Yaşamaya devam ederken nefes almak çok zordur aslında.
Sağım solum yok gibi,elim ayağım yok gibi,uçurumun kenarında tek ayağım sallanıyor gibi...Eksiktim,eksik hissediyordum.
Öksüz,yetim gibi.
Öksüzdüm,yetimdim.Muhtaç olduğum o sevgiyi görebilmek için bile kendimi mi parçalamalıydım?
Kör olmak isterdim,kör olup o günü görmemeyi her şeyden çok isterdim.
Annem mezara,babam hapise girmişti. İkiside bir şekilde başka hayatların içerisindeydi şimdi ama ben tamamen büyük bir gerçekle,vicdanımla,kendim arasında kalmış ezilip büzülüyordum.
Kaç göz yaşı daha akar bu pınarlardan? Kaç gün daha yerim kendi kendimi? Daha ne kadar yıpranırım?
Yaşar mıyım yarına? Susar mı aklım?
"Kendine gel Aleda!" Kendim? Benliğim ne zamandan beri kayıptı biliyor muydu Derin?
Kayıptı benim benliğim,bulamayacağım şekilde kayıptı...
"İyiyim ben merak etmeyin." İmge de Diren de inanmamıştı tabi. Ben bile inanmamıştım,orası ayrıydı. Bozkurdu gördüğümden beri -yani yaklaşık 2.gün oldu- evde oturup bir daha kalkamamıştım.
İntikam alacaktı,korkuyordum. Onun bana karşı kin,nefret dolu olması bile beni korkutuyordu.
Diren ve İmgenin nasihatlarına daha fazla dayanamayıp kendime biraz çeki düzen verdikten sonra bir duş almış kendime gelmeye çalışmıştım.
Bir anda tüm düzenim alt üst olmuştu onsuzluğa alıştığımdan beri haftada bir mezarlığı ziyaret ediyordum,her gün Refik amcayla sohbet ediyor bir yandan çalışıyor bir yandan sosyal hayatımı aktifleştirmeye çalışıyordum.
Ama Bozkurt gelince tüm düzen mahvolmuştu.
Bozkurtla küçüklüğümüzden beri birlikteydik. Ben bazı şeyleri idrak edene kadar aramızda yaşananlara engel olamamıştım. Birbirimize aşık olduğumuz zamanda hafızamdaki o an bir anda gözlerim önünde belirmişti. Sonrasıysa ufak bir yalancı ihanet.
Diren ve İmge bilmediğim bir filme başlamıştı bende yanlarına oturup biraz izlemeye çalıştım ama başarılı olamadım.
Kendimi yine Refik amcanın yanında bulmuştum. Derin bir nefes aldım odaya girdiğimde Refik amca uyuyordu. Sibel abla bana çay getirdiğinde Refik amcanın uyuduğunu görmüş,salona geçmiştik.
"Bozkurdun çocukluk video kaseti vardı. İzlemiş izlerkende ağladı sanırım uyuyakalmış."
"Geldi mi?" Diye sordum yutkunurken. Başını salladı.
"Yalvardı Aleda. Görsen perişan haldeydi. Diz çöktü babasının karşısında babam nuh dedi peygamber demedi yüzüne dahi bakmadı. Ama o gider gitmez hıçkıra hıçkıra ağladı. Ciğerimi paraladılar yemin ederim."Gözlerim dolduğunda "o kasedi getirir misin?" Dedim başını sallayıp kasedi getirdiğinde Refik amcanın uyuyor olmasını bahane edip evime çıkmıştım. Diren ve İmge gitmislerdi,onlarda perişan olmuşlardı benim yüzümden.
Balkona çıkıp videoyu başlattığımda sigaramı yaktım. Derin bir iç çekip izlemeye başladım.
Annem,annesi,ben,Bozkurt,babam,babası
İçimdeki sızıyı anlatmak için binbir kelime sıralasam,binbir kelimenin hiçbiri zerre kadar tarif edemez acımı.
Bozkurt saçımı yoluyordu bende hüngür hüngür ağlıyordum. Annemle annesi bu hallerimizi hain edasıyla gülerek izliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahavet Mahallesi
Kısa HikayeTüm hakları saklıdır,yetişkin içerik bulunur. Aynı mahallede iki çocuk,anneleri arayacılığı ile birbiriyle sürekli birlikte olan ve birlikte büyüyen Bozkurt ve Aleda birbirlerine aşıklardır. Bozkurt Aledayla güzel bir ilişki içindeyken Aleda ona al...