dudakları boynumda dolaşırken kendimi zor tutuyordum "Bozkurt!" Dediğimde inler gibi çıkmıştı sesim. Bu onun hoşuna gitmiş olmalıki boynumu hafif ısırdığında belime doladığı kollarını sıktım.
"Seni,tenini,kokunu. Adımı sayıklarken verdiğin o yoğun duyguları öylesine özlemişimki yavrum. Senden başkası haram sanki." Derin derin nefesler alıyordum.
Aklıma gelenle anın tüm romantikliği yok olurken onun kollarından kendimi hızla kurtardım. "O kız neden bugünde senleydi?" Bozkurt dudaklarını yalayıp bana gözlerini kısarak bakarken "Bir teşekkür bile etmedin?" Demişti.
Birazda haklıydı. Dönüp şaraplarıma bakıp gülümsediğimde "Teşekkür ederim. Ama bu o kızın varlığını hiçe saymama sebep olmuyor Bozkurt!" Dedim.
"Peki." Dedi orta sehpanın arkasındaki tekli koltuğa yavaşca ilerlemiş oturmuştu. Bu giydiği mükemmel gömlekle o kıvırdığı kollarıyla şu boy pos endamıyla nasıl seksi göründüğünün farkında mıydı?
Hayır Aleda o kızın hesabını sor!
"Birbirimizden hesap sorup bu anı mahvedicek olursak senin Mithat için bu kadar endişelenmeni yada o Mithat denen herifin beni yıllardır rahatsız eden bakışları ve senin bunu bilmene rağmen ondan uzaklaşmamanı konuşalım." Elimi belime koyup ona gerçekten mi? Der gibi bakıyordum.
Ciddi olduğunu ve gerçekten sinirlendiğini alnındaki damarlardan anlayabiliyordum.
"Yanlış bildiğim doğruları öğrenmişken içim bu kadar rahatken şimdi beni rahatsız eden bir şey çıksın sana olan hasretimi dindirmemi engellesin istemiyorum Aleda."
Ne öğrenmişti? Yanlış bildiği doğruda neydi? Bozkurtun beni birden affetmesi Nisayı itiraf etmesinin sebebi bir gerçeği mi öğrenmesiydi?
Eğer o gerçeği öğrendiyse nasıl olurda bana bu şekilde davranırdıki?
Odayı aydınlatan camın karşısındaki sokak lambasıydı. Onun siületini görmek git gide zorlaşıyordu. Ben ne kadar konuşmak istesem bile o beni konuşturmak istemiyor gibiydi.
"Sana olan kızgınlığımı bile içime gömüp aramız bozulmasın diye konuyu açıp seninle tartışmadım bile Aleda. Sana olan meftunluğumu neden bu şekilde ihmal edersinki? Ben her şeyi sineye çekmişken neden hala işleri yokuşa sürüyorsun? eğer istemiyorsan..." onu daha fazla dinlemek bu acı verici sözleri kendime dert etmemek adına yanına ilerlemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahavet Mahallesi
Short StoryTüm hakları saklıdır,yetişkin içerik bulunur. Aynı mahallede iki çocuk,anneleri arayacılığı ile birbiriyle sürekli birlikte olan ve birlikte büyüyen Bozkurt ve Aleda birbirlerine aşıklardır. Bozkurt Aledayla güzel bir ilişki içindeyken Aleda ona al...